SAMSUN (İHA) - Türkiye'de banka çekinin, mahiyetine uygun uygulama problemlerinin bulunduğu, bankaların 'ahbap-çavuş' münasebetiyle sermayesi olmayanlara çek verdiği iddia edildi.
Samsunlu Avukat Mehmet Salih Öztürk, çekin senet kadar itibarı olmadığını, adliyelerin çek davalarıyla dolup taştığını söyledi. "Çek, mahiyeti itibariyle nakit ödeme aracıdır" diyen Avukat Mehmet Salih Öztürk, "Kişi çek verdiğinde, 'Burada yazılı miktar benim bankadaki paramın karşılığıdır. Bu para bankada hazırdır' demektedir. Ama Türkiye'de öyle değil. Çekin üzerine vade konularak keşide ediliyor. Adeta havale aracı haline getirilen çekin hukuki niteliğinde sapma olmuştur" dedi.
Çekin, senet kadar itibarı kalmadığını, çekte 6 ay olan zaman aşımının senette 3 yıl olduğunu hatırlatan Avukat Salih Öztürk, bankaların uygulamaları sebebiyle de ülkede çok sayıda sanayici ve işadamının mağdur edildiğine işaret etti. Öztürk, "Bankalar, kredi verirken teminat istiyor, 3. şahısları ilgilendiren çek konusunda ise 'ahbap-çavuş' münasebetleri yolunu seçiyor. Halbuki, bankalar çek verdiği kişiyi çok iyi etüt etmeli. Gerekirse, maksimum bir limit koyup, kişiden o limiti teminat olarak almalı. Çek, keşide edildiği anda karşılığı banka tarafından ödenebilmeli. Yani çek sahibine banka tarafından adeta bir kredi açılmalı. Bankalar kendilerini düşündüğü gibi yasada olmasa bile 3. şahısları da düşünmeli. Verdiği çekten sorumlu olmalı" diye konuştu.
Çek talebinde bulunanların sadece ticari itibarının esas alınmaması gerektiğini de ifade eden Avukat Öztürk, şöyle devam etti:
"Çek isteyenin sermayesi, kredisi olmalıdır. Toplumda, çeke olan güvensizlikten dolayı çok defa ticaret yapılamıyor. Şu anda bir tasarı var. Tasarıya göre, 150 milyon liraya kadar olan borçlar banka tarafından ödenecek. Fakat, bu miktarla ticaret olmaz. En az 20 milyar olmalı. 20 milyar olursa, bankalar da çek vereceği kişileri elekten geçirir. Türkiye, çek taşıyıp, üzerinde hiçbir malvarlığı bulunmayan insanlarla dolu. Bundan dolayı bankaların itibarı da sarsılıyor."