Ermeni asıllı ünlü Fransız şarkıcı Charles Aznavour 94 yaşında yaşamını yitirdi. Ardında çok sayıda albüm ve klasik şarkılar bıraktı. Annesi İzmir’li olan şarkıcı Fransa’nın en önemli sanatçılarından biriydi. İşte Charles Aznavour’un hayatından detaylar...
Ermeni kökenli bir ailenin oğlu olarak 22 Mayıs 1924'te Paris'te dünyaya geldi. Fransa’ya Gürcistan’dan göç eden babası Michael Aznavourian şarkıcı, İzmir'den göç eden annesi Knar Baghdasarian ise oyuncuydu. "Caucase" isimde bir lokantaları vardı. Sanatçı bir aileden geldiğinden küçük yaşta tiyatroyla tanışan Aznavour henüz dokuz yaşındayken oyunlarda rol alıp şarkı söylemeye başladı. Küçük kumpanyalarda şarkı söyleyerek başlayan kariyerinin dönüm noktası ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf'la tanışması oldu. Piaf’la birlikte Amerika’ya ve Avrupa’nın çeşitli kentlerine düzenledikleri turneler sonucu dünyaca ünlü bir şarkıcı haline geldi.
Altı dilde (Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Almanca ve Rusça) dilde şarkı söyleyebilen çok yönlü bir sanatçı olan Aznavour’un dünyanın dört bir yanında pek çok hayranı vardır. Ana dili Fransızca dışında, İngilizce ve Almanca da konuşur, ama Ermenice bilmemektedir. Bugüne dek, altmışa yakın filmde rol alan Aznavour yüzlerce beste yapmış ve şarkı sözleri yazmıştır. Fransanın Frank Sinatra
sı olarak da lanse edilen Aznavour`un hemen hemen bütün parçaları aşkla ilgilidir. 1970'lerde "Dance in the Old Fashioned Way" ve "She" parçalarıyla İngiltere'de büyük başarı elde etti.
1988'de yaşadığı depremle ağır yaralar alan Ermenistan'a "Ermenistan için Aznavour" adlı bir vakıf kurarak maddi manevi yardımlarda bulunuyor. Bu çabaları nedeniyle Ermenistan Hükümeti 2004 yılında ülkenin en yüksek mertebesi olan "Ermenistan Ulusal Kahramanı" ödülüne layik görmüştür.[1] 2008 yılındada Serj Sarkisyanın imzaladığı kararname ile Aznavour'a Ermenistan vatandaşlığı verilmiş ayrıca 2009 yılında Ermenistan'ın İsviçre Büyükelçisi olarak atanmıştır. Ayrıca 2009 yılından itibaren Birleşmiş Milletler'de Ermenistan'ın daimi delegesi olmuştur. 2011 yılında yayınladığı kitabında Soykırım kelimesi beni rahatsız etmeye başladı demiş ve Türkiye'ye karşı kin beslemediğini söylemiştir.