"Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçemez" deniliyordu... Samsun'da tespit edildi!

"Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçemez" denilen balık türü Samsun'da tespit edildi. "Karadeniz Bölgesi'nde görülmesi imkansız" denilen taş ısıran balığı (Cobitis strumicae) türünü Samsun'da tespit ettiklerini söyleyen OMÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek Özpiçak, "Aldığımız görüşlerde, 'Bu balık dünyanın çeşitli yerlerinde var ama Karadeniz Bölgesi'nde imkansız' gibi sonuçlar çıktı. Hem moleküler hem morfometrik anlamda yaptığımız çalışmalarla bu türün Samsun'da mevcut olduğunu belirledik" dedi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek Özpiçak, Samsun'un balık faunasında 21 familyaya ait 55 tür bulunduğunu ifade etti.

Samsun'dan literatüre kazandırılacak yeni türler tespit ettiklerini anlatan Özpıçak, "Yeni tespit edilen türlerin niteliklerini, uluslararası bilimsel dergilerde yayımladıktan sonra açıklayacağız. Özellikle bıyıklı balık olarak değerlendirdiğimiz, ekonomik değeri yüksek yeni bir türü Samsun'da tespit ettik. Normalde akarsu kaynaklarında yaşayan bir balık türü. Kırım Yarımadası civarında yayılım gösteren balık türünün Türkiye'de farklı su kaynaklarında farklı türleri mevcut ancak Karadeniz Bölgesi'nde farklı bir tür olarak da karşımıza çıkabilir. Bu türdeki araştırmamız sürüyor." dedi.

Reklam
Reklam

"NORMAL ŞARTLAR ALTINDA 'BOĞAZLARDAN KATİYEN GEÇMEZ' DENİLİYORDU"

"Taş ısıran balığı" olarak geçen yeni bir türü daha Samsun'da saptadıklarına dikkati çeken Özpiçak, "Normal şartlar altında taş ısıran balığı, 'Boğazlardan katiyen geçmez' deniliyordu. Yani, 'Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçemez, Karadeniz'de yayılımı söz konusu olamaz' diye ifade ediliyordu." değerlendirmesinde bulundu.

Samsun'un kendi içinde özelleşmiş bir alan olduğunu, bu alanın biyoçeşitliliği ile ilgili yapılacak çalışmaların artması gerektiğini dile getiren Özpiçak, şöyle devam etti:

"Bu balık ülkemizde sadece Balkanlar, yani Trakya tarafında karşımıza çıkıyor ama onun dışında herhangi bir yerinden kayıt yok. Tek kayıt Samsun'un Terme Çayı'ndan. Terme Çayı'ndaki araştırmamız esnasında çok sayıda bu tür ağlarımıza takıldı. Morfolojisi konusunda çalışmamızı yaptık ve farklılığı yakaladık. Sonrasında dünyadaki diğer çalışmalarla karşılaştırdık. Türün ülkemizde sadece Trakya'da kaydının bulunduğunu, onun da çok eski bir kayıt olduğunu tespit ettik. Sonrasında araştırmamızı moleküler anlamda desteklemek istedik. Farklı bilim insanlarından görüş aldık. Aldığımız görüşlerde, 'Bu balık dünyanın çeşitli yerlerinde var ama Karadeniz Bölgesi'nde imkansız' gibi sonuçlar çıktı. Hem moleküler hem morfometrik (Cisimlerin yapısına dayalı özelliklerin ölçülmesi) anlamda yaptığımız çalışmalarla bu türün Samsun'da mevcut olduğunu belirledik. Taş ısıran balığının varlığını literatüre Samsun'dan kaydettirmiş olduk. Bu tür ekonomik anlamda değerli bir balık türü değil ama ülkemizin biyoçeşitliliği açısından çok değerli."

Reklam
Reklam

İSTİLACI BALIK TÜRLERİ ENDEMİK TÜRLERİN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR

Özpiçak, dünyanın olduğu gibi Türkiye'nin de istilacı balık türleriyle sorun yaşadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ülkemizde özellikle İsrail sazanı için bulaşmamış olduğu tatlı su kaynakları herhalde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Bir alana girmesi, o alandaki doğal fauna elemanlarının ciddi anlamda zarar görmesine sebep oluyor. Samsun iç sularında da çok ciddi istilacı türler mevcut. Tabii İsrail sazanı başta geliyor. Ne yazık ki tatlı su kaynaklarımıza yoğun şekilde karşımıza çıkıyor.

Onun dışında sivrisinek balığı (cobitis) olarak nitelendirdiğimiz istilacı bir balık türü de var. Onu da Terme'deki Simenet Akgöl Lagünü'nde tespit ettik. İstilacı olarak nitelendirdiğimiz balıklar bu alanlara girdiyse dağılım alanlarını hızlı şekilde artıracaktır. O yüzden bilim insanları, balıkçılar, devlet makamları olarak ciddi şekilde bu türlerle mücadele yoluna girmemiz gerekiyor. Samsun'da endemik türlerimiz var. İsrail sazanı ve sivrisinek balığının tatlı su kaynaklarımızda olması, diğer türlerle endemik türlerimizin de geleceği konusunda ne yazık ki ciddi soru işaretlerini barındırıyor." (AA)

Reklam
Reklam