Çarpıntı, ölüm korkusuna neden oluyor! Uzman isim açıkladı: İşte deprem sonrası psikolojik travmayla baş etmenin yolları

Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve çevresindeki 10 ili de etkileyen yıkıcı deprem tüm Türkiye'yi derinden etkiledi. Birebir yaşayanlar kadar yaşamayanları da derinden üzen, aşırı çaresizlik ve güvensizlik hissini oluşturan asrın felaketinde, psikolojik bunalımların daha kolay atlatılabilmesi için uzman isim açıklama yaptı. İşte deprem sonrası psikolojik travmayla baş etmenin yolları...

Kahramanmaraş ve çevre illerde meydana gelen depremin ardından arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Dr. Fatma Altun Kobul, deprem sonrası ruh sağlığını korumada dikkat edilmesi gerekenleri paylaştı. Bu dönemde ruh sağlığının önemine dikkat çeken Kobul, deprem travmasının insanlarda farklı şekilde ortaya çıktığını belirtti.

"SÜRECİN BİR PARÇASIDIR"

Deprem sonucu yaşanan büyük üzüntüden özellikle çocukların etkilendiğini belirten Kobul, “Aşırı çaresizlik ve güvensizlik hissi, deprem sonrası tepkilerin başlıcalarını oluşturuyor. Bireylerin anlık tepkiler vermeleri, günlük yapmış oldukları faaliyetlerden uzaklaşmaları, uykusuzluk, iştahsızlık, gerginlik, sinirlilik gibi davranışları olağandır, normaldir. Bu sürecin bir parçasıdır. Hepimiz bunları yaşayabiliriz ama farklı etki düzeylerine, yoğunluğuna, şiddetine göre de bunlar bireylerde farklı sonuçlar gösterebilir. Ne yapmamız gerekiyor? Yetişkinler olarak kaygı semptomlarının, yani kalp çarpıntılarının, terlemenin, titremenin ve ölecekmiş gibi hissetmenin, boğulma hissinin bu sürecin olağan bir parçası olduğunu ve bunların geçici olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bunun dışında iştahsızlık, uykusuzluk ve günlük aktivitelerdeki ilgi kaybı normaldir. Bunun için ilaç ya da alkol kullanılmasını tavsiye etmiyoruz” dedi.

Reklam
Reklam

"SOSYAL DESTEK ÖNEMLİ"

Bireylerin günlük yaptıkları işlerini bırakma, öz bakım becerilerinin azalması gibi durumların oluşabileceğini belirten Kobul, “Normal rutininize dönün ve aktivitelerinizi gerçekleştirmeye çalışın. Sürekli bir ekran maruziyeti, haber takip etme ihtiyacı içerisinde olabiliyoruz. Bu ihtiyaç, bireylerde tabii ki çaresizlik hissiyle ve bir şeyler yapma hissiyle ortaya çıkıyor. Fakat ekran maruziyetini azaltmak ve rutinlere dönmeye çalışmak yapacağımız şeylerden biridir. Bu noktada paylaşımda bulunmak ve sosyal destek içerisinde olmak çok önemli. Yaşadıklarınızı, duygularınızı yakınlarınızla paylaşmanız ve sosyal destek içerisinde olmanız, etrafınızdaki bireylerle ilişki içerisinde olmanız koruyucu bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.

"GÜVENLİK İHTİYAÇLARINI SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR"

Depremin ardından çocukların duygu durumlarının çok farklı olabileceğine dikkat çeken Kobul, “Çocuklarda bazen olaylarla ilgili bir duyarsızlık, anlamama durumu görülebilir. Bazen aşırı korku, çaresizlik hissi gözlenebilir. Çevresinde olup bitenlerle ilgili duygularını ifade etmeleri gerekebilir. Çocuklardaki tepkilerle ilgili neler yapabiliriz? Öncelikle ebeveyn olarak güvenlik ihtiyaçlarını sağlamamız gerekiyor. Çocuklarda en çok zedelenen güvenlikle ilgili durumdur. Burada çocuğa temas etmek, çocuğun yanında olmak, ona sarılmak, dokunmak birincil olarak yapmamız gereken şeylerden birisi. Bunun dışında çocuğun duygularını ifade etmesine olanak vermek, tekrar tekrar sorduğu sorulara sabırla cevap vermek, çocukları ekranlardan uzak tutmak; ama olaylarla ilgili çocukların ‘deprem nedir, ne değildir' gibi sağlıklı bilgilenmesini sağlamak gerekir. Çocuklar da suçluluk hissi geliştirebilirler. Olayların (depremin) kendileri yüzünden olduğunu düşünen çocuklar olabilir. Onların bir suçu olmadığına yönelik açıklamalar yapmak faydalı olacaktır” diye kaydetti.

Reklam
Reklam

Açıklamalarına devam eden Kobul, “Semptomlar iki haftadan daha uzun bir süre devam ediyorsa, normalleşme sağlanmıyorsa, profesyonel bir psikolojik desteğe ihtiyaç var demektir. Psikolojik destek için bizler hizmet vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.

(İHA)

Anahtar Kelimeler: