Çeşme'nin Güzel Komşu Kızı Sakız Adası

Sakız Adası burnumuzun dibinde ama biz yıllardır gidememiştik. Vizemiz olduğunda gideriz deyip ertelemiş, vizemiz olduğunda da unutmuştuk. Bu sene anneleri de alıp Sakız'a gitmeye karar verdik.

Günü geldiğinde Sakız feribotumuz gecikmeli de olsa hareket etti ama ne hareket.. Zıp zıp zıplayarak gittik Sakız'a. Bu arada feribotta çığlık atanlar mı dersin, çocuğuna sarılıp ağlayanlar mı!

Sakız'a sağ salim vardıktan sonra hemen arabamızı kiraladık. Mouzaliko Hotel'de yer ayırtmıştık. Otelimiz Kambos bölgesinde. Burası adanın turunçgillerle dolu bölgesi. Ceneviz mimarisiyle yapılmış taş evlerle dolu. Evlerin muhteşem bahçeleri ve dev duvarları var. Bizim otelimiz de taş binadan oluşan, içerisinde turunçgil bahçesi olan bir yerdi. Odaları da pek hoş yapmışlar, banyo muslukları vs. hep eskitilmiş malzemedendi (belki de orijinaldi ama bilemiyorum)...

Reklam
Reklam

Ada Turu

Odalara yerleşip klasik ada turuna başladık. İlk durağımız siyah volkanik taşlarla kaplı Mavra Volia plajıydı. İlgi çekici gelmesine rağmen burada denize giremedik, rüzgar dolayısıyla deli dalgalar vardı. Adanın en ünlü köyleri güney tarafında ve biz de dahil gelen bütün turistler bir check listi tamamlar gibi aynı yerleri geziyor. İlk köyümüz Pyrgi. Burada evler kazıma usulüyle süslenmiş. Yani önce dışı badana kaplanmış sonra da şekilli şekilli kazınmış ve binaların dış yüzü geometrik şekillerle dolmuş. Fiyatlar gerçekten ucuz!

Kısa bir süre yürüyerek köyü gezebiliyorsunuz. Biz öğle yemeğimizi de burada bulduğumuz bir cafede yedik. Fiyatlar gerçekten ucuz. 1,5-2 euro'ya pita arasında köfte yiyebiliyorsunuz... Bira 2 euro, kutu kola 1,5 euro.

Balkonlarda domates kurutuyorlar.. Çok leziz görünüyor..

Deniz Molası

Deniz molamızı otelin sahiplerinden Dimitri'nin önerdiği Kato Fana plajında yapıyoruz. Kuytuda ve rüzgar yönünün tersinde kaldığı için deniz oldukça sakin. Tamamen kumluk bir plaj.. Suyu berrak, sıcaklığı güzel..

Reklam
Reklam

Ünlü Köy Mesta

Yüzme faslından sonra adanın diğer ünlü köyü Mesta'ya geçiyoruz. Burası bir ortaçağ köyü. Arabayı köyün duvarlarının dışına park etmek gerekiyor. Köy büyük surlarla kaplı bir kale gibi. Burası pek hoşumuza gidiyor. Bir sonraki gelişimizde burada da konaklayabiliriz diyoruz. Oturup birer Yunan kahvesi (!) içiyoruz.. Canlı müzik, uzo ve meze

Akşam yemeğini Dimitri'nin tavsiyesi üzerine Kambos'taki Apomero'da yiyoruz. Canlı müzik, uzo ve meze istediğimiz için burayı öneriyor bize. Bir de üstüne rezervasyonumuzu da yapıyor saolsun. Restoranda o gece düğün varmış meğer. Bahçeyi düğün misafirlerine ayırmışlar, biz içeride oturuyoruz ama yine açık havada sayılırız. Düğün olması bizim için çok hoş bir atraksiyon oluyor, hem yerel adetleri görüyoruz hem de orijinal sirtaki izleme şansımız oluyor.

Gelin ve damat bahçeye girer girmez pasta kesip şampanya patlatılıyor. Sonra minik bir dans ve hoop gelin ortadan kayboluyor. 2. sahnede görüyoruz ki tarlatanını çıkartıp gelmiş. Bu arada gelinlik de önü kısa, arkası uzun bir hale gelmiş.. Sirtakiye hazır artık.. Gelin ve damat sirtakiye başlıyorlar. Daha sonra damadın yerini ortamdaki en yaşlı amca alıyor ama gelinle el ele tutuşmuyorlar, bir mendilin iki ucunu tutup dansediyorlar. Sonra o bir süre gelin sabit kalıyor, mendilin diğer ucundaki kişi değişip duruyor. Gelin bir kez daha yok olup gelinliğinin birazını daha çıkartıyor, bu sefer mini etekli bir gelinlikle geliyor ve halaya başlıyorlar.

Reklam
Reklam

Delice yiyip içiyoruz ki çatlamak üzereyiz ve hesap gele gele 107 euro geliyor. 5 kişiyiz bu arada.

Sakız gezimizin ikinci günü, Citrus Museum, Nea Moni manastırı, Langada köyü ve bir vaftiz töreni için blogumuzu ziyaret edebilirsiniz.

Anahtar Kelimeler: