CHP Ekonomi Masası'nın değerlendirme toplantısında konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin endişe içinde olduğunu ve çıkış aradığını savundu. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de çözülemeyecek hiçbir sorun da yoktur. Her sorunu akılla, uygulamayla, bilgiyle, birikimle çözmek mümkündür. Önyargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye'nin dışa açık ekonomisiyle birlikte sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım; 'Ben hangi stratejiden yola çıkarsam sorunu çözebilirim' diye. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içerisine yerleştirebilelim" dedi.
Kılıçdaroğlu, 4 aşamalı bir strateji oluşturulması gerektiğini belirterek, "Bunun birinci aşaması; bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, ister kuzey, ne olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var; can ve mal güvenliği. Can ve mal güvenliği ne demektir; 'Ben rahatlıkla yatırım yapabilirim, ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceğim, malıma da zarar gelmeyecek canıma da zarar gelmeyecek.' Bunun yolu nedir; katıksız bir demokrasi. Stratejimizin birinci ayağı demek ki ülke de herkesin can ve mal güvenliği sağlanacak. İkinci aşama; Türkiye'nin üretmesi lazım. Her alanda üretmesi lazım. Demokrasi varsa düşünce alanında insanlar bilgi üretecekler. Üniversiteler bilgi üretecek. Üniversitelerden aykırı bir söz çıktığı zaman 'Vay sen bunu niye söyledin' denilmeyecek. Onun düşüncesine saygı gösterilecek. Üçüncü ayağı; yarattığımız katma değeri hakça paylaşacağız. Herkesin işi, aşı olacak. Güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Dördüncü unsur; sürdürülebilirlik. Ekonomi süratle gelişiyor, Türkiye'nin en az 25-30-40 yıllık planlar yapması gerekiyor. Dünya nereye gidiyor, biz nereye gideceğiz? Buradan bütün iş dünyasına sesleniyorum, sizin dinamizminizi en iyi ben biliyorum" diye konuştu.
CHP Ekonomi Masası'nda sanayici, turizmci, esnaf, çiftçi ve eski bürokratların bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye'yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP'nin sorunu yaratılmış olan bir algı 'Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?' Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz. Önlemler; akılla alınır, bilgiyle alınır, deneyimle alınır. Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın; Türkiye'yi uçururlar. Kendisine Türkiye'de alan bulamayan Bulgaristan'a, Macaristan'a, Almanya'ya gidiyor. Neden o iş dünyasının saygın insanına Türkiye'de alan açmıyorsunuz, neden korkutuyorsunuz?"
Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin CHP'nin oy oranlarının artmadığına dair son anket sonuçlarının yayınlandığını hatırlatması üzerine, şunları kaydetti:
"Kaç anket bizim oyumuzun düştüğünü gösteriyor? Bir anket çıktı. Onun dışında hiçbir anket bizim oyumuzun düştüğünü göstermedi. Şu söylenebilir; 'Oyunuz beklediğiniz ölçüde artıyor mu?' Hayır. Artmalı mı, artmalı. Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim, sorumlusu biziz. Vatandaş değil. Biz 81 ile esnafla görüşmek için milletvekili gönderdik mi, gönderdik. Sorunları bizzat ayaklarına giderek saptadık mı, saptadık. Başka yapan parti var mı, yok. Vatandaşa güven vermek lazım, doğrudur ama vatandaşa güveni çalışarak vereceğiz. CHP ile ilgili şöyle bir algı daha vardı; 'CHP hep eleştirir, öneri yoktur' Bunu defalarca Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylerdi, 'Siz hep eleştirirsiniz' diye. Ama şunu ifade edeyim ki son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir."
Kılıçdaroğlu, "Daha önce siz Kürt meselesinin çözümünü parlamentoda gerçekleştireceğinizi söylemiştiniz. Bunu somut olarak nasıl çözeceksiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Eğer ifade ettiğiniz Kürt sorunu bugüne kadar çözülememişse sorumlusu siyaset kurumudur. Çözüm yeri bellidir. Açık ve net söyledim. Çözüm yeri TBMM'dir. Orada çözülür bu sorun. Bütün partilerin katılımıyla çözülmesi gereken bir sorundur. Her partinin içerisinde de bu sorunun çözümüne katkı verecek bilgi ve birikime sahip milletvekilleri de vardır."
(DHA)