Çelik: Suikast teşebbüsü olarak görüyorum...

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Demokratik Toplum Kongresinde dile getirilen özerklik ve iki dil talebini değerlendirdi.

Çelik, Türkiye’nin demokratik bir toplum olduğunu ve her şeyin tartışılabileceğini söyleyen Çelik, Demokratik Toplum Kongresi ve BDP’nin demokratikleşme sürecini yaraladığını kaydetti. Çelik “Son özerklik tartışmalarının, resmi dilin iki dilli olması tartışmalarını, ben Türkiye’deki gerçek demokratikleşme sürecine, gerçek açık toplum arayışlarına suikast teşebbüsü olarak görüyorum” diye konuştu.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Demokratik Toplum Kongresinde dile getirilen özerklik ve iki dil talebini değerlendirdi. Çelik, Türkiye’nin demokratik bir toplum olduğunu ve her şeyin tartışılabileceğini söyleyen Çelik, Demokratik Toplum Kongresi ve BDP’nin demokratikleşme sürecini yaraladığını kaydetti. Çelik “Son özerklik tartışmalarının, resmi dilin iki dilli olması tartışmalarını, ben Türkiye’deki gerçek demokratikleşme sürecine, gerçek açık toplum arayışlarına suikast teşebbüsü olarak görüyorum” diye konuştu.

Reklam
Reklam

AKP Merkez Yürütme Kurulu(MYK) toplantısı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, iki dil ve özerklik tartışmalarına ilişkin değerlendirmesinde Türkiye’nin açık ve demokratik bir toplum olduğuna vurgu yaptı. Her konunun tartışılabileceğini ancak hangi zamanlama ile gündeme geldiği ve nasıl sevk edildiğinin önemli olduğunu belirten Çelik “Maalesef Demokratik Toplum Kongresi ona yakın duran siyasi parti, temel bir takım kavramları, demokratik kavramları Türkiye’deki demokratikleşmeyi yaralayacak, Türkiye’deki demokratik sürecini sakatlayacak şekilde işlevselleştiriyor. Bazı değişik ülkelerde yapılmış tartışmaları buraya taşımak, tek başına demokratik kavramlardan bahsetmek demokrat olmak anlamına gelmiyor” diye konuştu.

Özerkliğin Türkiye’ye daha çok demokrasi getireceği gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını savunan Çelik, siyaset tarihi açısından ve temel siyasi yaklaşımlar açısından özerklikle daha çok demokrasi arasında doğrudan ilişki vardır diye bir yaklaşım ortaya konulamayacağını söyledi. Çelik şöyle devam etti: “Türkiye’nin kendine özgü koşulları diyerek Türkiye’deki demokratikleşme perspektifini daraltmaya çalışıldığı süreçler yaşanmıştır ama ben öyle bir şeyden bahsetmiyorum. Bakın dünyada 76 ya da 78 tane federasyon ya da konfederasyon ile yönetilen ülkeden bahsediliyor. Bunların her birinin ayrı tarihsel koşulları var. Bunların birçoğunun kuruluşu da değişik federe devletlerin birleşmesiyle bir ulus devlet oluşmuş, üniter devlet oluşturulmuştur. Türkiye’nin tarihsel koşulları, sosyolojik gerçekleri açısından şunu söyleyeyim. Türkiye’de gerçekten demokrasi isteyenler, Türkiye’de toplumsal gruplar arasında gerçekten barışa ve açık toplum düzenine dayalı bir diyalog isteyenler, bu özerklik tartışmasıyla bu resmi dilin iki dil olmasıyla tartışmalarıyla gerçek demokratikleşmeye ve Türkiye’de açık toplum düzenine karşı son derece zararlı bir pozisyon almış oluyorlar. Bunu sakatlayan, bunu nerdeyse sabote etmek tutuma dönüştürmüş oluyorlar siyasi tavırlarıyla. Son özerklik tartışmalarının, resmi dilin iki dilli olması tartışmalarını, ben Türkiye’deki gerçek demokratikleşme sürecine, gerçek açık toplum arayışlarına suikast teşebbüsü olarak görüyorum.”

Reklam
Reklam

-DEMOKRATİKLEŞMEYE KATKISI OLMAZ-

Çelik, demokratikleşmenin Türkiye’de sağlıklı zeminlerde tartışılmaya devam ettiğini ifade ederken “Türkiye’nin demokratikleşme perspektifi son derece sağlıklı bir biçimde bir çok platformda geliştirilirken, Türkiye’de huzursuzluk yaratacak, Türkiye’de demokrasi konusunda kafa karışıklığı yaratacak, Türkiye’nin farklı kesimleri arasındaki sağlıklı diyaloğu ve toplumsal barışı olumsuz yönde biçimde zedeleyecek biçimde bu kavramları işlevleştirilmesi, tartışma alanına sokulma biçimi bir kavramın tek başına tartışılması değil bu. O kavramın tartışma konusu yapılırken nasıl işlevselleştirildiği de önemli” diye konuştu. Çelik bu durumun bir paradoks gibi görülebileceğini belirterek, “Bir takım demokratik kavramları klişe olarak alıp, siyaseti ve kültürü radikalleştiriyor bahsettiğimiz kongre ve bahsettiğimiz siyasi partiler. Bununda gerçek demokratikleşmeye hiçbir katkısı olmaz” dedi.

-MÜTTEFİK İLİŞKİSİNE GÖLGE DÜŞER-

Öte yandan basın mensuplarının ABD Temsilciler Meclisi’nin gündemine gelmeyen ancak tartışılmaya devam eden sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı’na ilişkin sorularını da yanıtlayan Çelik,bu durumun siyasi vizyonu tıkayan bir manivelaya dönüşmemesi gerektiğini vurguladı.Çelik “Müttefik olduğumuz ülkeler var. Müttefik olduğumuz değişik ülkelerde bu konular meclislere geliyor bir takım tartışmalar yapılıyor. Herkes vizyon sahibi olmalıdır. Uzun vadeli düşünmelidir. Müttefikler arasında tarihi bazı meselelerin siyasi şantaj konusu yapılmaması gerekir. Eğer bunlar sürekli olarak siyasi şantaj konusu yapılırsa, o zaman müttefiklik ilişkisine gölge düşmüş olur. Aynı değerler uğruna dünyanın değişik yerlerinde tehlikelere göğüs gereceksiniz, aynı değerler uğruna aynı tehlikelere karşı beraber mücadele edeceksiniz, teröre karşı berabere mücadele edeceksiniz ama tarihi bir meseleden dolayı, tartışma konusundan dolayı bu siyasi vizyonunuzu tıkayacaksınız, yaralayacaksınız. Bu doğru yaklaşım olmaz. Bizim söylediğimiz açıktır. Arşivlerimizi açıyoruz. Tarihçiler bunu tartışın diyoruz. Meseleler böyle halledilir” diye konuştu.

Reklam
Reklam

ANKA