"CANLI VERİCİLİ ORGAN NAKLİNDE DÜNYA İKİNCİSİYİZ"

Beyin ölümünün 'gerçek bir ölüm' olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof.

DİYARBAKIR, (DHA)- Beyin ölümünün 'gerçek bir ölüm' olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Onur Yaprak, beyin ölümü gerçekleşmiş insanların ailelerinden alınan bağış izninin yüzde 33'ten, yüzde 27'ye düştüğünü söyledi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dayangaç ise “Dünyada en fazla canlı vericili nakil yapılan ikinci ülkeyiz. Bunu canlı vericiden yapılan nakillerin artmasıyla elde ettik." dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümü’nden Prof. Dr. Onur Yaprak ve Prof. Dr. Murat Dayangaç, organ nakliyle ilgili bilinç oluşturmak amacıyla Diyarbakır’da bölge doktorlarıyla bir araya geldi. Prof. Dr. Yaprak ve Prof. Dr. Dayangaç, organ nakli ile ilgili bilinmesi gerekenleri meslektaşlarıyla paylaştı. Türkiye’de organ bağışı sayısının Avrupa’ya göre çok daha az olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Yaprak, beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin yakınlarının aydınlatılması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Murat Dayangaç ise, "İnsanlarımızın ancak 5’te 1'i beyin ölümü gerçekleyen yakınlarının organlarını bağışlıyor" ifadesini kullandı.

Reklam
Reklam

“DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR VAR”

Organ bağışı hakkında intibaların çok olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Onur Yaprak, “Kamuoyu çıkan haberlerden yanlış bilgilenebiliyor. Organ nakli ameliyatları tam teşekküllü hastanelerde organ nakli ruhsatı olan hastanelerde yapılabiliyor. Organınızı bağışladığınızda bu sizin potansiyel bir verici olabileceğiniz anlamına gelmiyor. Beyin ölümü gerçekleşse, yoğun bakım şartları altında olsanız bile son kararı aileniz vermektedir. Bağış kartına sahip olmanız organlarınızın direkt alınacağı anlamına gelmiyor. Organı bağışlamakta kişilerin tedirginlik duyacağı bir problem ortada yok” ifadelerini kullandı.

“NAKİL BEKLEYENLERİN ÇOĞU BÖBREK HASTASI”

Prof. Dr. Yaprak, “Türkiye’de son güncel verilere göre 28 bini aşkın organ bekleyen hasta var. Bunların çoğunu böbrek hastaları oluşturuyor. 20 bine yakını böbrek hastası iken karaciğer bekleyenlerin sayısı 2 bin civarlarında değişiyor. Bunlar sisteme kayıtlı olan hastalar, sisteme kayıtlı olmayan böyle bir olanağa kavuşamamış kayıtsız hastaların da olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla on binlerce insan organ nakline ihtiyaç duyuyor” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

AİLE BAĞIŞ İZİN ORANI YÜZDE 33’TEN YÜZDE 27’YE GERİLEDİ

Organ nakillerinde başarı sayısının iyi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Onur Yaprak, kadavradan yapılan nakillerin azlığını vurguladı. Prof. Dr. Yaprak, “10 yıl öncesine kadar çıkan organ sayısı her yıl göreceli olarak artıyor ama 10 yıl önce yüzde 33 olan aile bağış izin oranı, şimdi yüzde 27’ye düştü. Organlarımız eğer bağışlamazsak bizimle beraber mezarda çürümeye terk edilecek. Ama bir bedenden 8 kişi hayat bulabilir” diye konuştu.

“BATI VE DOĞU ARASINDAKİ ORGAN BAĞIŞI ORANI FARKLI”

Organ bağışında ülke olarak biraz daha geride olduğumuzu söyleyen Prof. Dr. Murat Dayangaç ise, “Devlet bu konuda çok fazla çalışma yaptı. Eğitim konusunda çok fazla bir ilerleme sağlayamadık. Yıllardır hala beyin ölümü olduğunda insanlarımız ancak 5’te 1'i yakınlarının organlarını bağışlıyorlar. Bu oranı değiştirmeyi pek başaramadık. Bölgeler arasında da çok büyük bir fark var. Batıdaki organ bağışı oranıyla doğudaki organ bağışı oranları birbirinden çok daha farklı. Bu da eğitimin bir faktör olacağını gösteriyor. Yapısal değişiklikler kadar eğitime de önem vermek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

“EN FAZLA CANLI VERİCİLİ NAKİL YAPAN İKİNCİ ÜLKEYİZ”

Karaciğer naklinin sağlık alanında elde edilen en önemli başarılardan biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Murat Dayangaç, “Dünyada en fazla canlı vericili nakil yapılan ikinci ülkeyiz. Bunu canlı vericiden yapılan nakillerin artmasıyla elde ettik. Ancak maalesef hiç birimiz başarı durumumuzu bilmiyoruz. Her bir merkezin yaptığı vakaları, başarı oranını takip eden bir sistem var ama sonuçlar yayınlanmıyor” dedi.

“75 YAŞINA KADAR NAKİL YAPILABİLİR”

Canlı vericili karaciğer naklinin nakil açısından riskleri olduğunu ancak bu riskin çok düşük bir paya sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dayangaç, “Her şeyde olduğu gibi bunda da tamamen risksiz diyemeyiz. Dünyada genel olarak kabul edilen binde 5 ölüm riski olduğu gözlemlenebiliyor. Yıllar içerisinde çok büyük değişimler yaşandı ve vericiler açısından ameliyat çok standart bir hale geldi. Olabildiğince en düşük riskli vericiyi seçmeye çalışıyoruz. Her zaman önceliği verici güvenliğine veriyoruz. Alıcının riskleri hastalığın evresine, yandaş sorunlarına, yaşına, hastalık skoruna bağlı olarak çok değişken oluyor. Türkiye’deki deneyimli merkezler 75 yaşına kadar canlı vericili nakil için hastaları kabul ediyorlar. Bu da başka ülkelerde daha düşük yaşlarda söz konusu olabilir ama deneyiminiz arttıkça daha dikkatli olarak ileri yaş grubunda da nakiller yapılması mümkün” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

“ÖMÜR BOYU İLAÇ KULLANMAK GEREKEBİLİR”

Karaciğerin bağışıklık açısından daha ayrıcalıklı bir organ olduğuna vurgu yapan Dayangaç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teorik olarak ömür boyu ilaç kullanmak gerekiyor. Kimin böyle bir değişim içine gireceği, kimin karaciğeri bağışıklığı baskılayıcı ilaç olmadan tamamen kabulleneceğini bilemediğimiz için organı kaybetme riskini alamıyoruz. Bu yüzden hastalarda hayatı tehdit edici yan etki olmadığı sürece bağışıklığı baskılayıcı tedaviyi hayat boyu devam ettiriyoruz."

Anahtar Kelimeler: