CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, “CHP olarak bir rapor hazırlamıştık, bu raporun adı ‘muhalefet şerhi’ idi. Biz bu raporu İngilizce’ye çevirerek bütün dünyaya, Ankara’daki yabancı misyonlardan başlayarak bütün yurtdışı çevrelere dağıtıyoruz” dedi.TBMM’de düzenlediği basın toplantısına MHP camiasına başsağlığı dileyerek başlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, İstanbul’da cereyan eden olayın herkesi derinden yaraladığını, şiddetin siyasetin içinde olmasına Türkiye’nin müsaade etmemesi gereken bir tutum olduğunu söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın ziyareti ve Almanya’ya yaptığı ziyareti de değerlendiren Loğoğlu, CHP’nin yurtdışı örgütlenmesi ile ilgili çalışmaların sürdüğünü, Almanların Türkiye’yi yakından takip ettiklerini belirtti.Uludere konusunda bir heyetin bölgede araştırmalarda bulunduğunu ve bir rapor hazırladıklarını söyleyen Loğoğlu, “İçeride takip edeceğiz, dışarıda da takip ediyoruz. Dünya kamuoyunun bu konularda bilgilendirilmesi bizim için önem taşıyor. CHP olarak bir rapor hazırlamıştık, bu raporun adı ‘muhalefet şerhi’ idi. Biz bu raporu İngilizce’ye çevirerek bütün dünyaya, Ankara’daki yabancı misyonlardan başlayarak bütün yurtdışı çevrelere dağıtıyoruz. CHP Uludere’de adalet tecelli edinceye kadar bunun peşini bırakmayacaktır” diye konuştu.CENEVRE 2 SÜRECİSuriye’de muhalefet ile rejimin bir araya gelmesini küçükte olsa bir ışık olarak gördüklerini belirten Loğoğlu, “Biz bu sürecin bir mutabakat ile sonuçlanması için ilgili ile takip ediyoruz. Muhalefet partisi olarak bize düşen bir şey yok ama baştan beri Cenevre 2 sürecini desteklediğimizi, Türkiye’nin de gerçek anlamda bu süreçte olması gerektiğini vurguluyoruz” şeklinde konuştu.Loğoğlu, Suriye’de Esat’sız bir çözüme nasıl baktıklarına şu sözlerle açıklık getirdi:“Suriye halkı Cenevre’de yapılan bu görüşmede nasıl bir noktada buluşurlarsa, o nokta bizim için kabul. Bu sadece Suriye halkının vereceği bir karar.”HSYK YASA TEKLİFİHSYK Yasa Teklifi’nin dondurulmasının bile iyi bir gelişme olduğunu söyleyen Loğoğlu, “Sürecin bu noktaya gelmesinde iç ve dış etkenler olduğunu biliyoruz. Meclis Başkanı’nın iki tane önerisi oldu. Birincisi Adalet Komisyonu’nda bir Anayasa değişikliği süreci, ikincisi Uzlaşma Komisyonu. Sayın Kılıçdaroğlu bu konuda Uzlaşma Komisyonu çağrısı olduğu taktirde temsilci göndereceğimizi açıkladı. Adalet Komisyonu’nda Anayasa değişikliği bence sıkıntıyı sağlıklı bir şekilde çözecek yöntem değil. Orada kavga gürültüden nefes alınamıyor. Komisyonlar çoğunluk tarafından bu hale getirilmiştir. Burada yönetim ve çoğunluk AK Parti’dedir, onların sorumluluğu daha büyüktür. Uzlaşma Komisyonu, Anayasa Uzlaşma Komisyonu örneğinden bakıldığında, evet bir sonuç alınamadı ama çalışmalarında bir çatışma yok, eşit zeminde güreşiyorlar, her parti eşit oranlarda temsil edildiği için alınacak sonucun toplumsal iradeyi yansıtması bakımından daha etkili olduğunu söylemek mümkün. HSYK konusunda yöntem değil ilke bakımından da bir kıstas koyduk. Birincisi, yapılacak herhangi bir düzenlemenin yargının bağımsızlığını sağlayacak bir düzenleme olması, ikincisi yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üzerine katıksız, yorumsuz, insafsız bir şekilde gidilmesi gereği. Benim tavsiyem MHP de yargının bağımsızlığına ve Türkiye’nin adalet ihtiyacına önem veriyorlarsa böyle bir komisyonda olmalarının daha doğru olacağını düşünüyorum. Herkes elini taşın altına koysun” ifadelerini kullandı.“BAŞBAKAN’IN ORTAYA KOYDUĞU BELGELER YENİ DEĞİL”Başbakan Erdoğan’ın Mustafa Sarıgül ile ilgili açıkladığı belgelerin sorulması üzerine Loğoğlu, “Başbakan’ın ortaya koyduğu belgelerde bir yenilik göremedim. Sayın Başbakan bir takım fotoğraflar göstererek kamuoyunu etkilemeye çalışıyor. Bunların yeni olmadığı ve daha öncede gündeme gelmiş hususlar olduğu muhakkak. Sayın Başbakan, kendisinin bakanları, yakın çevreleri konusundaki inanılmaz delilleri bütün kamuoyunun gözleri önünde canlı duran bir konuda sanki öyle bir konu yokmuş gibi, mahkeme kararları ile tersi ispat edilmiş olan Sarıgül dosyasına atıf yapma hakkını, gücünü nereden buluyor” açıklamasında bulundu.TÜBİTAK’IN BALYOZ RAPORULoğoğlu, TÜBİTAK’ın Balyoz davası CD’leri ile ilgili verdiği raporun sorulması üzerine, “Bardaktaki suyu taşıran son damla olarak görmek lazım bu raporu. Bu kadar eksikliklere, bu kadar sakatlıklara rağmen bu tür davaların insanların hayatlarını zindana çeviren bir mahkeme sürecini anlamsız, yapay, uydurulmuş deliller üzerinden götürmeleri karanlık bir dönemdi. Önemli olan şimdi bu raporlar neticesinde yargının bu davaya yeniden bakması ama özel yetkili mahkemelerin kaldırılması lazım, bu davaların olağan mahkemelerde görülmesi lazım” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz