İstanbul - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhuriyetin değerlerini savunmanın herkesin görevi olduğunu belirterek, "Çare, kurum değildir; çare, millettir. Millet bunun çaresini bulacaktır.
Laikliği, artık iktidara dayanarak, hükümete güvenerek savunma, sahiplenme dönemi sona ermiştir. Gerçek budur" dedi. Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca Conrad Otel'de düzenlenen "Biz Hazırız" toplantısında yaptığı konuşmada, bunca sorun içinde şu laiklikle uğraşılmasının bırakılmasını istedi.
Baykal, yaşanan gelişmeler karşısında halkın kendisine, Türkiye'nin nereye gittiği sorusunu sormaya başladığını ve toplumsal bir bilinç oluştuğunu belirterek, bunun sağlıklı bir gelişme olduğunu kaydetti.
Halktaki bu bilincin oluşmasına asıl iktidarın açıklamaları ve tavırlarının neden olduğunu savunan Baykal, "İktidar yeter derecede kendini güvende hissetmiş olmalı ki takiyyeye gerek duymamaya başlamıştır. 23 Nisan'da laikliğe karşı resmen memorandum, muhtıra verilmiştir. Bu yukarıdan devletin iki numarası meclis başkanından
gelmiştir. Türkiye'nin tarihsel köklü anayasal ilkesine yönelik bir muhtıra verilmiştir. Gözler Başbakan'a yönelmiş. Başbakan, 'evet katılıyorum ama acele etmeyin' demiştir. Bu gelişmeler üzerine de birdenbire 'Türkiye nereye gidiyor' denmeye başlandı. Şimdi yeni bir aşamaya geldik. Geldiğimiz noktada hükümete bel bağlayarak laiklik savunması yok. Laikliği artık iktidara dayanarak, hükümete güvenerek savunma, sahiplenme dönemi sona ermiştir. Gerçek budur. Bu gerçeği bilerek laikliği savunacağız" diye konuştu.
Baykal, bunun parti olarak kendilerinin sorumluluğunu artırdığını vurgulayarak, "Umudumuz, toplumumuzdur. Milletle bunu çözeceğiz. Laikliğin kazanılacağı yer sandıktır. Sandıkta kazanmak zorundayız" dedi.
Önümüzdeki seçimlerin Türkiye için "kader seçimi" olacağını dile getiren Baykal, partililerden çok çalışmalarını istedi. Deniz Baykal, Türkiye'yi laiklikten, demokrasi aracılığıyla mahrum etmek isteyenlerin kaybetmeye mahkum olduklarını belirterek, "Ama bu kaybın demokrasinin de kaybı şeklinde ortaya çıkmamasını sağlamak,
demokrasiye inanan insanlar olarak hepimizin görevidir. Onların kaybı Türkiye'nin kaybı olmamalıdır" dedi.