2015’in son dakikasını saatte saydıktan sonra oturup genel bir retrospektif yazı yazacağız zaten; ondan rol çalmayalım ama, bu senenin özellikle Hollywood sinemasında kadın sanatçılar için ne kadar bereketli olduğunun farkındayız değil mi? Pek çok film güçlü, gerçekçi ve her şeyden önemlisi sayısal olarak çeşitli ve yeterli kadın karakterlere sahipti. Bunların yanında bir de, mutfağın arkasında da daha çok kadının ön plana çıktığını gördük.
Bunlardan biri, kendi tutku projesi olan ama ilk filmde oyunculuk ve yapımcılıkla yetindiği Pitch Perfect’in devam filmini alıp, zirveye taşıyan Elizabeth Banks elbette. Banks ilk yönetmenlik deneyiminde mütevazi bütçeli Pitch Perfect 2’yi alanında gişe rekorları kıran bir canavara çevirdi. Haliyle bir yönetmen olarak da piyasası arttı kendisinin. Öyle gözüküyor ki, özgüvende de ciddi bir artış mevcut.
Bu artışa paralel olarak ilk kan dökülmüşe benziyor. The Hollywood Reporter’ın haberine göre, Banks ve çalışma ortağı (aynı zamanda da eşi) Max Handelman, Charlie’s Angels’ı tekrar geri getirmek için kolları sıvadılar. Pitch Perfect 2’de olduğu gibi Handelman yapımcılığı üstlenecek, yönetmenlik koltuğunda ise Banks oturacak. Bunun dışında kelimenin tam anlamıyla tek bir bilgi bile yok. Ne oyuncu, ne de senaryo var işin içinde.
Yalnız Banks’in olması bile yeterli bir delil. Dürüst olmak gerekirse ne orijinal Charlie’s Angels dizisini, ne de sonradan Cameron Diaz, Lucy Liu, Drew Barrymore üçlüsüyle çekilen yeni filmleri pek anlamlı bulan bir insan değilim. Ama Banks, Pitch Perfect’te yakaladığı havanın bir bölümünü hem mizah, hem kendini çok ciddiye almama, hem de grup dinamiği açısından yakalayabilirse ortaya baya keyifli bir şey de çıkabilir.