Carmel

Carmel oldukça ilginç bir tarihe sahip.

Kısaca özetleyecek olursak Carmel esas olarak yerli bir Amerikan toprağı olup, 1700'lerde keşfedilmiş ve 1770 yılında İspanyollar tarafından sömürge haline getirilmiş. İlk başlarda Meksika'nın bir parçası olsa da Meksika-Amerika savaşının ardından Kaliforniya'nın bir parçası haline gelmiş. Kısıtlı bir bütçeyle seyahat edenlere göre bir yer olduğunu söyleyemeyeceğiz.

Carmel oldukça güzel ve biraz da Avrupalı diyebileceğimiz bir okyanus şehri. Okyanus manzaralı görkemli gün batımı, köpek konaklamasına müsait sahiller, işletmeler ve sanatsal yakınlığı ile buraya bol miktarda turist geliyor.

Reklam
Reklam

Otelinizden veya konaklama yerinizden çıkın sola veya sağa dönün, büyüleyici dar sokakların arasında yürüyerek tipik Hansel&Gretel tarzı evlerin ve butik mağazaların önünden geçin, kafe ve restoranlarının mutfaklarından gelen çekici kokuları alarak yürümeye devam edin.

Beyaz kumlu plajlarında yürüyerek Pasifik Okyanusu'nun harika manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Bu sadece 20-30 dakikanızı alacak. Sanat meraklıları ise bölgedeki 100 sanat galerisinden herhangi birine girerek zaman geçirebilir, Forest Tiyatrosu'nda bayılacağınız bir performans izleyebilirsiniz.

Carmel, sanatın ve zengin tarihin birleştiği bir yer. Hatta buranın eski başkanlarının çoğu şairler ve sanatçılardır. Aktör ve yönetici Clint Eastwood gibi ünlü artistler. (1986-1988).

Not: Burada izinsiz olarak yüksek topuklu ayakkabı (5 cm'den yüksek) giymek yasak. Bu kural, 1920'lerden beri devam ediyor; çarpık yollarda gerçekleşebilecek yaralanmaları önlemek için getirilmiş.