"Cerahati patlatacağız"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Ne rüşvet alanlara ne rüşvet verenlere CHP pabuç bırakmayacaktır. Bu olaylar CHP'de yaşanır mı yaşanmaz mı bu konuda kararı verecek olan CHP'nin kurultayıdır. Genel Başkan olarak Türkiye'yi çürüten virüsün CHP'ye bulaşmış olduğunu söylerken hissettiğim acıyı anlamanız mümkün değil. Genel Başkan olarak bunu görmemem mümkün değil" dedi. Baykal, "Cerahati patlatacağız. Her bünyede cerahat toplanabilir, apse olabilir, gereğini yapacağız. Bunu geçim kapısı yapanlar var; ama CHP buna alet olmaz. Zenginliklerinizle hizmetçiler tutabilirsiniz, devlete, emniyete, medyaya sızabilirsiniz; ama CHP'ye sızamazsın" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

CHP Grubu 2005 yılının ilk toplantısını yaptı. TBMM'de yapılan toplantının açılışında konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hem hükümeti hem de Sarıgül ve muhaliflerini eleştirerek, yaşanan rüşvet olaylarını anlattı. Baykal, Türkiye'de uzun süredir yozlaşma olduğuna dikkat çekerek, partideki rüşvet iddialarına değindi. Baykal, "Bunu yok saymak mümkün değil. Bunlar konuşulabilir. Hepimiz biliyoruz ki, bir şeyler bozuluyor. Her dönem böyle şikayetler olur. Biz Türkiye olarak ülkemizin çeşitli alanlarında yozlaşma ve sığlaşmanın, değer erozyonunun, kültürel çürümenin yaşandığını görüyoruz. 2004'te milletvekilleri dokunulmazlığı kaldırılamadı. Gazetelerde hep rüşvet haberleri. Çıkış yolu siyasetle olur. Nasıl Mustafa Kemal çekti çıkardı. Türkiye'de nemelazımcılığın, boş ver duymayıver anlayışının artık aşılması gerekir. 1999'da Korkmaz Yiğit kaseti yayınlandığında şok yaşadım. Biz bunun bir parçası olamayız. CHP'nin bir sonunu varsa, Türkiye'nin görünmeyen virüslerini etkisiz kılacağız. Bu virüsler her yer gibi CHP'ye de bulaşmış. Genel Başkan olarak Türkiye'yi çürüten virüsün CHP'ye bulaşmış olduğunu söylerken hissettiğim acıyı anlamanız mümkün değil. Büyük acı içindeyim. Genel Başkan olarak bunu görmemem mümkün değil" diye konuştu. Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Olay nasıl başladı? Bir dergi okudum. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporu. Belediye başkanına ulaşmak için onun yakını birisini buluyor. Ben seni götürürüm diyor, alıyor belediye başkanına götürüyor. O kişiyle konuşuyor. Derdini anlatıyor adam, hukuk dışı bir ruhsat ihtiyacı var. Başkan, başkan yardımcısı arkadaşıyla konuşuyor. İçeriye geçiyorlar. İçeride başkan yardımcısı diyor ki, bizim de masraflarımız oluyor. Bize biraz ödeme yapmanız lazım. 300 bin dolarlık ödeme konusunda anlaşıyorlar. Aracı kişi, 300 bin doları yurtdışında bulunan belediye başkanının talimatıyla teslim ediyor. Karşılığında makbuz alıyor. Bunlar kayıtta. Taraf bunu söylüyor. İftira olması mümkün değil. Avukatının yanında bu ifadeyi veriyor. Buna tanık olduğunuz anda, canım dur bakalım ne olacak diyerek beklemek söz konusu olamaz. Her şey ortada. Bu manzara karşısında yapmamız gereken açık. Derhal olay aydınlanıncaya kadar partiyle ilişkisini kes. Belediye başkan yardımcısı dava açılmasına karşın konumunu sürdürüyor. CHP'de böyle bir şey olamaz. Bu olursa, kendine güveniyorsan ayrıl deriz. Yoksa yetkili organlar gereğini yapar. Böyle bir tablo yok. Belge bulunamadı diyor. Belgeyi bulup önüne koyduk. İçişleri Bakanlığı hala uyuyor. Burası Türkiye diyorlar. Orası Türkiye ise burası da CHP. Ben hala alışamadım. Yadırgıyorum. Bu 300 bin doları aldın mı, almadın mı arkadaş. Başkan yardımcısına onu gönderdin mi, göndermedin mi? Benim için dava açılmadı diyor. Dava açmayanlar hesabını versin."

Reklam
Reklam

"RÜŞVET VERENE DE RÜŞVET ALANA DA PABUÇ BIRAKMAYIZ"

Baykal, CHP'nin rüşvet alana da rüşvet verene de pabuç bırakmayacağını ve içindeki cerahati temizleyeceğini söyledi. Baykal, bu konuda da şunları söyledi:
"Partimizin en onurlu olması gereken kişilerinin oluşturduğu bir kurul. Saygınlığın zirvesi, parti ahlakının temsilcisi. Bu kurulda görev yapan bir arkadaşımız beni ziyaret etti. Büyük üzüntü içinde bana dedi ki, çok acı bir olay yaşadım. Bana bir süre önce 2 disiplin kurulu üyesi geldi. Bana hediye getirdik, kabul et dediler. Poşetin içinde verdiler. Teşekkür ettim. Hediyeyi açtım. İçi dolarla dolu. Birden asabım bozuldu. Hemen telefon açtım. Nedir bu dedim. Önemli bir şey değil. Elbette yardımlaşacağız dediler. Karımla konuştum. Sabahleyin de götürdüm kendilerine verdim. Müthiş bir içtenlik ve üzüntüyle bana iç dünyasını açıyor. Kendimi olağanüstü sorumlu hissettim. Dolar dolu bir poşetle rüşvet verildiğini öğrenince böyle bir olay var diye MYK'ya anlattım. Herkes ahvali adiye peşinde. Biz hala alışmadık. Dün YDK toplandı. Başkan bu nedir diyor, arkadaş aynen anlatıyor. Siz gelmediniz mi diyor, kıyamet kopmuyor, sesleri çıkmıyor. Bu kurul, Onur Kurulu, Ahlak Kurulu, 2 üyenin bir üyeye içi dolar dolu poşet götürdüğü iddia ediliyor. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Eğer biz de bu sürece teslim olursak, aldırma canım havasına girersek Türkiye, Türkiye olamaz. Hiçbir kurul kararı CHP'de parayla alınamaz. Ne rüşvet alanlara ne rüşvet verenlere CHP pabuç bırakmayacaktır. Particilik işte burada kendini gösterir. CHP'nin ana konusu budur. Bu olaylar CHP'de yaşanır mı yaşanmaz mı bu konuda kararı verecek olan CHP'nin kurultayıdır. Cerahati patlatacağız. Her bünyede cerahat toplanabilir. Apse olabilir. Gereğini yapacağız. Cerahat var patlatıp onaracağız. Yoksa sonunu alamayız. Bunu geçim kapısı yapanlar var. Ama CHP buna alet olmaz. Burada emek, dayanışma, vatan sevgisi, millet var, cumhuriyet var. Zenginlikleriniz CHP'nin karşısında beş para dahi etmez. Zenginliklerinizle hizmetçiler tutabilirsiniz, devlet, emniyete sızabilirsiniz, medyaya sızabilirsiniz; ama CHP'ye sızamazsınız."

Reklam
Reklam