Türk basın dünyası ve edebiyatının duayen ismi Çetin Altan, 88 yaşında hayatını kaybetti. Altan, gazetecilik ve yazarlığının yanı sıra 1965-69 yılları arasında Türkiye İşçi Partisi milletvekili olarak TBMM'de yer almıştı.
Bağımsız Gaztecilik Derneği, acı haberin ardından şu açıklamayı kaleme aldı.
Çetin Altan, Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'yle
"MAALESEF BABAMI KAYBETTİK"
Gazeteci ve yazar Ahmet Altan ve akademisyen Mehmet Altan'ın babası, duayen gazeteci Çetin Altan, haziran ayında rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılmış, tedavisinin ardından taburcu edilmişti.
Telefonla ulaşılan oğlu Mehmet Altan, ağlamaklı bir sesle " Maalesef babamı kaybettik" dedi.
CENAZE NAMAZI TEŞVİKİYE'DE
Altan, yarın öğle namazına müteakiben Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecek.
ÇETİN ALTAN’DAN 10 HAYAT DERSİ
- Başarı yalan söylemek zorunda kalmadan yaşayabilmektir.
- İnsanlar değerli olmayı unuttular, önemli olmaya çalışıyorlar.
- Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra, ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta.
- Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir.
- İyi yaşamak zamanı olanaklar çerçevesinde en unutulmaz bir tat içinde
- Mutluluk sevdiğinle zamanı unutmaktır.
- Neyi merak ediyorsan, o önemlidir hayatta. Merak etmediğin şey görünmez sana.
- Yazı dediğin, 100 sene sonra birileri baktığı zaman sana ‘dangalak’ demesinler diye özenle yazılmalıdır.
- Uydurunuz. Uydurdukça dünya ile belki daha kolay anlaşırsınız. Nasıl olsan onun için de ‘yalan dünya’ diyorlar. Ama unutmayın ki, uydurma gereği duymayanlar için de ‘adam’ diyorlar.
- İnsan gerçekleşmeyecek şeyi düşünemez. Kristof Kolomb mutlu olsa denizlere açılır mıydı?
Çetin Altan Aziz Nesin'le birlikte
ÇETİN ALTAN KİMDİR?
22 Haziran 1927'de İstanbul'da doğdu. Dedesinin babası Kırım'dan göç eden arabacı Ahmet Kıpçakski, dedesi Tatar Hasan Paşa idi. Babası hukukçu Halit Bey, annesi Nurhayat Hanım'dır. Galatasaray Lisesi'ni, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1943-1944'de Çınaraltı, Varlık, İstanbul ve Kaynak'da şiirleri ve düz yazıları çıktı. İlk kitabı Üçüncü Mevki 1946'da yayınlandı. Ulus gazetesinde muhabir olarak başladığı gazeteciliğe Hür Ses'de fıkra yazarlığı ile devam etti. Daha sonra Halkçı, Tan, Akşam, Milliyet, Yeni Ortam, Hürriyet, Güneş gazetelerinde ve Çarşaf dergisinde köşe yazıları yazdı. 1959 yılında Abdi İpekçi'nin teklifi üzerine Peyami Safa'nın (1899 - 1961) yerine Milliyet gazetesinde yazmaya başladı. Daha sonra Devrim, Akşam, Hürriyet, Güneş, Sabah, Milliyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarlarındandır.
Eserleri
Altan'ın dört romanı vardır: Büyük Gözaltı (1973 Orhan Kemal Ödülü), Bir Avuç Gökyüzü, Viski ve Küçük Bahçe. Dördü de Fransızcaya çevrilen bu eserlerden Büyük Gözaltı İsveçce, Yunanca, Bulgarca ve İspanyolca; Bir Avuç Gökyüzü ise İspanyolca ve Rumence dillerinde yayınlandı. Büyük Gözaltı Fransız liselerinde seçmeli ders kitabı olarak okutuldu.
Yazarın tümü oynanmış oyunlarından basılı olanlar; Çemberler, Mor Defter, Suçlular, Dilekçe ve Tahtaravalli, basılmamış olanlar ise, Beybaba, Yedinci Köpek, Islıkçı ve Telefon Kimin İçin Çalıyor'dur. Kavak Yelleri ve Kasırgalar'da çocukluk anılarını anlatan Altan'ın Aşk Sanat ve Servet ve Atatürk'ün Sosyal Görüşleri adlı iki incelemesi vardır. Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri ile Türk yazınında pek az denenmiş olan polisiye türünde eser veren yazar Zurnada Peşrev Olmaz'da mizahi yazılarını topladı. 2027 Yılının Anıları ise onun fütürist bir çalışmasıdır. Çok yönlü bir yazar olan Altan'ın gezi yazıları Al İşte İstanbul ve Bir Uçtan Bir Uca adlarıyla yayınlandı. Tarihinin Saklanan Yüzü ise onun Osmanlı tarihi üzerine yaptığı bir araştırmadır.
Tüm yapıtlarından örneklerin toplandığı "Seçmeler" 1992'de yayımlandı. 1997'de Seçmeler genişletilerek Dünyada Bırakılmış Mektuplar adıyla tekrarlandı. Son 15 yılın günlük gazete yazıları da Şeytanın Gör Dediği kitabıyla okuyucuya ulaştı. Yazar son olarak çocuklar için özel bir yapıtı gerçekleştirdi, Alfabe. Elli yıllık yazı yaşamında yazılarından ötürü pek çok kez mahkemeye verilen Altan hakkında ağır cezada 300'den fazla dava açıldı. 1972 yılında gözaltı süresi 24 saat olmasına karşın 15 gün gözaltında tutuldu. Üç kez tutuklandı, iki kez mahkûm oldu ve iki yıl cezaevinde yattı. Son olarak hakkında 159. Maddeye dayanılarak açılan davada tek celsede beraat etti. Çetin Altan köşe yazılarına Milliyet gazetesinde devam ediyor. Oğulları Ahmet Altan ve Mehmet Altan’dır. Kızı Zeynep Bakan'dır.
Hayat hikâyesi, 1998 yılında eşi Solmaz Kâmuran tarafından İpek Böceği Cinayeti adlı kitapta kaleme alınmıştır.
Roman
Büyük Gözaltı (1972) - 1973 Orhan Kemal Roman Armağanı
Bir Avuç Gökyüzü (1974)
Viski (1975)
Küçük Bahçe (1978)
Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri (1985)
Aşk, Sanat ve Servet (1998)
Şiir
Üçüncü Mevki (1946)
Öykü
Dünyada Bırakılmış Mektuplar (1997)
Kalem Bahçelerinden Yedi Hayat (2009)
Oyun
Beybaba (1960-61)
Yedinci Köpek (1964)
Çemberler (1964)
Mor Defter (1965)
Suçlular (1965)
Dilekçe ve Tahtırevalli (1966)
Komisyon (1969)
Islıkçı (1977)
Bütün Tiyatro Eserleri (2001)
Anı
Ben Milletvekili İken (1971)
Bir Yumak İnsan (1977)
Kavak Yelleri ve Kasırgalar (1999)
İyi ki Şu Köyceğiz Var (2001)
Gezi
Bir Uçtan Bir Uca (1965)
Al İşte İstanbul (1981)
Deneme
Atatürk'ün Sosyal Görüşleri (1965)
Öldürülmüş Şehzadeler ve Devrilmiş Padişahlar (1991)
İdam Edilen 44 Vezir-i Azamın Dramı (1991)
Şeytanın Gör Dediği (1997)
Kadın, Işık ve Ateş (1998)
Yeryüzü Tanrıçaları (2000)
Kullar ve Sultanlar (2000)
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 (2001)
Enseyi Karartmayın (2003)
Uçuk (2004)
Mizah
Taş (1964)
Sömürücülerle Savaşı (1965)
Onlar Uyanırken (1967)
Geçip Giderken (1968)
Kopuk Kopuk (1970)
Suçlanan Yazılar (1970)
Kahrolsun Komünizm Diye Diye (1976)
Nar Çekirdekleri (1976)
Zurna’da Peşrev Olmaz (1978)
Gölgelerin Gölgesi (1981)
Şeytan Aynaları (1982)
2027 Yılının Anıları (1985)
Sobe (1999)
Çocuk
Alfabe (2006)
Çeviri
Aptal Kız (1962)
ÇETİN ALTAN: HAYAL ETTİĞİM ÜLKE BU DEĞİLDİ
Bugün 88 yaşında hayata gözlerini yuman usta gazeteci Çetin Altan, Haziran 2015'te Cumhuriyet için kaleme aldığı "Hayal ettiğim ülke bu değildi" başlıklı yazısında "Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan" demişti.
İşte o yazı:
Hayal ettiğim ülke bu değildi
Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan.
Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik.
Bir ömür, sadece amaca ulaşmak için harcanmaz. O amaca doğru atılacak bir iki adıma yardımcı olmak için de harcanır.
Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek.
Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz.
Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken “torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz” deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz.
Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin.
Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, “daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik” diyebilirsiniz.
Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır.
O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi.
Enseyi karartmayın.
SOSYAL MEDYADA YAS VAR