Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Yok efendim 'Halep’i mi sattınız?' Niye satalım Halep’i. Halep’te zalimi de zulmü de gördük. Suriye toprakları üzerinden başkasıyla pazarlık yapmayız. Suriye topraklarında gözümüz yok. Yok efendim 'Esad’ı mı tanıdınız?' Ne alakası var Esad’ı tanımakla." dedi.
Çavuşoğlu, Kepez ilçesindeki Mimar Sinan Kongre Merkezi'nde Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Antalya Şubesince gerçekleştirilen "Dostlar Meclisi" toplantısında yaptığı konuşmada, MÜSİAD'ın en zor şartlarda dimdik ayakta duran, vatanını, milletini, doğruyu savunabilmek için darbeler karşısında bile duran bir sivil toplum örgütü olduğunu görmekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Türkiye'nin zor günlerden geçtiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, her türlü belayla mücadele ettiklerini ifade etti. 15 Temmuz'da bir darbe girişimi yaşadıklarını anımsatan Çavuşoğlu, darbelerden çok çekmiş bir ülke olarak darbenin nelerle sonuçlanabileceğini çok iyi bildiklerini ancak milletin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde darbeye 'dur' dediğini belirtti. Darbecilerin, darbe girişiminden sonra da durmadığını ve bu sefer terör örgütlerini Türkiye'nin üzerine saldığını ifade eden Çavuşoğlu, "FETÖ kendisini başka kimliklere bürümeye başladı. En son Rusya Büyükelçisinin Ankara'da öldürülmesi olayı. Bir polis memuru. Biz ona polis memuru diyemeyiz. O bir hain. Darbe girişiminde bulunanlara da asker diyemeyiz. Bunlar yıllarca devletin içine sızmış hainler. Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini bozmak istediler. Rusya ile attığımız bazı adımları engellemek istediler." diye konuştu.
Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin ülkenin bölünemeyeceğini ve parçalanamayacağını anlayamadığını dile getiren Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Şehadet şerbetini içmek için sırada bekleyen 10 milyonlar var bu ülkede. Bunları aşarız, aşacağız. Başka şansımız yok. Millete güveniyoruz. Hain tuzaklar karşısında tuzakların en hayırlısını kuran Rabbimize güveniyoruz, sığınıyoruz. İçeride ve dışarıda mücadelemizi de yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Yılgınlık yok. Yavaşlamak, durmak yok. Vatan millet sevgisinde tereddüt yok. Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehitler verdik. Barış dinini istismar edenler İstanbul'da, Gaziantep'te sivil vatandaşları hedef almışlardı. Orada bunları yok etmezsek tekrar gelecekler. PKK'lı hainleri nasıl Kandil'e gidip orada vuruyorsak Türkiye'nin güvenliği için DAEŞ'i de sınırın öbür tarafında etkisiz hale getirmemiz lazım. Bundan sonra içeride nasıl etkili mücadele ediyorsak dışarıda da stratejimizi değiştiriyoruz. Yurt dışında yaşayan ve PKK üyesi olanlara da vatandaşlıktan çıkarma dahil her türlü tedbiri alacağız. Almanya'da benim vatandaşıma zulüm edecek biz de birşey demeyeceğiz. Yok öyle bir şey."
EKONOMİK YATIRIMLAR
Terör örgütleriyle mücadele ederken ekonomiyi de güçlendirmeleri gerektiğini anlatan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Devlet de iş adamları da yatırım yapacak. Devlet sizin yatırım yapmanız için imkan sağlayacak, bürokrasiyi azaltıp teşvik verecek. Büyük projelerimize de devam edeceğiz. Avrasya Tüneli'ni açtık. Üçüncü köprüyü açtık, üçüncü havalimanında da baya mesafe aldık." dedi.
"Halep'teki sorunu çözmezsek kim imdata yetişecek?" diyen Çavuşoğlu, "Hangi Müslüman ülke imdada koştu. Biz el uzatmasaydık bu garibanların hali ne olacaktı. 45 bin insanın hali ne olacaktı. Tüm dünya gördü. Türkiye'yi seven de sevmeyen de Cumhurbaşkanımıza kıskançlıktan dolayı her şeyi söyleyen de bu sefer kaçamadı ve 'Türkiye'den başka yardım eden yok. Türkiye var' dedi. Bunu başkaları bize iltifat etsin diye yapmıyoruz. Dünyadaki 2,4 milyar ümmetten de sorumluyuz. Çok şükür ki 2,4 milyar ümmet kimsesiz değil. Güçlü Türkiye var. Bu anlayışla çalışıyoruz. Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Anlaşmalar yapıyoruz." açıklamasında bulundu.
Suriye genelinde ateşkesin sağlanması gerektiğine değinen Çavuşoğlu şöyle devam etti:
"Suriye'de siyasi çözüme geçmemiz lazım. İran’ı da işin içine çekmemiz lazım. Herkesin elini taşın altına koyması lazım. Rusya’dan güçlü bir ortak açıklamaya herkes imza atıyor, ortak açıklama önemli değil, içeriğinde ne var buna bakmak lazım. Bu açıklamada ülke genelinde ateşkes var, siyasi çözüm var, insani yardım var, BM kararları var. Nasıl bir Suriye görüyoruz, milli beraberliği var. Herkesi kapsayan yönetim anlayışı var. Geleceği inşa etmek için biz bu adımları atmazsak kim yapacak? Yok efendim 'Halep’i mi sattınız?' Niye satalım Halep’i. Halep’te zalimi de zulmü de gördük. Suriye toprakları üzerinde başkasıyla pazarlık yapmayız. Suriye topraklarında gözümüz yok. Yok efendim 'Esad’ı mı tanıdınız?' Ne alakası var Esad’ı tanımakla.
Cenevre’de müzakereler kimler arasında yapıldı. Muhalefetin temsilcileri ve rejimin temsilcileri. Şimdi siyasi bir çözüm istiyorsanız ortada iki taraf var, rejim tarafı ve muhalefet tarafı. Bunları bir araya getirmek 'Esad kalsın' demek değil ki. Üstelik ben 'kalsın' desem o 'kalsın' dese önemi var mı? Suriye halkı ne diyor bu önemli. Onları kim razı edecek, mümkün mü? 600 bin insanı öldürmüş zalim kişiyi mazlum insanların kabullenmesi mümkün mü? Esad’a razı olmak gibi bir şey yok. Böyle yorumlar çıkıyor, hiç alakası yok. Bizim görüşümüz belli. 600 bin kişiyi öldürmüş insan Suriye’yi birleştiremez ve birleşik Suriye’nin geleceğinde yer alamaz. Nasıl olacağını bilen varsa gelsin anlatsın. Bu yapılanların unutulacağını mı zannediyorsunuz, unutulmaz. Herkesin kabulleneceği bir yönetim olması lazım."
İnsani dış politikalarını çok başarılı bir şekilde sürdürmeye devam ettiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "Yıllık 1,7 milyar dolar insani yardım yaptığımızı öve öve anlatıyorduk. 2015 yılı sonu itibariyle 7,1 milyar dolar insani yardım yapan bir ülkenin evlatlarıyız. Gurur duyuyoruz." dedi.
Avrupa Birliğiyle Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi konusunda hemfikir olduklarına işaret eden Çavuşoğlu, "Engelleri kaldırıyoruz. Vizeleri kaldırıyoruz. Avrupa Birliğiyle bugün yaşadığımız en büyük sorunlardan bir tanesi, vize serbestisi anlaşmasının uygulanmasındaki gecikme. Son önerimizi toparladık, AB'ye vereceğiz. Kabul eder ya da etmez. Etmezse bu sefer diğer anlaşmaları askıya alınması konusunda gerekli adımları atarız, bunları da kendilerine söyledik. Bu tehdit ya da blöf değildir. En doğal hakkımızdır. Anlaşmaların gereğidir. 3 anlaşma imzaladık ya üçünü de onaylayacağız ya da hiçbirini onaylamayacağız." diye konuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ
Cumhurbaşkanlık sistemiyle Türkiye'nin daha güçlü olacağını ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu sistem ile koalisyon devri bitecek. Cumhurbaşkanı, başbakan gibi Türkiye'de yönetimin başında olacak. Çift başlılık gidecek. Çift başlılık güzel bir şey değil. Kardeşi kardeşi düşürür. Cumhurbaşkanlığı sistemini çok iyi anlamak ve anlatmak lazım. Buna karşı çıkanlar var. PKK ve ona bağlı siyasetçilerin karşı olduğunu görüyoruz. 'Yok diktatör' olacakmış diye halka yanlış şeyler söylüyorlar. Buna halk karar verecek. Sen bırak halka güven. Halkın sağduyusu herşeyi çözer. Lise yıllarımdan bu yana bir hayalim gerçekleşiyor. 'Başkanlık, cumhurbaşkanlığı sistemi, partili başkanlık' adı ne olduğu önemli değil. Bu sistemi ben hep üniversite yıllarımdan bu yana hep savunurum. Çok panellere katılıp düşüncelerimi söylerdim. Türkiye'ye uygun bir sistemdir. Bu hayalimizi de inşallah gerçekleştireceğiz. Halk kimi uygun görürse onu seçer. Bırakalım halk gerekli kararı versin.
Bir siyasi partinin 'kan dökeriz yine geçirtmeyiz' demesi çok anlamlıdır. Sen iktidara gelemiyorsan bu benim suçum değildir. Eksikliği kendinde arayacaksın. Halkın değerlerinden uzak olmayacaksın. Halkın içinde olacaksın, dertlerini anlayacaksın. Taş üstüne taş koyacaksın, hizmet edeceksin ki vatandaş seni alternatif olarak görebilirsin. Alternatif olarak görülmüyorsun. Kendi içindeki yapılardan dolayı günde 3 defa karar değiştiriyorsun. Halk sana nasıl güvensin? Dış politikasını sana verir mi? Soydaşlarını sana teslim eder mi? Eğitimini sana verir mi? Vermez. Zamanında ele geçirdiğin zaman eğitim konusunda yasakları unutmadın mı? Hala aynı zihniyettesin. Okullardaki din eğitimini 'çarpık din sistemi' diye adlandırırsan bu millet seni iktidarın yakınından bile geçirmez. Demokrasi ile işbaşına gelemiyorsun darbeleri destekle, terörü destekle, yurt dışında Türkiye'yi her yere şikayet et. Bir de bu moda şuanda. Eskiden biz yurt dışında Ermenilerle, Kıbrıs Rum lobisiyle mücadele ederdik şimdi içerideki arkadaşların karalamasıyla uğraşıyoruz."
(AA)