'Balyoz Planı'' davasının tutuklu sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, bir askerin düşüncelerinden, itikatlarından dolayı cezalandırılmasına, mükafatlandırılmasına hiç göz yummadığını belirterek, ''Çalışanları, 'hangi mezheptensin, oruç tutuyor musun, namaz kılıyor musun?' diye sorgulamadım. Vicdan sahibi olarak doğru bildiğimi yaptım'' dedi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Burhan Göğce, CD'lerin gerçek ya da sahte olmasının önemi bulunmadığını, önemli olanın kendisi hakkındaki sahteliğin ortaya çıkartılması olduğunu söyledi.
Göğce, Ek-A listesine konulma sebebini bilmediğini ifade ederek, ''Benim bu davadaki ilk talebim, bu listeye kimler tarafından konulduğumun bulunmasıdır'' dedi.
1999-2002 yılları arasında Brüksel'de görev yaptığını, iddia edilen seminer zamanı 2003 yılında ise NATO Kısım Amirliğinde görevli olduğunu kaydeden Göğce, ''Görev yaptığım yerde 60'a yakın müttefik asker vardı. Benim çalıştığım yerde ben ve Polonyalı Andrino Dino görev yapmaktaydı. Söylediklerime inanmıyorsanız onun da ifadelerine başvurabilirsiniz'' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Mustafa Erdal Hamzaoğulları da Ek-A listesinde isminin geçmesinden dolayı örgüt üyesi olmakla suçlandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Hazırlanan sunumları albay ve generaller sunar. Bugüne kadar 'Sen kimin sunumunu hazırladın?' diye bir tek bana soruldu. Bence bu iddianamenin şişirilme ihtiyacından sorulmuş bir soru. Bu iddialar varsayımlardan ibarettir. Adım Ek-A listesine yazılmış ve altı doldurulmaya çalışılmıştır. Seminerde söz almadım, sunum yapmadım. Bu seminere niye katıldığımı emri verene sorun. Askeriyede disiplin esastır. 'Katılmıyorum' diye bir beyanım olamaz. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.''
Tutuklu sanıklardan Mehmet Alper Şengezer ise suçlamaların tümünü reddettiğini belirterek, ''Seminer zamanı İtalya'da NATO'da tatbikattaydım. Genelkurmay tarafından görevlendirildiğim de açıkça belirtilmiştir. Bu davadaki deliller bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Şerefli bir subay, dijital bir belgeyle itibarsızlaştırılmıştır. Yurt dışında olduğum halde geldim, ifade verdim ve tutuklandım. Tahliyemi talep ediyorum'' şeklinde konuştu.
Tutuklu sanıklardan Doğan Fatih Küçük de savunmasında, hakkında gerçekleşen bir kurgu için söylenecek pek bir şey olmadığını kaydederek, ''Haksız yere suçlanıyorum. Atılı suçla uzaktan yakından ilgim yoktur. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum'' dedi.
-SANIK DOĞAN TEMEL: ''ÇETİN DOĞAN İLE FREKANS UYUŞMAZLIĞIMIZ VAR''-
Emekli Korgeneral Doğan Temel de 66 yaşında ilk kez bir mahkeme önünde, darbe ve terör gibi onur kırıcı bir suçla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Temel, 15 yaşında 27 Mayıs darbesini yaşadığını, babasının ordudan atıldığını ifade ederek, darbe karşıtı bir insan olduğunu dile getirdi.
Ağustos 2001'de Diyarbakır'daki 7. Kolordu Komutanlığından Harp Akademileri Komutan Yardımcılığına atandığını anlatan Temel, ''Bu pasif bir görevdir. Emekli edileceğin anlamına gelir. 2003'te de emekli edildim'' dedi.
Harp Akademilerinin eğitim ve öğretim veren bir okul olduğunu, emir verme yetkisi bulunmadığını dile getiren Temel, sorumluluğun tel örgüleriyle çevrili alanla sınırlı olduğunu kaydetti.
Temel, dava konusu seminere katılmadığını, suçlamalarla bir ilgisi olmadığını dile getirdi.
Üye hakim Murat Üründü'nün, savcılık ifadesinde geçen ''Çetin Doğan'ın emir ve komutası içinde yer almam mümkün değildir. Doğan emekli olmam için girişimlerde bulundu'' sözlerini açıklamasını istemesi üzerine Temel, ''Sahte CD ve belgeleri hazırlayanlar, Çetin Doğan ile aramızdaki durumu bilmedikleri için bizi aynı organizasyonda gösterdi. Ne Doğan beni kabul eder, ne de ben onun organizasyonunun içine girerim. Kendisiyle frekans uyuşmazlığımız var. Sizlerin bu iddianameyi kabul etmesiyle bir araya geldik'' dedi.
-''ASKERİ ŞURADA OLUMSUZ KANAATTE BULUNMADIM''-
Temel, 1999'da 7. Kolordu Komutanlığına atandığını, Doğan'ın kendisinden 1 yıl önce bu bölgede görev yaptığını dile getirerek, Doğan'ın Askeri Şura üyesi olarak kendisi hakkında uygun kanaat belirtmediğini, bunun ardından Harp Akademileri Komutan Yardımcılığına atandığını, sonunda da emekli edildiğini kaydetti.
Bu konuyu açıklamak istediğini söyleyen Çetin Doğan ise Temel hakkında Askeri Şura'da olumsuz kanaatte bulunmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Ben arkadaşımla (Doğan Temel) aynı birlikte emir komuta içinde çalışmadım. Ancak kendisine kırıldım. 1995-1996'da Bosna Hersek'te görevli bir arkadaşımız hakkında irticaya bulaştığına dair rapor geldi. Özel olarak arkadaşımız görevlendirildi, dosya hazırlandı. Bosna Hersek'teki birlikler bana bağlıydı. Ben itiraz ettim bu rapora. Araştırma yaptım. Refah Partili bakanlar bölgeye gelmiş. Bu subayımız da karşılıyor. Komutanımız da bu kişi hakkında kendisine intikal eden bilgileri bir dosya yapmış. Bosna Hersek ile din bağımız var. Refah Partisi döneminde Türkiye'den gelen bakanlara saygı gösterilmesinin hiçbir maruzatı yok. Bosna Hersek'teki albay çok başarılıydı. Başarısından dolayı görev süresini 2 yıla çıkardım. Genelkurmay Başkanlığına, Kara Kuvvetleri Komutanlığına gittim, durumu anlattım. Bu albayın görevini yaparken böyle bir adım atmayacağını söyledim. Herkesle görüştüm. Benimle aynı fikirdeydi. Bu rapor maalesef dosyaya girdi. Ben şuraya girince arkadaşımız hakkını aldı, terfi etti. Gönül kırgınlığım bundandır. Bir askerin düşüncelerinden, itikatlarından dolayı cezalandırılmasına, mükafatlandırılmasına hiç göz yummadım. Çalışanları, 'hangi mezheptensin, oruç tutuyor musun, namaz kılıyor musun?' diye sorgulamadım. Vicdan sahibi olarak doğru bildiğimi yaptım.''
Doğan Temel ise bir kurmay albayın yalan söylediğini askeri hakimle beraber raporla tespit ettiklerini kaydederek, ''İrtica ile ilgisi yok. Doğan ile ilişkimiz soğuktur'' dedi.
Duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Dursun Tolga Kaplama da hakkındaki suçlamaların gerçek dışı olduğunu söyledi.
Duruşma, sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.