BURSA (İHA) - Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı (YTP) İsmail Cem, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın (BTSO) konuğu olarak, işadamlarına partisinin ekonomik ve diğer konularla ilgili programını anlattı. İşadamları özellikle AB konusundaki tereddütlerini dile getirirken, Cem, "3 Kasım'da içe ve dışa güven veren bir hükümet AB'ye güven de verse tarih alamayız. Ancak olumlu bir sonuç alırız" dedi.
BTSO Başkanı Celal Sönmez'in kapıda karşıladığı İsmail Cem'e Bursalı sanayiciler ilgi gösterdi. BTSO Başkanı Sönmez, 3 Kasım'da siyasi partiler yasasında değişiklik yapılmadan gerçekleştirilecek seçimler sonrasında ülkenin tartışma ortamına yeniden sürüklenmemesini temenni etti. Yeni kurulacak hükümetin ilk olarak ekonomiye el atmasını isteyen Sönmez, ayrıca sanayicilerin sıkıntılarını dile getiren konulara da değindi.
Sönmez'in konuşmasından sonra kürsüye çıkan YTP Genel Başkanı İsmail Cem, partisinin çağdaş birikimlerin ittifakı olduğunu söyledi. Cem, "Türkiye'nin sorunlarını çağdaş birikimlerle aşacağımıza inanıyoruz. Bu ittifakta sadece ilim değil, öncelikle irfanı ele alıyoruz. Okuma yazma bilmeyen çağdaş bir vatandaşımızı, üniversite mezunu çağdaş olmayan insanımıza tercih ediyoruz. Bu koalisyon, parti rozetlerin koalisyonu olmayacak. Siyasi tanımlarda yer alan ilerici, gerici, sağcı, solcu tanımlarını kullanmıyoruz. Yeni Türkiye olarak çağdaş birikimlerin yer aldığı içinde çiftçi, emekli, işçi, sanayici, öğrenci ve pozitif düşünen insanların bulunduğu ittifakla sorunların çözümleneceğine inanıyoruz. Bunun için her evden bir oy istiyorum. Her aileden gelecek oy, bize oy vermeyen diğer bireylerin de faydasına olacak" diye konuştu.
ERDOĞAN'A ÖCÜ, BAYKAL'A KAHRAMAN YAKIŞTIRMASI Türkiye'de önce bir öcü, ardından da bu öcüden kurtulmak için bir kahraman ortaya çıkarıldığını ifade eden Cem, isim vermeden AK Parti Genel Başkanı Tayip Erdoğan'ın 'öcü'ye, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da 'kahraman'a benzetilmek istendiğini söyledi. Türkiye'nin durumundan herkesin kaygılı olduğunu ve kimsenin yüzünün gülmediğini belirten Cem, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin en büyük sıkıntısı üretimsizlik. Sadece sanayide değil, kırsal kesim de üretim yapılmıyor. Bir araştırmada, 2010 yılında Türkiye'de tarım biteceği belirtiliyor.
Tarım üreticisi dünya ile yarışmasında desteklenmiyor. Bir çok sektör, yanlış uygulamalar yüzünden haksız rekabete uğruyor. Dünya üreticisini desteklerken, devletimiz üreticiden daha fazla nasıl kazanırımın hesabını yapıyor. Eğer buna önlem alınmazsa, Türkiye tarihinin en büyük göçünü yaşayacak. Kırsal kesimlerden kentlere göç yaşanacak. Bundan sonraki sıkıntılar İşsizlik ve eşitsizlik. Üretim olmazsa, ne işsizlik kalkar, ne de eşitsizlik. Üretim artmadan diğer sıkıntıları ortan kaldırmak mümkün değil."
YTP'nin, üretimi artırmak için taş üstüne taş koyan insana sahip çıkacağını belirten Cem, "Siyasi partiler vaat eder. İnsanına itimat etmeyen bir devletiz. Devlet, vatandaşına nereden çalacak, nereden kandıracak anlayışında. Büyük devletin insanıyla barışık olması lazım. Devlet insanı üretim matrahı olarak değil, vergi matrahı olarak görüyor. Devlet başarısını topladığı vergi ölçüsünde görüyor. Biz ilk olarak bunu ortadan kaldıracağız. Devletine güvenen vatandaş, vatandaşın sahip çıktığı bir devlet olacak" dedi.
"ARALIK'TA DA TARİH ALAMAYIZ" Avrupa Birliği ilişkilerini de değerlendiren Cem, Türkiye'nin AB uyum yasaların hayata geçirmekte geç kaldığını, ancak umutsuz olmadığını ifade etti. "3 Kasım'da yapılacak seçimlerden sonra kurulacak iyi ve ilkeli bir hükümetle çalışmalar yapılırsa aralık ayındaki müzakerelerde istediğimiz gibi olmasa da başarılı sağlayabiliriz" diyen Cem, şunları söyledi:
"Dışişleri Bakanlığı görevim sırasında Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin stratejik önemini anlatarak başarı sağladık. Ve bu ilişkilerde sadece Dışişleri Bakanı olarak ben görevliydim. AB ile ilişkiler Dışişleri Bakanı ile eşgüdümlüdür. Devlet bakanı bu konuların içişleri ile ilgilenir. Şimdi ise çok başlılık var. Dışişleri Bakanı, gelişmelerin gerisinde olarak görünüyor. Bu işle devlet bakanlığı uğraşıyor. Bu da muhatap eksikliğini ön plana çıkartıyor. Bu zaman kaybı, seçimlerden sonra AB aleyhine bir hükümet kurulduğu takdirde, Türkiye'nin daha büyük zarar görür. Ancak Türkiye ne şartlarda olursa olsun AB'ye girecektir. Bizim yapmamız çıkartılan yasaların bir an önce uygulanmasını sağlamak ve işkenceyi Türkiye'nin gündeminden çıkartmalıyız. Kimse bizim mükemmel olmamızı beklemiyor. İyi niyetle hareket etmemiz, uygulamay geçmemiz isteniyor. Bunu yaparsak ve yeni hükümet AB'ye içe ve dışa güven verirse, Kopenhag'da tarih almasak bile buna yakın bir sonuç alırız."
Cem, muhtemel bir Irak operasyonunda Türkiye'nin ne yapması gerektiğine ilişkin olarak ise, "Biz Irak'ı parçalamaya götürecek hareketin kesinlikle karşısındayız. Biz savaşa Türk evlatlarının gönderilmesine de karşıyız" dedi.