İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "AK Parti'nin YSK'ye sunduğu dilekçeyi incelediğimizde YSK'yi, Adalet Bakanlığını ve İçişleri Bakanlığını açıkça itham ettiğini görüyoruz. Çünkü seçim listelerinde ciddi bir usulsüzlük varsa eğer bunun kamu gücü olmadan yapılması mümkün değil." dedi.
Muharrem Erkek, partisinin 2. Bölge Seçim Koordinasyon Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un 31 Mart seçimlerinden birkaç gün önce "Dünyanın en güvenli seçimini biz yapıyoruz." dediğini hatırlattı.
Yavuz'un bugünkü açıklamalarına da işaret eden Erkek, "Açıklamanın tümüne baktığımızda İstanbul seçimini kaybetmenin hezeyanıyla yapılan ve içeriğinde son derece yanlış bilgiler ihtiva eden bir açıklamayla karşı karşıya kaldık maalesef." diye konuştu.
Seçmen kütüklerine ilişkin bilgi veren Erkek, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünün Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) bağlı olduğunu, seçim takvimi başladığı anda seçmen kütüklerinin YSK'nin malı olduğunu ve seçim takviminin başladığı günden seçime kadar seçmen kütüklerinde hiçbir değişikliğin YSK onayı olmadan yapılamadığını anlattı.
Erkek, YSK'nin İçişleri Bakanlığından aldığı verilerle ve Adalet Bakanlığından tutuklu ve hükümlülerle ilgili verileri alarak seçmen kütüğünü oluşturduğunu ve Milli Savunma Bakanlığından er ve erbaşlarla ilgili veri alındığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Açıklamalara baktığımızda ve AK Parti'nin YSK'ye sunduğu dilekçeyi incelediğimizde YSK'yi, Adalet Bakanlığını ve İçişleri Bakanlığını açıkça itham ettiğini görüyoruz. Çünkü seçim listelerinde ciddi bir usulsüzlük varsa eğer bunun kamu gücü olmadan yapılması mümkün değil. O zaman sorumlular kim? O zaman en başta sorumlular Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulu. Çünkü seçmen kütüklerini onlar oluşturuyorlar, Cumhuriyet Halk Partisi, Sayın Ekrem İmamoğlu oluşturmuyor."
Seçmen kütükleri, seçmen listeleri ya da sandık listelerinin, son şeklini aldıktan sonra siyasi partilere gönderildiğini, İstanbul için de 23 bin 165 kişinin karşısına, "oy kullanamaz" şerhi düşüldüğünü aktaran Erkek, şöyle devam etti:
"Yüksek Seçim Kurulu, doğru bir işlem yapmış, oy kullanamayacak kişileri tespit etmiş, çünkü Yüksek Seçim Kurulu son ana kadar İçişleri Bakanlığından, Adalet Bakanlığından sürekli veri alarak düzenlemeler, güncellemeler yapar, yapmış, 25 Mart akşamı da son halini sandık seçmen listelerinin partilere, bize göndermiş. Oy kullanamayacak kişilerin de karşısına şerh düşmüş. Bunlar kısıtlı olabilir, hükümlü olabilir, kamu görevlisi olabilir, her şey olabilir. Peki, bunların hepsi yapıldı. Şimdi deniyor ki bin 229 ölü seçmen var. 25 Mart-31 Mart arasında İstanbul'da bin 229 kişinin yaşamını yitirmiş olması, vefat etmiş olması çok muhtemel. Çünkü İstanbul'da günde ortalama 150-200 kişi hayatını kaybediyor. Deniyor ki sandık kurulu başkanları ve memur üyeler, bunları da biz belirlemiyoruz. Biliyorsunuz 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun'daki değişiklikleri kendileri yaptılar. Bizim tüm itirazlarımıza rağmen Meclis'ten geçirdiler ve onların yaptığı değişiklikler uyarınca sandık kurulu başkanları ve memur üyeler belirleniyor. Mülki amirler listeyi gönderiyor, onların içinden ilçe seçim kurulu başkanları, yani o ilçenin en kıdemli yargıçları bunları belirliyor. Şimdi ilçe seçim kurulu başkanlarının yani o ilçenin, o seçim çevresinin en kıdemli yargıçlarını da suçladıklarını görüyoruz. Adalet Bakanlığının yanında İçişleri Bakanlığının yanında seçim kurulu başkanı yargıçları da suçluyorlar. Çok ilginç."
Seçim takviminde siyasi partilerin 26 Şubat ile 2 Mart arasında sandık kurulu başkanı ve üyeleri için itiraz hakkı bulunduğunu kaydeden Erkek, "26 Şubat-2 Mart arasında, niye bu itirazlarınızı yapmadınız? Diyorlar ki sandık kurulu başkan ve memur üyeler, siyasi partilere bildirilmiyor, Yüksek Seçim Kurulunun kararları var. Her ilçe seçim kurulunda siyasi partilerin üyeleri var. Onlar kurulun bir parçası. Onlar biliyor kimin kurul başkanı olduğunu, memur üyeyi, sandık kurulu başkanlarını. Niçin itiraz etmediniz? Seçmen listelerine itiraz etmiyorsunuz, sandık kuruluna itiraz etmiyorsunuz, takvim içerisine, seçimler bittikten sonra bunları gündeme taşıyorsunuz?" şeklinde konuştu.
- "17 Nisan'da da İmamoğlu kazandı"
İstanbul'da tüm geçersiz oyların yeniden sayımının bittiğini, 6 ilçede de geçerli, geçersiz oyların tümünün sayıldığını dile getiren Erkek, şunları kaydetti:
"Hani diyorlar ya 'Tüm oylar sayılırsa bazı şeyler değişebilir.' Hayır, değişemez. Çünkü 6 ilçede gördük bunu. Geçerli oylarda değişme olmuyor. Olamaz zaten ya da sonuca etkili oranda olamaz. Örneğin Çekmeköy'de bizim lehimize arttı. Çok çarpıcı bir örnek vereyim, biliyorsunuz Yüksek Seçim Kurulu bir karar aldı, sondaj denilen yöntemle, sistemi kontrol etmek için yine AK Parti'nin itirazı üzerine, 22 ilçede, İstanbul'da 57 sandık belirledi, bu 57 sandıkta tümünü sayın dedi. Sondaj yöntemi deniyor buna. 57 sandığın, 22 ilçede toplam 57 sandık tümü yeniden sayıldı, artı 13 Cumhuriyet Halk Partisine yazıldı. Yeniden yeniden yeniden sayım, seçim güvenliğini, yani demokrasiyi yok eder. Onun için Yüksek Seçim Kurulu çok doğru bir kararla oyların tümünün yeniden sayımını reddetti. Çünkü sayıldı. 6 ilçede tümü sayıldı. Sondaj dediniz 57 sandıkta o da yapıldı. Geçersiz oyların tümü sayıldı yeniden. Normalde geçersiz oylar, sandık başında itirazınız yoksa sayılmaz, geçmişte hiç sayılmadı. Bu seçimde o da sayıldı. Sonuç, 1 Nisan'da olduğu gibi bugün 17 Nisan'da da Sayın Ekrem İmamoğlu kazandı."
- "Usulsüzlük nedeniyle seçimlerin yenilenmesi mümkün değildir"
Seçim hukukunda "usulsüzlükle", "kanunsuzluğun" birbirine karıştırıldığını da aktaran Erkek, şöyle konuştu:
"Usulsüzlük nedeniyle seçimlerin yenilenmesi mümkün değildir. Yüksek Seçim Kurulu kararlarına dayanarak söylüyoruz. Seçmen listelerinde de usulsüzlük olabilir, başka sandık başında işlemlerinde de. Sonuçta bunlar seçmen iradesini etkileyecek boyutta değildir ve bunlara dayanarak siz seçimi iptal ettirtemezsiniz. Çünkü takvim içinde seçmen listeleri askıya çıkar, itirazlar yapılır, kesinleşir ve orada her şey biter. Kanunsuzluk, bir de hafif kanunsuzluk diye bir tabir kullanıldı, basın toplantısında. O da çok ilginç. İlk defa karşılaşıyoruz. Tam kanunsuzlukla başvurdular, kanunsuzluk nasıl olur? İşte 4 yerde seçim yenilenecek bu dönemde. Mesela Yusufeli'nde 1 oy farkla bitti seçim, 2 kısıtlının oy kullandığı tespit edildi. Tekrarlanması doğru seçimin. 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun'un 7. ve 8. maddeleridir burada önemli olan. 'Seçimin sonucunu etkileyecek haller' denen budur. Bu iki maddeye bakar Yüksek Seçim Kurulu. Der ki ,'Oy kullanmaması gereken kanuna göre oy kullanmaması gereken kişiler oy kullanmış mı?' Seçmen olamayacak kişiler, bunlara bakar. Listede de olması yetmez, farktan yüksek oy kullanmış olması gerekir. 2014 Yalova seçimleri bunun için tekrarlandı. 6 oyla kazanmıştı bizim adayımız, 7 kısıtlının oy kullandığı tespit edildi. 5 kısıtlı olsaydı sonuç değişmeyecekti. Onun için tekrarlandı. Aynı şey değil. İstanbul'da fark ne kadar? 14 bin. 14 bin 1 kısıtlının oy kullandığını ispatlamanız gerekir. Şimdi Sayın Yavuz, '2 bin 308 kısıtlı seçmen listelerinde var, oy kullanıp kullanmadığını da bilmiyoruz, YSK baksın.' diyor. Neden baksın YSK? Sonuca etkili değil ki? Neden baksın?"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz'un basın toplantısında KHK ile ihraç edilenlerin de oy kullandıklarını söylediğini kaydeden Erkek, "Siz, KHK ile ihraç edilenlerin seçme hakkını nasıl elinden alırsınız? Onlar mahkeme kararıyla kamu hizmetinden yasaklanmadı ki? Nasıl böyle bir açıklama yapabilirsiniz? Üstelik itiraz dilekçenizde de yok. Çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
(Sürecek)