Kayseri’de cinayet şüphelisi Uğur Veli Gülışık’ın 1.5 yıl önce öldürdüğü üç çocuk için iki ayrı camide cenaze töreni düzenlendi.
Türkan Ay’ın cenaze namazının kılındığı Melikgazi İlçesi’ndeki Camikebir’de ve Ahmet Tuna ile Dilruba Tekin kardeşlerin cenaze namazlarının kılındığı Talas ilçesi Dedeoğlu camiinde ’idam’ sloganları atıldı.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu da Türkan Ay’ın cenaze törenine katılarak ’İdam Cezası Geri Gelsin’ kampanyası için ilk imzayı atıp, anne Özlem Ay’a da imzalattırdı. Cenaze törenleri sırasında çocukların anneleri Özlem Ay ile Leyla Tekin baygınlık geçirdi.
Ankara’da Adli Tıp Kurumu’ndan alınan cenazeler, saat 16.30 sırasında Melikgazi ilçesindeki Camikebir ve Talas ilçesindeki Dedeoğlu camine getirildi. Camikebir’de kılınan cenaze namazına Vali Mevlüt Bilici, BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu ve kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı. Cenaze töreni boyunca ’İdam geri gelsin’, ’İdam isteriz’ sloganları atıldı. Türkay Ay’ın yakınları da idam cezası istediklerini belirterek bağırdı.
Baba İbrahim Ay, başucuna duvak konulmuş kızının tabunu okşayıp öptü. Anne Özlem Ay ise gözyaşları arasında kızının tabutunun üzerine koluna çok sevdiği taşlığı bilekliği bağlanan pembe bluzu koydu. Özlem Ay, tabutuna kapanıp, "Seni böyle mi görecektim" diye ağladı ve daha sonra baygınlık geçirdi. Özlem Ay, tören boyunca gözyaşları ile ıslanan kağıt mendille kızının fotoğrafını sildi.
Talas ilçesinde Ahmet Tuna ve Dilruba Tekin kardeşlerin tabutları Yenidoğan Mahallesideki Hunat sitesinde bulunan evin önüne getirildi. Burada anne Leyla Tekin ile baba Hamza Tekin çocuklarının tabutuna kapandı. Bu sırada daha önce iki kez kalp krizi geçiren baba Hamza Tekin fenalık geçirdi. Gözyaşları arasında cenaze arabası Dedeoğlu camine gelerek, tabutları musalla taşına, üzerine Türk bayrağı serilerek konuldu. Acılı Leyla ve Hamza Tekin çiftini ise camiye Talas Belediye Başkanı Rifat Yıldırım makam otomobiline alarak götürdü. Cenaze sırasında anne Leyla Tekin otomobilden inecek gücü kendinde bulamadı. Ağabey Ömer Tekin de kardeşlerinin fotoğraflarını öperek tabutların önüne koydu.
Kayseri Emniyet Müdürü Cuma Ali Aydın, Melikgazi İlçe Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ile Talas İlçesi Belediye Başkanı Rifat Yıldırım ile çok sayıda vatandaşın katıldığı cenaze namazında önce Ahmet Tuna, ardından Dilruba’nın cenaze namazı kılındı. Tabutları omuzlara alınarak, Halef Hoca mezarlığına götürülmek üzere cenaze aracına götürdü. Bu sırada bir grup Türk bayrağı açarak, mezarlığa kadar ’Çocuklara uzanan eller kırılsın’, ’Kayseri çocuklarına sahip çık’, ’devlet zanlıyı bize versin’ diye slogan atıp, tekbir getirdiler. Cenazeler Talas ilçesi Halef Hoca mezarlığında toprağa verildi. Tekin çifti mezarlıkta fenalık geçirdi.
Kayseri'de, 2009 yılında şeker toplamak için evden çıkan ve kaybolduktan sonra öldürülmüş olarak bulunan çocukların katil zanlısının verdiği ifade, insanın kanını donduruyor.
Yozgat'ın Çayıralan ilçesi doğumlu olan katil zanlısı ortaokul mezunu 32 yaşındaki U.V.G.'nin, 4.5 yıl Avusturya'da kaçak olarak çalıştıktan sonra Türkiye'ye geldiği ve bir çok işte çalıştığı öğrenildi. Akraba evliliği yapan ve eşi ile cinsel sorunlar yaşadığı öğrenilen U.V.G.'nin bu nedenden dolayı boşandığı, evliliğinin ise 15 ay kadar sürdüğü iddia edildi.
[
Savcılığa verdiği ifadesinde herhangi bir hastalığının veya psikolojik sorununun bulunmadığını ifade eden U.V.G.'nin psikolojik olarak cinsel ilişkiye karşı zaafı olduğu iddia edildi.
Boşandıktan sonra düzenli bir yaşantısı olmadığı öğrenilen U.V.G., savcılığa olayı şu şekilde anlattı:
"Ben sadece psikolojik olarak cinsel ilişkiye karşı kendimi son derece zayıf hissediyorum. Düzenli bir yaşamım olmadığı için evde pornografik içerikli CD bulundurarak kendimi cinsel yönden tatmin ediyorum. Benim küçük çocuklara karşı cinsel yönden herhangi bir isteğim olay gününe kadar olmadı. Olay gününden sonra benim çocuklara karşı herhangi bir isteğim de olmadı. Olayın ikinci günü Çayıralan ilçesinde idim. Öğle sıralarında Kayseri'ye geldim. Kız arkadaşımı aradım ve evde olduğuma dair sinyal verdim.
Kız arkadaşım ile evde sevişecektik. Onu beklerken kapı çaldı ve kapıyı açtığımda üçü karşımda duruyordu. Büyük olan kız çocuğu serpilmiş ve gelişmiş vaziyetteydi. Bana bir an için büyük geldi ve kendisine karşı cinsel istek hissettim. 'Gelin çocuklar, size içeride şeker vereceğim' dedim. Dilruba bana, 'Çocuğun var mı?' diye sordu. Ben de kendisine, 'Yok' dedim ancak evde 'Beşiği var' dedim. Beşiği göstermek için Dilruba'yı içeri aldım ve salonun kapısını kapattım. Kapıyı kapamamdaki amaç onu etkisiz hale getirip büyük olan kız ile birlikte olmaktı.
Dilruba'nın ağzını bant ile sararak kapattım ve bağladım. Sonra dışarı çıktım. Sonra diğer çocukların yanına gittim. Ahmet, 'Kardeşim nerede?' diye sordu. Ben de 'İçeride oyun oynuyor, gel seni de götüreyim' dedim. Onu da kardeşi gibi bağladım. Sonra büyük kız çocuğunun yanına geldim ve onun da ağzını bağladım.
Türkan ile ilişkiye girdim ve o da kurtulmaya çabalıyordu. Türkan'ı banyoya götürdüm. Banyoda çalışırken kullandığım bıçağı gördüm. Beni teşhis eder ve şikayette bulunur diye Türkan'ı yatırdım ve bıçağı kalbine sapladım. Bıçak eğildi ama metal kısmından bastırarak çıkarmadan sapladım. Bir süre bu şekilde bekledim. Bıçağı sobada yaktım ve kül ile birlikte çöpe attım.
Daha sonra Dilruba'nın yanına giderek onu kucağıma aldım ve gözlerine bakmadan burnunu kapattım. Tamamen hareketsiz kalana kadar öylece bekledim. Bu sırada Dilruba'nın saçları burnuma geldi ve kendisine çok acıdım. Yüzüne bakamadım çünkü boğamam diye korktum. Daha sonra Ahmet'i de kucağıma aldım. Onu da hareketsiz kalana kadar ağzını ve burnunu kapattım. Kurtulmaya çalıştı ama olmadı. Ahmet ve Dilruba ile göz göze gelmemeye çalıştım. Dilruba'nın açık olan gözlerini ellerimle kapattım. Olayı gerçekleştirdikten sonra ağladım.
Türkan'ın banyoda bulunan cesedini çıkardıktan sonra cenabet olduğum için boy abdesti aldım. Daha sonra Türkan'ın ve benim kanlı elbiselerimi sobada yaktım.
Bayramın üçüncü günü evden çıkarmak için bir araba kiraladım. Yeni aldığım valizlere büyük olan iki çocuğu koydum. Valizleri teker teker aşağı indirdim ve kimse beni görmedi. Yolda polis kontrolü vardı ve başka bir yoldan çevre yoluna çıkarak Yozgat'ın Çayıralan ilçesine gittim. Tarihi eser aradığım için bölgeyi iyi biliyordum.
Burada yolda bir köylüden kürek aldım kürekle bir çukur açtım. Cesetleri valizden çıkararak olduğu gibi çukura koydum ve üzerlerini toprakla kapattım. Daha sonra üzerlerine hayvanların çukuru açmamaları için büyük bir taş koydum. Köylüden aldığım küreği dönerken geri verdim.
Daha sonra Kayseri'ye geldim ve haberleri gördüm. Haberleri görünce dayanamıyordum ve kanal değiştiriyordum. Ara ara memleketime geldiğimde annem ve babam kayıp çocukların bulunup bulunmadığını soruyordu. Ben de, 'Bulunmadılar' diyordum. Babam küfür ederek çocuklara kötülük yapanlara hakaret etti.
Çocukları öldürdükten sonra 6 ay boyunca Allah'ın beni affetmesi için yalvardım. Emniyete gidip her şeyi anlatmak istedim ama kendimde o cesareti bulamadım. Çocukları gömdüğüm yere zaman zaman giderek onlar için dua ettim.
Ankara'dan gelen ekip benimle birkaç kez görüştü ve evimde arama yaptılar. Evden delil buldular ve niye araç kiraladığımı falan sordular. Ben de kendilerine tarihi eser aramak için araba kiraladığımı söyledim.
Birkaç gün sonra gelerek bana nerede tarihi eser aradığımı sordular ve göstermemi söylediler. Yolda her şeyi itiraf etmeyi düşündüm ve yanımdaki polis ekiplerine her şeyi anlatarak çocukları gömdüğüm yere götürdüm.
Olaydan sonra çocukların hiç girmediği başka bir odada yatıp kalkmaya başladım.Evde duygusal ilişki yaşadığım kız arkadaşım veya para karşılığında anlaştığım kadınlarla da ilişkiye girdim, ama çocukları öldürdüğüm odalarda ilişkiye giremedim."
İnanılmaz tesadüf; cesetleri gömmeye gelen katil ile cesetleri çıkarmaya gelen polis "Araba kuma saplandı" dedi...
Kayseri'de bayram şekeri için kapısını çalan ikisi kardeş üç çocuğu öldürüp Yozgat'ın Çayıralan ilçesi Aşağı Yahyasaray köyü yakınında toprağa gömen cinayet zanlısı Uğur Veli Gülışık'ın anne babasının yaşadığı Çayıralan'ın Külekçi köyünde ise şok yaşanıyor. Zanlının, kalp hastası olan yaşlı anne babası evlerine kapanırken, Muhtar Arif Kaygısız, "Bırakın cinayet işlemeyi, akşamları evden dışarı çıkmaya cesareti olmayan bir gençti" dedi. Katil zanlısı Gülışık'ın 1.5 yıl önce cesetleri gömmek için bir köylüden kazma kürek isterken "Arabam kuma saplandı" dediği, cinayeti çözen polislerin de panik yaratmamak için cesetleri çıkarmaya geldiğinde muhtara aynı sözleri söylediği belirtildi.
Kayseri'nin Talas ilçesinde yaklaşık 1,5 yıl önce Ramazan Bayramı'nda şeker toplarken kaybolan Türkan Ay (10), Ahmet Tuna Tekin (7) ve Dilruba Tekin (6) kardeşleri öldürdüğünü itiraf eden Uğur Veli Gülışık'ın Yozgat'ın Çayıralan ilçesine bağlı Külekçi köyünde yaşayan hasta annesi Fatma ve babası Ahmet Gülışık evine kapanırken, olayı "utanç verici" olarak nitelendiren köylüler şokta.
Gülışık'ın Almanya'dan emekli olup 6 yıl önce köye dönen anne babasının samimi birkaç arkadaşları dışında kimseye kapıyı açmadığı belirtildi. Külekçi Köyü Muhtarı Arif Kaygısız, "Bu cinayeti işleyecek bir tip değil. Askere gidinceye kadar köyde yaşadı. Geceleri dışarı çıkıp gezecek bir cesareti yoktu. Tek başına yaptığına ihtimal vermiyorum, yapacak biri değil" dedi. Olayın tüm Türkiye'nin acısı olduğunu belirten Kaygısız, çocuklarını kaybeden ailelere baş sağlığı dileyerek, "Olay acı, keşke olmasaydı. Uğur Veli'nin böyle bir şey yaptığını duyunca şok olduk, böyle bir şey yaptığına ihtimal veremiyorum. Şu anda aile de yıkıldı. Aile büyük stres yaşadı. Anne ve babası rahatsız, yaşlılar. Baba Almanya'dan emekli. Köyde herhangi bir yanlış hareketi yoktu. Bu işi yapacak bir tip de değildi. Hiç kimseye bir yanlışı yoktu. Sessiz sakin içine kapanık bir gençti. Köylüler olarak şok içerisindeyiz, stres, çok büyük bir şok içerisindeyiz. Böyle bir vahşetle anılmak istemezdik" diye konuştu. "Zanlının daha önce de sapıkça işlerin içine girdiğine" dair iddiaları duymadığını belirten Kaygısız, "Televizyondan takip ettiğimiz kadarıyla bazı yanlış bilgiler çıktı. Çocuğun daha once bazı şeyler yaptığı söyleniyor, öyle şeyler söz konusu değil, görmedik, duymadık" dedi. Zanlının ağabeyi ile ablasının Avusturya'da, oturduğu evi kendisine tahsis eden diğer ablasının ise Fransa'da yaşadığı öğrenildi.
Cesetlerin bulunduğu Aşağı Yahyasaray Köyü Muhtarı Davut Cankurtaran ise, çocukların cesetlerinin bulunduğu gün akşam saatlerinde kapısının çalındığını, karşısındaki birkaç kişinin kendilerini 'sivil polis' olarak tanıttıklarını belirterek, "Araçlarının kuma saplandığını söyleyerek benden kazma ve kürek istediler. Hiç şüphe duymadım ve istedikleri kürek ve kazmaları verdim. Sabah uyandığımda ise bölgede jandarma erlerini gördüm" dedi. Katil zanlısının da 1.5 yıl önce cesetleri gömmek için aynı köyden başka bir kişiden aynı bahaneyle kazma kürek istediği belirtildi.
Babamın ikinci evliliğinden dünyaya geldim. Ankara’da Ordu Donatım’da askerlik yaptım. Ağabeyim istediği için Avusturya’ya gittim. Orada 4.5 yıl kaldım. Bu arada Fatma Şimşek ile evlendim. Evliliğim 12-13 ay sürdü. Gece, yarı çıplak postaneden ailesini aradığı için eşimden boşandım. İlticam kabul olmayınca Türkiye’ye döndüm. Ablam Medine’ye ait eve yerleştim.
Hiçbir psikolojik sorunum yok. Tedavi de görmedim. Cinsel yönden kendime sahip çıkamadığımdan dolayı cinselliğimi frenleyemiyorum. Bu açıdan kendimi rahatsız görüyorum.
Bayramın ikinci günü eve döndüm. Kız arkadaşım Öznur’u eve davet ettim. Onun gelmesini beklerken kapı zili çaldı. Kız arkadaşımın geldiğini düşündüm. Kapıyı açınca karşımda çocuklar duruyordu. Ellerindeki poşetlerde şekerler vardı.
Çocuklara ‘Eşim şeker almaya gitti’ dedim. İçeri girdiler
Dilruba’yı odaya götürüp bağladım. Sonra Ahmet’i farklı bir odaya götürüp bağladım. Amacım Türkan’la cinsel ilişkiye girmekti. Ellerini bağladıktan sonra bunu da gerçekleştirdim.
Kızı daha sonra banyoya soktum, bıçağı da yanıma aldım. Tam kalbinin üzerine bir kez sapladım. Bıçağın sapı kırıldı ben de kalbine tamamen soktum. Kalbine saplamamdaki amacım tez ölmesiydi.
Daha sonra Dilruba’nın odasına girdim. Arkadan sardım, burnunu ellerimle kapatarak boğdum.
Dibruba’yı boğarken ağlıyordum. Ahmet’i de aynı şekilde boğdum. Olayın etkisiyle yığıldım. Yarım saat sonra kendime geldim.
O gece amcamda kaldım. İki valiz aldım, araç kiraladım. Cesetleri valize koyup Yozgat’taki köyüme gittim.
Arabamın yolda kaldığını söyleyerek köylüden kürek istedim. Çocukları üst üste gömdüm. Daha sonra kontrol için tekrar araç kiraladım ve olay yerine gittim. Çocukların üstüne toprak attım. Üçüncü kez motorla gittim. Çocuklardan birinin dışarıda olduğunu ve karnının tilkiler tarafından yendiğini gördüm. Çocuğu gömdüm. Üzerine kapandım, Yasin okudum. Üç bayram gittim çocukların başında dua ettim. Allah’a yalvardım, üzerlerine yattım sessizce ağladım.
Kayseri canavarına ilişkin çıldırtan detaylar. Katilin izini süren polis, Uğur Veli G.'nin çocuklara ilgisini tespit etti. Zanlının Facebook'daki profili de dikkat çekici. Listesindeki 99 'arkadaşından', 21'inin profilinde çocuk fotoğrafı var...
Vahşetin izleri, canavarın listesinde... Kayseri Talas'ta, 1.5 yıl önce Ramazan Bayramı'nda şeker toplamak için evine gelen Ahmet Tuna (8) ve Dilruba Tekin (6) kardeşler ile Türkan Ay'ı (10), katleden Uğur Veli G.'ye ilişkin çarpıcı ayrıntı. Çocuklardan birine tecavüz eden caninin Facebook'daki 'Derbeder' lakabıyla açtığı sayfa dikkat çekici. Zanlının sosyal paylaşım sitesindeki eklediği kişilerin çocuklarına ait fotoğraflara yorumlar yazdığı görülüyor. Hem de 3'lü cinayetten çok çok sonra. Listesinde 99 arkadaşı olan Uğur Veli G.'nin, bu arkadaşlarından 21'inin profilinde, yaşları 2 ila 14 arasında değişen çocuk resimleri var. Bunlardan bir kısmı çocuklara, bir kısmı sanal arkadaşlarının çocuklarına ait.
3 çocuğu katleden Uğur Veli G., bir arkadaşının evlatlarının fotoğrafı altına 10 Ocak'ta 'gız vay gurban olduklarım vayyy maşşallah yedi binkere süphane allah' yorumu eklemiş. Başka bir kız fotoğrafı için 'gurban oldum seni yirim gız maşallah büyümüşsün gıııızzzzz' diye yazmış.
Yozgat Çayıralan'da gömülü olarak bulunan ve kayıp çocuklara ait olduğu belirtilen kemik ve elbise parçaları ise sabah saatlerinde Keçiören'deki Ankara Adli Tıp Kurumu'na getirildi. İnceleme 1-2 gün sürecek.
KATİL zanlısı Uğur Veli G.'ye ilişkin de yeni detaylar ortaya çıktı. Zanlının Talas İlçesi'ndeki binaya, cinayetlerden bir yıl önce yerleştiği ortaya çıktı.
Canavara ilişkin bilgiler şöyle:
- 2 Haziran 2003 tarihinde F.Ş. ile evlenen Uğur Veli G., 20 Mart 2006'da eşinden boşandı.
- 2007 yılında Avusturya'da bir süre kalan Uğur Veli G. 18 Eylül 2008 tarihinde, cinayetleri işlendiği Talas İlçesi Yenidoğan Mahallesi'ndeki binaya yerleşti.
- Zanlının 1999 yılında mahkemeye başvurarak yaşını büyüttüğü bilgisine de ulaştı. Uğur Veli G.'nin 23 Şubat 1999'da Çayıralan Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurduğu ve mahkeme kararıyla '09.09.1980' olan doğum tarihini '09.09.1978' olarak değiştirdiği tespit edildi.
- Uğur Veli G.'nin 2010 yılında da Çayıralan İlçe Nüfus Müdürlüğü'ne başvurarak yeni nüfus cüzdanı aldığı öğrenildi.
Polis, zanlının pedofili eğilimini tespit için bir dizi taktik uyguladı. Sivil ekipler, 2 ay boyunca katili izledi, parkta, durakta sohbet kurdu. Uzman polisler, tepkisini ölçmek için bazen zanlıya yoldan geçen bir çocuğu gösterip, 'Ne güzel değil mi?' gibi sorular yöneltti.
Onlar masumdu mezarları olsun
Polİs, soruşturmada sona gelinince katliam evine girdi. Duvarlara kimyasal maddeler sıkıldı. Özel gözlüklerle 12 saat delil arandı. Çocuklardan birine ait kan izi bulan ekip, Uğur Veli G.'yi gözaltına aldı. O, suçlamayı kabul etmedi. Çocukların fotoğrafıyla sorguya katılan polis 'Onların geleceği vardı. Masumdular. Masumiyetlerini kirlettin. Vicdanını kirletme, bir mezarları olsun. En azından arkalarından dua edilmesini sağla' deyince suçunu itiraf etti.
3 çocuğun bir türlü iz bulunamayınca, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, 2010 Kasım'ında, 'Konya CSI' olarak adlandırılan ekibin başındaki isim Emniyet Müdürü Ercan Taştekin'i görevlendirdi. 8 kişilik özel ekip 4 ay adeta kentte katil avına çıktı. Bu süreçte,
- Üç çember oluşturuldu. Küçük çemberde mahalle, orta çemberde ilçeler büyük çemberde kentin tamamı ele alındı.
- Önce 400 şüpheli belirlendi. Geçmişinde Pedofili ve kaçırma gibi suçlamalar olan kişiler mercek altına alınıp şüpheli sayısı 20'ye indirildi.
- 20 kişi arasında yer alan Uğur Veli G. ilk ifadesinde 'Haberim yok' dedi. İki ay boyunca takibe alındı. Küçük kız çocuklarına zaafı olduğu tespit edildi.
OLAYIN aydınlatılması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla 4 ay önce kurulan ekibin başındaki isim Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin, katile nasıl ulaştıklarını anlattı.
Başından beri cinsel saldırı, pedofili üzerinde durduk. Çok görgü tanığı vardı, çok çelişkili söylemlerde bulunuyorlardı. Bu, işimizi çok zorlaştırdı. 1 ay böyle geçti ama 'sebebi' belirlememiz gerekiyordu. Olayın nerede olduğu üzerinde çok çalıştık. Neticede olayın ailelerden bağımsız olduğu inancına vardık.
Kimi zaman umutsuzluğa kapıldık ama '4 ay değil 4 sene de olsa çözeceğiz' dedik. Devletin tüm imkanları seferber edildi. Bu iş için çalışan polis sayısı 800'ün üzerinde. Belki de 700'ü Kayseri'ye hiç gelmemiştir. Failin çocukların kaybolduğu bölgede yaşadığı şüphesiyle hareket ettik. 4 aylık soruşturmanın 2,5 ayını faile ulaşmak için harcadık. 1.5 ay da ipuçlarını değerlendirdik.
Zanlıyla ilk irtibatımız 2 ay önce oldu. 1,5 ay fail olduğunu hissettirmeden görüşmelere devam ettik. Bu, sıfır hata soruşturmasıydı. Sebebi iyi belirleyemezseniz sonuca gidemezsiniz.
Bazı günler şahısla binasına girerken 10 dakika ayak üstü karşılaştık, bu 10 dakikalık görüşmeyi 10 saat analiz etmeye çalıştık.
Katilin o olduğunu tespit ettikten sonra, 'nasıl yapmış olabilir, nereye götürmüş, nereye gömmüş olabilir' gibi sorular üzerinde durduk. O gün zanlının köyüne gidecektik. Çocukları öldürmüş olabileceğini, cesetleri köyüne gömmüş olabileceğini düşündük. Şahısla bir kez daha görüşüp, köyüne giderek nerelerde ceset arayabileceğimize bakacaktık. Zaten defalarca gitmiştik.
Son görüşmemizde biz değil, o bizi çözdü. Failin o olduğunu delillendirdiğimizi, son adımı atmak üzere olduğumuzu anladı. Elimizde çok delil olduğunu kendisi hissettirdiğimizde artık son 100 metreye girmiş olacaktık. Çalıştığı fabrikaya gittik, tam çıkacakken o esnada durumu anladı ve 'Ben de geleyim' dedi. Geldi ve cesetlerin yerini gösterdi.
Kayseri Kapalı Cezaevi'ne konulan zanlı, intihar ya da saldırıya uğramasına ihtimaline karşılık, tek kişilik koğuşa yerleştirildi. Diğer mahkumların, olayı öğrenmemesi için de bir dizi önlem alındı.
Kayseri'de bayramda şeker toplarken kaybolan çocukların cesedine ulaşarak katil zanlısı yakalayan Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin ve ekibinin, cinayetleri aydınlatmak için ABD'de FBI'ın (Federal Soruşturma Bürosu) uyguladığı ''Kırmızı Alarm Projesi''ni uyguladıkları ortaya çıktı.
Kayseri'deki cinayetin aydınlatarak Türkiye'nin gündemine damgasını vuran Emniyet Müdürü Ercan Taştekin ve ekibinin bir süre önce de görev yaptıkları Konya'da çok sayıda faili meçhul cinayeti aydınlattığı ortaya çıktı.
Konya'da görev yaptıkları süre içinde suçluları yakalamak için ABD'de uygulanan ''Kırmızı Alarm Projesi''ni hayata geçiren ekip, kapanan çok sayıda faili meçhul dosyayı yeniden gün ışığına çıkardı. Proje sayesinde açılan soruşturma dosyalarına yönelik tüm birimleri ''kırmızı alarma'' geçiren Taştekin, bir çok cinayeti ekip çalışmasıyla kısa sürede çözdü.
Olayların analiz etmek için tüm birimlerdeki sivil ve resmi amirlerle beyin fırtınaları yapan ekip, FBI'ın da uyguladığı yöntemle, soruşturmada izlenecek yöntem, suç istatistikleri, operasyonu yürütecek ekip gibi konularda yol haritası hazırladı. ''Kırmızı Alarm'' sayesinde (ben değil biz) anlayışını personeline aşılayan Taştekin, kimi cinayetlerin 1-2 saat gibi çok kısa sürede aydınlatılmasını sağladı.
Proje kapsamında özel ekipler de oluşturan Taştekin, çoğunluğunu üniversite mezunlarının oluşturduğu ekibiyle ''delilden sanığa'' giderek, ''bıçak markası, çamur izi, sigara izmariti, piercing, kan izi, sopa parçası'' gibi küçük ayrıntılarla zanlıları adalete teslim etti.
4 Aralık 2008'de Konya'nın merkez Meram ilçesi Uzunharmanlar Mahallesi'nde Ahmet Tombul'un bıçaklanarak öldürülmesinin ardından soruşturma başlatan ekip, cinayetin işlendiği evin bahçesinden başlayan çamur izinin eve 300 metre mesafedeki rögar kapağında sona erdiğini gördü.
Ekip, zanlının ayaklarını rögar kapağında temizlediği düşüncesiyle kapaktaki çamur izinden ayakkabının taban izlerine ulaştı. Bunun üzerine rögar kapağının sağında ve solunda bulunan 300 evde oturanlarla birebir görüşen polis, cinayet zanlısı olan 22 yaşındaki İsa K'yi yakaladı.
Emekli öğretmen Mehmet Mert'in 20 Ekim 2008'de başına taş ile vurularak öldürülmesinin ardından başlatılan soruşturmada, Mert'in parmaklarının şiş olmasından yola çıkıldı.
Emekli öğretmenin darp sırasında kendisini savunduğu, bu nedenle saldırganın vücuduna darbe alabileceği ihtimali üzerine duran ekip, Konya Şehirlerarası Otobüs Terminali'nde kaşının üzerinde yara izi bulunan Abdullah İ'yi (21) gözaltına aldı. Yapılan sorgulamada söz konusu kişinin olayın faili olduğu belirlendi.
Karatay ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi Ankara Caddesi'nde büfe işleten Mustafa Keser, 5 Eylül 2008'de bıçaklanarak parası ve telefonu gasbedildi. Keser, bu sırada yaralı halde annesini arayarak yardım istedi. Annesinin sağlık görevlileri ve polisi arayarak yardım istemesi üzerine hastaneye kaldırılan Keser, yapılan müdahalelere rağmen 2 gün sonra hayatını kaybetti.
Polis, yaptığı araştırmada boş bir arazide bulduğu bıçağın markasından yola çıkarak cinayet zanlısını yakaladı.
Konya'da 2001 yılında bir minibüs şoförünün boğularak öldürülmesi olayının faili, cinayetin aydınlatılması için kurulan özel ekibin çalışması sonucu 7 yıl sonra yakalandı. Polis, olay yerindeki sigara izmaritlerinin tümünün aynı yöntemle söndürülmesi nedeniyle, cinayetin bir kişi tarafından işlendiği olasılığı üzerinde durarak, bölgedeki otellerin olay öncesi ve sonrası döneme ilişkin kayıtlarını inceledi. Yapılan incelemede, olaydan 4 yıl önce Batman nüfusuna kayıtlı Bilal Ç. (38), cinayet bölgesine yakın bir yerdeki barakada 3 ay boyunca kaldığı tespit edildi. Bilal Ç. delillerin tamamlanmasıyla cinayet zanlısı olarak yakalandı.
Konya'da polis, 2007 yılının sonlarında PTT Borsa Şubesinin soyularak bir memurun öldürülmesi olayını, zanlıların kullandığı kırmızı renkli otomobil ve olaya karışan kadının göbeğindeki piercing ayrıntılarından yola çıkarak aydınlattı.
Polis, kırmızı renkli otomobilin plakasını belirlemek için 420 bin aracın kayıtlarını inceledi.
Kayseri Emniyet Müdürü, cinayet zanlısıyla ilgili açıklamalarda bulundu. KAYSERİ Emniyet Müdürü Cuma Ali Aydın, 1,5 yıldır polisi meşgul eden 3 kayıp çocuğun cinayete kurban gittiği olayın, Ankara'dan gelen özel ekip ve Kayseri polisinin ortak çalışmasıyla aydınlatıldığını söyledi.
Polis Haftası nedeniyle Emniyet Müdürlüğü spor salonunda kan verirken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Emniyet Müdürü Aydın, kayıp çocuklar Dilruba ve Ahmet Turna Tekin kardeşlerle Türkan Ay'ı öldüren şüpheli Uğur Veli Gülışık'ın yakalanıp tutuklanmasının, Kayseri polisini de sevindirdiğini anlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü Asaliysayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin liderliğindeki özel ekibe 3 araç tahsis ettiklerini, kendi yaptıkları çalışmayla ilgili dosyaların verildiğini anlatan Aydın, "Polis polistir. Önemli olan olayın aydınlatılmasıydı. Çalışmalara katılan tüm arkadaşlarımızı kutluyoruz. Kayseri polisi olarak failinin yakalanması bizi sevindirdi" diye konuştu. Cuma Ali Aydın, gelen özel ekibe Talas'daki Emniyet Müdürlüğü Lojmanı'nı tahsis ettiklerini, ancak özel ekibin Polisevi'ndeki VİP salonunda 4 ay kaldığını sözlerine ekledi.
Kayseri Emniyet Müdürlüğü Cuma Ali Aydın, Yozgat'ın Çayıralan İlçesi yakınlarındaki gölet kenarındaki çukurdan çıkartılan kemiklerin, hangisine ait olduğunun belirlenmesi için İstanbul'daki Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini söyledi.
Aydın, "Çocukların olay günü bir kameraya yansıyan görüntülerindeki kıyafetleri de incelenerek. Kemikler, öldürülen çocuklar Türkan Ay, Ahmet Tuna Tekin ve kardeşi Dilruba Tekin'e ait şeklinde ayrılacak ve daha sonra Cumhuriyet Savcılığınca ailelere teslim edilecek" dedi.
Kayseri Kapalı Cezaevi'nde tek kişilik tecritte tutulan ve infaz memurlarınca sık sık kontrol edilen şüpheli Uğur Veli Gülışık'ın 7 ayrı suçtan yargılanacağı ve ruh sağlığının araştırılarak, şizofren kişiliğinin olup olmadığına bakılacağı bildirildi. Bir hukukçu şu bilgileri verdi:
"Şüpheli, TCK'nın 82 maddesindeki 18 yaşından küçük 3 çocuğu öldürmek ve suçu gizlemek için adam öldürmek suçundan 3, Türkay Ay'a tecavüz suçundan TCK'nın 109 maddesi uyarınca 1, her üç çocuğu alıkoyma suçundan 3 olmak üzere toplam 7 ayrı suçtan yargılanacak. Nitelikli adam öldürme suçundan dolayı şüpheli 3 ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istemi ile ve diğer suçlardan da ayrı ayrı hapis cezaları istemiyle yargılanacak."
Aynı hukukçu, Türkan Ay'ın uğradığı ve şüpheli Uğur Veli Gülışık'ın itiraf ettiği tecavüz olayının İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan kemik incelemesinden belirlenemeyeceğini, cesedin kemiğe dönüşmesi nedeniyle bu bulgunun sadece şüpheli Uğur Veli Gaülışık'ın polis, Cumhuriyet Savcılığı ve nöbetçi hakimlikteki ifadesine göre değerlendirileceğini belirtti.