Cem Karaca Beyazperdede Ölümsüzleşecek

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan ve satış rekorları kıran 'Neva' kitabının yazarı Dr. Ilgın Olut, hayranı olduğu Cem Karaca'yı beyazperdede ölümsüzleştirmek için senaryo yazmaya başladı.

Küçük yaştan beri hayranlık duyduğu sanatçının ölümünden büyük bir üzüntü duyduğunu, şarkılarını defalarca bıkmadan dinlediğini belirten Olut, "Onun kitabını yazamadım ama, filminin senaryosunu yazmak inşallah bana nasip olacak. Onun gibi bir sanatçı bir daha dünyaya gelmez. Gelecek nesillere onu anlatan filmin senaryosunu yazmadan önce uzun araştırma yaptım. Cem Karaca'yı anlatan filmin senaryosunu yazmaya başladım. Hiç bir menfaat ve çıkar gözetmiyorum. Ben bunu görev addediyorum" dedi.

Karaca’nın ölümünden sonra kitap yazıldığını anlatan Olut; şöyle konuştu: “Bir gün evde yalnız onun şarkılarını dinliyordum. Kendi kendime onun için bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Ölümünden sonra onun adına kitap yazılmıştı. Ancak, onun beyazperdede de ölümsüzleşmesi gerektiğini düşündüm. Sonra onun hayatını ve bilmediğim yönlerini araştırmaya başladım. Uzun süredir yaptığım çalışmadan sonra film senaryosunu yazmaya başladım"

TANIDIKÇA SEVGİM ARTTI

Cem Karaca'nın 5 Nisan 1945'de İstanbul'da dünyaya geldiğini, tiyatrocu bir ailenin tek çocuğu olduğunu, sanatçı bir ailenin çocuğu olmak onun sanatla içiçe büyümesini sağladığını belirten Dr.Ilgın Olut, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaöğretimini Robert Koleji'nde yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginç. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın arkasından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuştur.Cem Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur. İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca bu dönemlerde henüz Anadolu müziğiyle tanışmamış batının Rock'n'Roll müziğine gönül vermiş bir şekilde o dönemin popüler parçalarını söylüyordu. O dönemlerde Cem Karaca'nın en büyük destekçilerinden biri de İlham Gencer di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini o dönemlerde oldukça ilerletmişti. Bu dönemlerde müziğin yanında tiyatro ile ilgilenen Cem Karaca, çeşitli oyunlarda da görev almıştı."

Cem Karaca'nın Anadolu müziği ile ciddi anlamda ilk tanışmasının askerliği esnasında olduğunu belirten Ilgın Olut, şöyle konuştu: "Askerliği sırasında Anadolu'yu daha yakından tanımaya başlayan Cem Karaca, birgün askerliğini yapan birisinin saz çalışını dinledi. Karaca, hiçbir batı müziğinin o sazın içerdiği duyguları içeremeyeceğini anladı. Cem Karaca'nın profesyonel olarak ilk müzikal deneyimi Apaşlar grubu ile 1967 yılında Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalarıyla aldığı ikincilikle oldu. Aldığı bu dereceden sonra Apaşlar grubu müzikal çalışmalarına dört elle sarıldı ve daha önceki tutkuları olan batı beat müziği ile yeni tutkuları doğu müziğini sentezleyip Anadolu-Beat tarzında çalışmalara girdi. Bir süre sonra arkalarına Ferdy Klein orkestrasını da alarak müzikal altyapılarını iyice güçlendiren Cem Karaca ve Apaşlar grubu Ferdy Klein orkestrası eşliğinde de bir süre yollarına devam etti."

Bu beraberliğin 1969'un sonlarına kadar sürdüğünü anlatan Olut, sözlerini şöyle tamamladı: "Ortaya çıkan sağlam ve başarılı eserlere rağmen grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar grubu dağıldı. Bu grubun dağılmasından sonra Cem Karaca kafasındaki gerçek anlamda sol söylemde ve doğulu kimliğiyle Rock müzik yapma düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay'ı da yanına alarak, yeni bir grup kurmaya karar verdi. Karaca'nın hayatı yine ilginçliklerle devam etmiş. Tüm bu detayların araştırmasını uzun süredir yapıyorum. Araştırma çalışmalarım bitti. Şimdi senaryoyu yazmaya başladım. Bir kuruş menfaat beklemiyorum."