Chp Tbmm Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa Cezaevi’ndeki olaylarla ilgili olarak, “İki kişiye 1 metrekare alan...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa Cezaevi’ndeki olaylarla ilgili olarak, “İki kişiye 1 metrekare alan düşüyor, Nefes almak bile mümkün değil, Her kişiye 2 dakika tuvalet düşüyor, 24 saatin 20 saatinde su yok. Ben 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin toplama kampından söz etmiyorum; 21 yüzyıl Türkiye’sinden bir gerçeği söylüyorum. Bu şartlarda insanlar isyan etmesin de ne olsun?” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında, Oda Tv davasından yargılanan gazeteci Muyesser Yıldız’ın tahliye olduğunu hatırlatarak, “Sen kapalı cezaevinden çıktın ama geldiğin yer açık cezaevi. Türkiye’yi açık cezaevine döndürdüler” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Her darbe rejiminin temel özelliğinin cezaevlerinde yaptıkları işkencelerle anılmaları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, darbelerin kariyerini yaptıkları işkencelerin belirlediğini dile getirdi.

Bir ülkedeki cezaevlerinin durumunun, o ülkede demokrasinin niteliğini göstereceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Eğer cezaevleri işkencehaneye dönmüşse orada adaleti, demokrasiyi, insan haklarını arayamazsını. Demokrasinin de, insan haklarının da kalitesinde ciddi sorunlar vardır. Geldiğimiz nokta budur” dedi.

Kılıçdaroğlu, 21. Yüzyılda hayvanların yaşam koşullarıyla ilgili standartların olduğunu, ancak insanların kaldığı cezaevlerinin standartları olmadığını vurgulayarak, “Bunlar cezaevi değil ölüm evi. Binlerce insan istif edilmiş” dedi.

“NAZİ KAMPI DEĞİL, 21. YÜZYIL TÜRKİYESİ ”

Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan olaylara da değinen Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa’nın sıcağın en yoğun olduğu illerden biri olduğunu belirterek, “Nasıl oluyor da 13 vatandaşımız diri diri yanıyor. Koğuşta klima yasak. 15 metrekarelik yerde 30 kişi kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi? 2 kişiye 1 metrekare alan düşüyor. Bazı koğuşlarda, 3 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyor. Nefes almak bile mümkün değil. Her kişiye 2 dakika tuvalet düşüyor. 24 saatin 20 saatinde su yok. Ben 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin toplama kampından söz etmiyorum; 21 yüzyıl Türkiye’sinden bir gerçeği söylüyorum. Bu şartlarda ne olur? Bu şartlarda insanlar isyan eder, cinnet geçirir. Bu şartlarda insanlar isyan etmesin de ne olsun. Bu süreç sağlıklı bir süreç değil” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Kılıçdaroğlu, 13 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının cezaevinde, diri diri, göz göre göre, bağıra bağıra öldüğünü ifade ederek, “Şimdi mazeret uydurmaya çalışıyorlar. Hangi mazereti uyduracaksınız. Siz uyduracağınız mazeretle ‘oğlum içeride yandı’ diyen annenin derdine derman olacak mısınız? Siz o annenin feryadını anlayacak mısınız?” dedi.

“YANAN 12 TUTULU MASUM”

Cezaevinde 13 yurttaştan birinin hırsızlıktan ceza alan bir hükümlü olduğunu, 12’sinin ise hükümlü değil tutuklu olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Yani masuniyet karinesi gereğince onlar masum. Eğer İçişleri Bakanı’nın mantığıyla söyleyecek olsaydık; yanmasalardı yargılanacaklardı. Yandılar dolayısıyla yargılanmaları da kaldırıldı” dedi.

Şanlıurfa Cezaevi’nde 264 kişilik kapasite olduğunu ancak bin 54 kişinin kaldığını belirten Kılıçdaroğlu, bunlardan 248’inin hükümlü, 796’sının ise tutuklu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Masuniyet karinesi mi dersiniz, evrensel insan hakları mı dersiniz, evrensel hukuk mu dersiniz, hukukun üstünlüğü mü dersiniz…Bunların tamamının çöpe atıldığını görüyoruz” dedi.

Reklam
Reklam

“GEREĞİNİ YAPMAK İÇİN ADAM GİBİ ADAM OLMAK LAZIM”

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in 13 Nisan 2011 tarihinde Şanlıurfa’ya gittiğini ve Şanlıurfa Barosu’nun cezaevinin durumuyla ilgili 15 maddelik raporunu Adalet Bakanı ve Cumhuriyet Başsavcısına verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “13 Nisan 2011’de rapor veriliyor. Sorun çözülüyor mu? Hayır. İlgilenen var mı? Hayır. 13 insanımız yaşamını yitirdi, hepimiz döndük baktık. Bir sorunu çözmek için bilmek, anlamak yetmez; gereğini yapmak lazım, o işin gereğini yapmak lazım. Gereğini yapmak için de adam gibi adam olmak lazım” dedi.

Adalet bakanı Ergin’in ‘sorumlular cezalandırılacak’ dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Sayın Bakana bir önerim var. Sayın Bakan, siz sorumluyu görmek, tanımak mı istiyorsunuz? Çok basit, bir ayna alacaksınız, önünüze koyacaksınız, aynaya baktığınızda sorumluyu göreceksiniz, size benzediğini de göreceksiniz. Ama sorumluluğun gereğini yapabilme yürekliliği var mı bu bakanda? Çünkü bir insanın sorumluluğunun yerine getirmesi için yüreğinde insan sevgisi olması lazım ,hukukun üstünlüğüne inanması lazım, insana saygı duyması lazım. ‘Gereğini yapacağız’… Ne yapacaklar? İki tane infaz koruma memuru bulacaklar, cezayı yazacaklar, mesele çözülecek. Biz bu meseleyi orada bırakmayacağız. Bunun hesabını sen vereceksin Sayın Bakan” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

“ISLAH DEĞİL İMHA”

Sorunları çözmek için insanda biraz vicdan olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Devlet olmak kolay değil. Devlet yurttaşının hukuk düzeni içinde yaşamasını sağlar. Onun özgürlük alanını genişletir. Hapishaneler kurala aykırı insanların ıslah edilmesi için hazırlanan bir kurumdur. Siz ıslah etmek için değil imha etmek için hapishaneler kuruyorsunuz” dedi.

Kılıçdaroğlu, 2002 yılında Türkiye’deki tutuklu ve hükümlü sayısının 59 bin 428 olduğunu, bu sayının 2012 yılında 126 bine çıktığını belirterek, “10 yılda bizim nüfusumuz ikiye mi katlanıyor? Hayır. Peki nasıl oldu bu? Nasıl bir ekonomik düzen, nasıl bir siyasal düzen ki bu düzen, 10 yılda 59 binden 126 bine çıkıyor. Daha vahimi 2 bin 500’e yakın çocuğumuz hapiste. Bu tabloyu yaratanların önce dönüp kendilerini sorgulamaları lazım. Bu suç üretim tablosunu kim, ne zaman yaşama geçirdi? Yanıtı basit; iktidar. Ekonomi politikasını, siyasal politikayı iktidar belirler. Eğer bu politikaların tümü suç üretiyorsa, adaletsizlik üretiyorsa 59 binden 126 bine çıkar içerdeki vatandaşlarımızın sayısı” dedi.

Reklam
Reklam

Cezaevlerindeki mahkum sayıları ve cezaevi koşulları hakkında veriler açıklayan Kılıçdaroğlu, bu durumu ilk olarak CHP7nin fark ettiğini ve iki ay önce cezaevlerinin koşullarıyla ilgili Meclis araştırma önergesi verdiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Ama hep görmezden gelindi. 13 yurttaşımız yandı, kömür odu, gözlerimizi cezaevine çevirdik, ‘ne oluyor?’ diye. Oralarda çok şey oluyor. Oralarda insanlık yok, hukuk, adalet yok. Oralarda istiflenmiş insanlar var. Onlar siyasal düşünceleri nedeniyle orada yatan insanlar değil, kader mahkumu insanlar” dedi.

“BU İSYAN, NEFES ALMA İSYANI”

Hangi önlem alınırsa alınsın bu ekonomik düzen ve bu hukuk sisteminin suç ürettiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Toplumun ruh sağlıyla oynuyorlar. İmdat pimini çektiler. Ne olacağı belli değil. Şu anda hapishanelerde ne olacağı belli değil. Bu isyan sadece isyan değil. Bu isyanın adını koymak gerekirse; bu isyan nefes alma isyanı. O kadar sıkışık bir ortam ki nefes alınmıyor. Böyle koşullar olur mu? Onun için nefes alamayan toplum, cezaevinde isyan ediyor. Biz sorunlarımızı kendi irademizle çözmeliyiz, sorun büyümeden çözüm üretmeliyiz. Eğer bunu yaparsak Türkiye’de barışı sağlarız. Biz kardeşliğimizi özledik, adaleti, hukuku özledik, hukukun üstünlüğünü, hoşgörüyü, birbirimizi dinlemeyi özledik. Artık bu iktidar bu ülkeyi yönetemiyor, yönetme gücünü yitirdi.

Reklam
Reklam

Kaosun pimi çekilmiş. Yönetemeyen, başkaları tarafından yönetilir. Acı ama gerçek bu. Bu hükümet neyi yönetiyor. Cezaevinde 13 kişi ölmese o gerçek de ortaya çıkmayacaktı.

Ben bütün bunları muhalefet yapmak amacıyla söylemiyorum. Bunlar muhalefet yapılacak alan değil. Bir insanlık dramını dile getiriyorum.”

“AF DEĞİL; İŞ, AŞ”

“Hapishaneler boşalsın istiyoruz, hapishanelerde kimse olmasın istiyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, bu sözlerinin ‘yandaş medya’ tarafından ‘af istedi’ diye yorumlanabileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Hayır efendim, işle, aşla, sevgiyle hoşgörüyle… Bir insan boşuna hapse girmez. Kimse gönüllü hapse girmez. İş verirsen, aş verirsen niye hapse girsin insan.

Kim gönüllü hırsızlık yapmak ister. Hangi koca hapse girmek ister. Bir evde kavga varsa bunun sebebine bakmak lazım. Ya bey işsizdir ya kadın çalışmıyordur; ikisi de işsizdir. Boşanma davaları ürkütücü boyutta. Birbirlerini severek evleniyorlar. Nasıl oluyor da birden boşanmalar çığ gibi patlıyor. Hapishaneler tıklım tıklım doluyor. Medya güllük gülistanblık bir Türkiye’den bahsediyor. Yanlış söylüyorlar size. Türkiye gülük gülistanlıksa niye 126 bin kişi hapislerde? Niye bu kadar boşanma oluyor? Boşanmanın en yüksek olduğu il Diyarbakır, işsizliğin en yüksek olduğu il. Birilerini cebi dolacak, yüz binler aç kalacak. Onun için sevgi üzerine, dostluk üzerine, hoşgörü üzerine kurulu yeni bir anlaşıla ihtiyacımız vara. Yeni bir sese ihtiyacımız var. O ses o, anlaşış CHP’dir” dedi.

Reklam
Reklam

ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU’NUN ZİYARETİ

Anaysa Uzlaşma Komisyonu’nun ziyaretine de değinen Kılıçdaroğlu, “Onlara şunu söyledim; darbelerle hesaplaşma komisyonu kurduk Meclis’te, güzel. Peki darbecilerin yaptığı kanunların arkasına niye sığınıyoruz? Niye değiştirmiyoruz. Önce darbe hukukuyla hesaplaşacağız. Darbe hukukunun olduğu yerde sen darbecilerle hesaplaşamazsın, hesaplaşıyorum dersen samimi değilsin” dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz