Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'den Kentsel Dönüşüm Uygulamalarına Sert Eleştiriler...

BAKAN ÖZHASEKİ İSTANBUL DEPREMİ İÇİN UYARDI - Bütün bilim adamlarımız adeta günde beş vakit ezan okuyorlar. Diyorlar ki, "deprem geliyor'.

BAKAN ÖZHASEKİ İSTANBUL DEPREMİ İÇİN UYARDI - Bütün bilim adamlarımız adeta günde beş vakit ezan okuyorlar. Diyorlar ki, "deprem geliyor'. Deprem bilimci değilim ama dinliyorum. Eldeki raporlara bakıyorum. Çok yakın bir gelecekte deprem geliyor İstanbul'a. Süre de işliyor. Belki de üzerinde siyasi tartışma yapılmayacak en önemli nokta burası. Deprem geldiği zaman valla Ak Partili dinlemiyor, CHP'li dinlemiyor. Alıp götürüyor. - (Kentsel dönüşüm eleştirisi ) Böyle gidilirse, İstanbul'daki konut sayısı şuanda neyse, 6 Milyonsa 12 Milyona çıkacak. Nüfus 15 Milyonsa 30 Milyona çıkacak. Bu kadar çok konutu yığdığımızda ve sosyal donatıyı düşünmediğimizde, konutlar iki misli büyüyecek ama sorunlar on iki misli büyüyecek İstanbul'da. Sosyolojik bir gerçek bu. Bu müthiş bir yanlış, dehşet bir yanlış bu. - Konutları yığıyoruz, dolduruyoruz. Görüntü bozukluğunu geçtik artık, razıyız. Ne çıkarsa çıksın siluet, eyvallah ondan vazgeçtik. Fakat çıkan sorunlar, şimdiki sorunların birkaç misli büyüyecek. İşin adasından, parselinden vazgeçmek lazım artık. Daha büyük çaplı, daha bölgesel bazlı, mahalle bazlı, hatta ilçe bazlı düşünmek lazım. - Bütün askeri alanlar şehir içinde kalıp yemyeşil bir araziye sahip değil, ağaçlı bir dokuda değiller. Evet bir kısmı yeşil alan, ağaçlı, şehir içerisinde. Ankara Demetevler'in biraz ilerisinde var mesela. Eğer Demetevleri dönüştüreceksek, işte oradaki araziyi alıp, bizim rezerv alanı olarak kullanmamız lazım. Haber: Özgür ALTUNCU / Kamera: Yaşar KAÇMAZ - İstanbul (DHA) Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki devam eden mevcut kentsel dönüşüm uygulamalarını ağır bir dille eleştirdi. Üsküdar'da düzenlenen Kentsel dönüşüm Kurultayı'na katılan Özhaseki, "Sıkıntılar, bir takım anlaşmazlıklar, bu işi sekteye uğratmış görünüyor" dedi. BAKAN ÖZHASEKİ'DEN ELEŞTİRİLERİ Kendilerine, dönüşüm için 400 bin civarında tek bina bazlı müracaat olduğunu söyleyen Özhaseki, "Bir kısım vatandaş, 'Ben bu evi veriyorum ama yerine iki tane alabilir miyime' dökmeye başlamış işi. Üç tane alabilir miyime dökmeye başlamış. Yahu yapma, bulunduğun bina yıkılırsa, senin en sevdiklerin gidecek. Canın gidecek. Çocuğun gidecek. Malın gidecek. Hele bir canını kurtar ya. 'Yok ben buradan iki tane alırım herhalde'. Gelen müteahhide diyor ki, 'sen herkesle anlaş, ben seninle anlaşırım. 'Ben en kolay adamım'. Yüzde 98'le anlaşıyor. En son kendine gelince iki dükkan bir daire demeye başlıyor" diyerek vatandaşları eleştirdi. "KENTLERİN KİMLİĞİ OLSA OLSA ARABESK OLUR" 80'li, 90'lı yıllardaki gecekondulaşmayla birlikte Türkiye'nin sağlıksız ve kimliksiz kentlere sahip olduğunu hatırlatan Özhaseki, "Bir kimlik tarif edilebilir. Olsa olsa dersiniz ki, şimdiki kimliğimize 'arabesk' kimlik dersiniz. Şurada bir gökdelen, yanında bir tamirhane, dört tane gecekondu, yanına geliyorsunuz beş katlı üç tane bina, bir daha gidiyorsunuz kocaman bir alışveriş merkezi. Neye benzer bu durum ?" diye sordu. "DEPREM ÇOK YAKIN" " Ne yapacağız ?" diye soran Bakan Özhaseki bilimadamlarının deprem uyarılarını hatırlatarak şöyle konuştu: Bir taraftan da bütün bilim adamlarımız, adeta günde beş vakit ezan okuyorlar. Diyorlar ki, 'deprem geliyor'. İstanbul için deprem, hele hele çok yakın bir gelecek. Şu kadar sürede. Süre de biçiyorlar, değil mi ? Hepiniz dinlediniz bunları. Deprem bilimci değilim ama dinliyorum. Eldeki raporlara bakıyorum. Çok yakın bir gelecekte deprem geliyor İstanbul'a. Süre de işliyor. Her gün kum saati tersinden akıyor. Ve şiddeti konusunda birçok bilimadamını dinliyorum. Altıdan aşağı söyleyen yok. Yedi, yedinin üzerinde rakamlar telaffuz ediliyor. Şimdi arkadaşlar yangın geliyor. Bunu biliyoruz. Elimizdeki mevcut belli. Stokumuz da belli. Ne yapmamız lazım ? Yapmamız gereken tek şey, çok hızlı davranıp, akıllı bir şekilde, binalarımızı elden geçirmek. Onun dışında başka bir yol bilen varsa lütfen söylesin. "YEDİ MİLYON BİNANIN BİRAN ÖNCE DÖNÜŞMESİ LAZIM" Türkiye'de 20 milyon civarında ortalama yapı stoku olduğunu söyleyen Özhaseki, "99'dan sonra yapılan 5 Milyon civarında, 99 öncesi 15 Milyon civarında.15 Milyonun ne kadarı sağlamdır size göre? Yarısı sağlam mıdır arkadaşlar? Yedi şiddetinde depreme dayanır mı ?Hadi diyelim olacağından değil de iyimser olalım. Demekki yedi, yedi buçuk milyon binanın biran önce dönüşmesi lazım" dedi. VATANDAŞA ELEŞTİRİ Kentsel dönüşüm yasasısın çıkarıldığını büyük bir hevesle işe başlandığını söyleyen Özhaseki, "Sıkıntılar, bir takım anlaşmazlıklar bu işi sekteye uğratmış görünüyor. 400 bin civarında tek bina bazlı dönüşüm için müracaat olmuş. Bir kısım vatandaş, 'Ben bu evi veriyorum ama yerine iki tane alabilir miyime' dökmeye başlamış işi. 'Üç tane alabilir miyime' dökmeye başlamış. Yahu yapma, bulunduğun bina yıkılırsa, senin en sevdiklerin gidecek. Canın gidecek. Çocuğun gidecek. Malın gidecek. Hele bir canını kurtar ya. 'Yok ben burdan iki tane alırım herhalde'. Gelen müteahhide diyor ki, 'sen herkesle anlaş, ben seninle anlaşırım'. 'Ben en kolay adamım'. Yüzde 98'le anlaşıyor. En son kendine gelince, 'iki dükkan bir daire' demeye başlıyor. Bazı müteahhit arkadaşlar tersine birbirleriyle yarışa girmişler.' O ne veriyor'; üç. Benimki dört. 'O ne verdi sana', '100 metrede 100 metre üzerine de şu kadar kira parası'. Benden de sana bu. Mesela Fikirtepe'yle uğraşıyoruz. Bir adaya girmiş bir müteahhit uğraşıyor, ikinci adam geliyor. Üçüncü adam geliyor. Birbirinin elinden çekmeye başlıyorlar. Açık arttırmaya çıkıyor iş. Vatandaş bir ona imza atmış, bir de ona imza atmış. Arkadaşlar nasıl çözeceğiz bunu yahu? Bak sıkıntılar üst üste geliyor" diye konuştu. MEVCUT KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMASINA ELEŞTİRİ Kentsel dönüşümde vatandaşa yerinden verme uygulamasını prensip olarak doğru bulduğunu, itiraz etmediğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki devam eden mevcut kentsel dönüşüm anlayışının İstanbul için büyük tehlikeyi beriberinde getirdiğini şu sözlerle anlattı: Mahallesinden ayırmamak lazım. Kültüründen koparmamak lazım. 'Sana yerinden vereceğim hiç merak etme' diyor. İki yoğunluk varsa, dört yapıyor. Orada dört yoğunluk varsa, sekiz yapıyor. O zaman aradaki konut sayısı, İstanbul için söylüyorum; iki misline çıkıyor. Yüzde 50 ile veriliyorsa eğer bu iş, kabaca bir hesap yaptığınızda böyle gidilirse, İstanbul'daki konut sayısı şuanda neyse , 6 Milyonsa 12 Milyona çıkacak. Nüfus 15 Milyonsa 30 Milyona çıkacak. Bunu sadece emsal attırarak yaptığımız için. Bölgesel bazlı da düşünmediğimizden, sadece parsel veyahutta konut bazlı düşündüğümüzden ne yolları genişletiyoruz, ne sosyal donatı alanlarını koyuyoruz doğru dürüst, ne oradaki halkın ihtiyaçlarını hesaplıyoruz. Konutları yığıyoruz, dolduruyoruz. Görüntü bozukluğunu geçtik artık, razıyız. Ne çıkarsa çıksın siluet, eyvallah ondan vazgeçtik. Fakat çıkan sorunlar, şimdiki sorunların birkaç misli büyüyecek. Bu kadar çok konutu yığdığımızda ve sosyal donatıyı düşünmediğimizde konutlar iki misli büyüyecek ama sorunlar 12 misli büyüyecek İstanbul'da. Bunu bilelim. Sosyolojik bir gerçek bu. Bu müthiş bir yanlış, dehşet bir yanlış bu. Bundan da bir vazgeçmek lazım. "İŞİN ADASINDAN, PARSELİNDEN VAZGEÇMEK LAZIM ARTIK" Yaşanan bu olumsuzlukların ortadan kalkması için kentsel dönüşüme devlet desteğinin artması gerektiğini söyleyen Özhaseki, "Ekonomiden bu işe kaynak ayırıp, her türlü desteği vermemiz lazım. Belediyeler bazlı verebiliriz, vatandaş bazlı verebiliriz, müteahhit bazlı verebiliriz. Bu desteği arttırmamız lazım. İkincisi bölge planlaması gibi düşünmek lazım olayı. İşin adasından, parselinden vazgeçmek lazım artık. Daha büyük çaplı, daha bölgesel bazlı, mahalle bazlı, hatta ilçe bazlı düşünmek lazım bunu. Bütün sektörlerin bir araya gelerek ortak fikirlerle bir planlama ortaya koyması gerektiğini söyleyen Özhaseki, "Yeni rezerv alanlar ortaya çıkarmamız lazım. Bu anlamda doğrusu İstanbul çok şanslı değil ama yine de birkaç imkan var. Bunları da doğru değerlendirirse hayra kullanılmış olur" dedi. "HER ASKERİ ARAZİ YEŞİL ALAN DEĞİL" 15 Temmuz'dan sonra askeri birliklerin şehir dışına çıkarılması ve askeri alanların park yapılmasının gündeme geldiğini hatırlatan Özhaseki, "Bu bir emirdir bana göre. Bunu herkes yapacak zaten. Üç bakanlık görevliyiz ve çalışıyoruz. Bütün askeri alanlar şehir içinde kalıp yemyeşil bir araziye sahip değil, ağaçlı bir dokuda değiller. Evet bir kısmı yeşil alan, ağaçlı, şehir içerisinde. Kesin park olmalı. Ama birçok şehirde biliyorum ki, İstanbul için konuşmuyorum. İstanbul ölçeğinde düşünmeyin olayı. Şehirlerin çeperlerinde kalmış, içerisinde iki tane ağaç bile olmayan çok geniş araziler var. Ankara Demetevler'in biraz ilerisinde var mesela. Eğer Demetevleri dönüştüreceksek, işte oradaki araziyi alıp, bizim rezerv alanı olarak kullanmamız lazım. Bu rezerv alanlarında ille konut yapmamamız lazım. Orayı biraz daha ticaret, turizm, hizmet sektörüne ait kıymetlenebilecek planlamalar yapıp, müteahhit arkadaşlara verip konutları öyle yaptırmamız lazım"şeklinde konuştu. "DOĞRU HAREKET ETMEZSEK HER BAKAN BEDDUA EDER" Kentsel dönüşü anlamlı hale getirmenin yolunun bu mantıktan geçtiğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki,"Yoksa arkadaşlar, bir türlü kentsel dönüşüm yapılır. Bu eski binalar, kötü binalar bir türlü yıkılır. Altı ayda yıkarız. Bir senede yıkarız. Üç senede yıkarız. Ama yeni yapacaklarımızı doğru planlayamazsak, doğru bir mantıkla hareket etmezsek, yerine yaptıklarımızı 200 sene yıkamayız arkadaşlar. Kötü yaptıysak başımıza bela olur. Her bakan bize beddua eder" dedi. "DEPREM AK PARTİLİ CHP'Lİ DİNLEMİYOR, ALIP GÖTÜRÜYOR" Yakın zamanda Kentsel Dönüşüm Çalıştayı düzenleyeceklerini ve önümüzdeki 10 yıllara hitap edecek bir programı hayata geçireceklerini söyleyen Özhaseki konuşmasını şu sözlerle tamamladı: Herkesi dinleyerek yapacağız bunu. Bütün partileri dinleyerek yapacağız. Bütün siyasi görüşleri dinleyerek yapacağız. Belki de üzerinde siyasi tartışma yapılmayacak en önemli nokta burası. Deprem geldiği zaman valla Ak Partili dinlemiyor, CHP'li dinlemiyor. Alıp götürüyor. 'Bu adam namaz kılıyor muydu' demiyor, 'kılmıyor muydu' demiyor. 'Oruç tutuyor mu' demiyor, 'tutmuyor mu' demiyor. Alıp götürüyor adamı. O yüzden bu konu hepimizin ortak meselesi. Bu mesele üzerinde herkesin fikrine ihtiyacımız var. Özgür ALTUNCU-Yaşar KAÇMAZ

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: