Chp Lideri Kılıçdaroğlu’nun Gaziantep Ziyareti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Silivri’deki o yargıçlar, çocuklarına çok ağır bir miras bıraktılar. Onların...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Silivri’deki o yargıçlar, çocuklarına çok ağır bir miras bıraktılar. Onların çocukları,-benim babam Silivri’de yargıçtı-diyemeyecekler. Bunu söylediği zaman utanacaktır” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, katılımcıların sorularını da yanıtladı. Gazilerle ilgili sorulan bir soruya CHP lideri, “Dünyanın bütün saygın demokrasilerinde, insan haklarının geliştiği bütün ülkelerde gazilere ayrı bir önem verilir. Hatta Avrupa’da bazı mağazalara gazi gittiğinde onun için özel anons yapılır. Fakat biz toplum olarak gazilere gereken önemi vermiyoruz. Toplum olarak gazilerimize gereken önemi göstermiyoruz. Bununla ilgili kanun teklifimizi defalarca verdik. Kuşkusuz hiçbir şey yoktur anlamında söylemek istemiyorum. Ama çok sorunları var bu sorunların giderilmesi lazım bunların bütçeye getirecekleri yük öyle çok büyük bir yükte değil. Biz bu önemin verilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” diye yanıt verdi.

Reklam
Reklam

"CHP’nin hükümeti yeterince eleştirmediği" şeklinde sorulan bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, siyasete ahlakın çok önemli olduğunu belirterek, “Ahlakın yüce olduğu, önem verildiği bir toplumdan örnek vermek istiyorum. Bir siyasetçi yalan söylüyor ve hâlâ oy alıyorsa şapkamızı çıkarıp önümüze koymalıyız. Siyasette ahlak çok önemlidir. Japonya’da bir belediye başkanı, sular 4 saat kesilirse görevini bırakıyor. Ankara’da bırakın 4 saati, 15 gün sular akmadı, hiçbir şey olmadı. Demek ki önce yurttaş olarakta kendimizi sorgulamamız lazım. Hayatı sorgulamayan kişi, kendi benliğini başkasına kiralamış demektir. İnsanın doğasında sorgulama vardır. Eğitimde çocukların soru sorma yeteneğini geliştirmemiz gerekiyor. ‘Yürüyen yalan makinesi’ dedim. Bu kadar ağır bir eleştiriye ‘Evet, ben böyleyim’ derse, başka ne diyebilirsiniz. Bu nedenle halkımız seçimlerde bizleri iyi dinlemeli. Sandığa giderken de oyunu öyle kullanması gerekiyor” diye konuştu.

Suriye konusunda her türlü girişimde bulunduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz sayın Başbakana Suriye konusunda -TBMM’de ortak bir bildiri yayınlayalım-, dedik ama bu bildiriyi AK Parti kabul etmedi. -Suriye olayını çözmek için Türkiye’de uluslararası bir konferans yapalım. Çin, İran, Rusya ve AB’de bulunan bütün ülkeler katılsın- istedik. Ben bunu grup toplantısında dillendirdim. Bunu bir mektupla da Başbakan’a gönderdik, o da olmadı. Aynısını Rusya yaptı, dışişleri bakanımız Rusya’ya gitti. Şimdi Mısır yapacak. Bu da Türkiye’nin bölgedeki rolünü kaybettiğini gösterir. Biz bundan memnun muyuz? Biz isteriz ki Türkiye’nin ağırlığı her zaman hissedilsin” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Sağlık konusunda sorulan bir soruya ise Kılıçdaroğlu, “Biz sağlık politikaları konusunda meslek kuruluşları ile bir araya geliyoruz. Sağılık politikalarının ticaretleşmemesi gerektiğini söyledik. Bunlar da olmadı” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, İstiklal Marşı ve Öğrenci Andı ile ilgili soru üzerine, “Okullarda artık ne andımız ne de İstiklal Marşımız okunuyor. Eğer ülkenin okullarında İstiklal Marşı okunmuyorsa, o okulda ders veren öğretmenler Türkiye Cumhuriyeti’nin öğretmenleri değildir. Bir toplumda kimlik siyaseti yaparsanız, inanç üzerinden siyaset yaparsanız toplumu bölersiniz. Bu toplumu bölmeye götürür. AK Parti'nin Türkiye için artık sorun olduğunu görmemiz gerekiyor. AK Parti despot bir parti haline geldi” diye konuştu.

Oslo görüşmelerine değinen Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan’a dedik ki, -Siz PKK ile görüşüyorsunuz gizli gizli-, Sayın Başbakan kıyameti kopardı. Aradan geçti bir süre, gazetelere düştü. Düştüğü gün ben şunu söyledim; -Niçin görüştünüz- demiyorum, -neyi görüştünüz- dedim. Çünkü terörü bitirmek için görüşme olabilir. Terörü bitirmek için görüşebilirsiniz. AK Parti hükümetinden önce de bu görüşmeler vardı. Ama bunlar devletin ciddiyeti içinde gizli tutulurdu. Burada ciddi bir devlet ve iktidar yapılanması olmadığı için her şey ortalığa serildi. Anayasayı görüşüyorlar, devletin yapılanmasını görüşüyorlar. Terör örgütü ile bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti anayasayı görüşür mü? Devletin yapılanmasını görüşür mü? Biz buna itiraz ettik. Silah bırakmak için görüşebilirsiniz. Ama anayasa, devletin yapısı, parlamentonun işlevini terör örgütüyle görüşülemez bu bizim kanaatimiz ve düşüncemiz” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen eski Başbakan Adnan Menderes'in kabrini ziyareti ile ilgili bir soruya ise, “Adnan Menderes’in idamına ilk karşı çıkan kişi İsmet İnönü’dür ve İnönü ayrıca kendisi bir mektup göndererek bu idamların doğru olmadığını söylemiştir. Biz İsmet İnönü’nün ikinci genel başkanı olduğu bir partinin temsilcileriyiz ve aynı çizgideyiz. Özel mahkemelerle idam olmaz arkadaşlar. Biz tarihten ders almasını biliriz. Hataları öğreniriz, yeni hatalar yapmamaya özen gösteririz. Menderes’in mezarına gittim, çiçeği bıraktım, Fatiha’yı okudum. Oğlunun sağlığında da yanına gittim, geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Husumet, siyasette olmaması gereken bir kavramdır” yanıtını verdi.

Konuşmasının bir bölümünde İstiklal Marşı okutmayan öğretmenlere yüklenen Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine bu açıklamasına şöyle açıklık getirdi:

“ -Eğer bir öğretmenimiz İstiklal Marşı’nı okutmuyorsa- dedim. Yoksa öğretmen hepimizin önünde ceketimizin düğmelerini iliklediğimiz, saygı duyduğumuz bir kişidir. Ama öğretmen, -ben bu ülkenin İstiklal Marşı’nı okutmuyorum- derse, ona öğretmen denmez, o farklı bir şeydir. Eğer bir öğretmenimi kırdıysam ondan da özür dilerim.”

Reklam
Reklam

Balyoz davası kararları ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Silivri ile ilgili romanlar, öyküler, tiyatrolar sinemalar yapılacak. Şimdiden bile Silivri ile ilgili ciddi bir kütüphane oluştu. Aydınların, yazarların, öğretim üyelerinin hapiste olduğu bir ülkeyi düşünebilmiyormusunuz? Deliler değerlendirilmiyor, tanıklar dinlenmiyor, bilir kişi isteniyor görevlendirilmiyor ve -ben sana ceza yazacağım- diyor. O yargıçlar, çocuklarına çok ağır bir miras bıraktılar. Onların çocukları, -Benim babam Silivri’de yargıçtı- diyemeyecekler. Bunu söylediği zaman utanacaktır. Bu kadar ağır bir mirası bir yargıç, çocuğuna bırakamaz. Bu nedenle Türkiye’nin içinden geçtiği süreç ağır bir süreçtir. Zor bir süreçtir. Yaşadığımız dönemle 12 Eylül Kenan Evren Paşa’nın dönemi arasında fazla bir fark yok. medya üzerinde, aydınlar üzerinde baskı var. O dönemler telefonlar bu kadar dinlenmiyordu, şimdi aşağı yukarı herkesin telefonu dinleniliyor” dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: