MERSİN (İHA) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir siyasi partinin 'tek başına iktidar' olması nedeniyle her istediğini yapamayacağının altını çizerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasi dersine ihtiyacı olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın 'hayali ihracatçı' olduğu iddiasını da yineledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin İl Başkanlığı tarafından Kongre ve Sergi Sarayı'nda 'Cumhuriyet ve Gençlik' adı altında bir panel gerçekleştirildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra etkinliğe CHP Mersin Milletvekilleri İsa Gök, Vahap Seçer ve Ali Oksal, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan ve çok sayıda partili katıldı. Soru cevap bölümünde gergin anların yaşandığı panelde konuşan Kılıçdaroğlu, CHP'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne yapmış olduğu çalışmalar ve hayata geçirdiği projelerle ilgili bilgiler verdi. Türkiye'nin ilk kuruluş yıllarında da yolsuzluk olayları olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ancak o dönemde 3 bakan ile bir milletvekilinin gözlerinin yaşına bakılmadan Yüce Divan'a gönderilip yargılandığını ve sonrasında hüküm giydiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Gelelim 2008 yılına. Bugünün Türkiye'sinde AK Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı bir hayali ihracatçıdır. Bununla birlikte yaftasında, hayali ihracat yaptığına dair bir Danıştay kararı asılıdır. O yaftayı, AK Parti kendi Genel Başkanı Yardımcısı sıfatı olarak tuttuğu sürece onu göğsünden indirmeyeceğiz. Yolsuzluk yapan bir milletvekili, devleti tokatlayan bir milletvekili, tüyü bitmemiş yetimin hakkını devletin hazinesinden alan bir milletvekili, iktidardaki bir partinin Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda oturamaz. Oturuyorsa vicdani açıdan, dini açıdan, hukuksal ve ahlaki açıdan bu durumu sorgularız" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dirgir Mir Mehmet Fırat'ın, "Kılıçdaroğlu belge değil, şüphe uyandıracak deliller getirirse, bırakın milletvekilliğini her şeyi bırakacağım" sözünü hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz çıkıp da alnının ortasına Danıştay kararını getirip yapıştırdık, hangi belgeden bahsediyorsun kardeşim? Ortada Danıştay kararı var. Tüm bunlara rağmen vatandaşın arasına hangi yüzle çıkıyorsun? Bunun hesabını sormayacak mıyız? Bakın; Genç Türkiye Cumhuriyeti'nde tek parti dönemi yaşanıp, CHP tek başına iktidardayken kendi 3 bakanını bile Yüce Divan'a göndermekten çekinmiyor. 3 bakanı mahkum olmuştur, bir milletvekilini Yüce Divan'a göndermekten çekinmeyen bir parti olmuştur. Çünkü CHP'nin kanında, damarlarında yolsuzluğa karşı olan bir bilinç yatar. Biz yolsuzluğa karşıyız. Biz, gerçek cumhuriyet anlayışına sahip olan, gerçekten ülkesini seven, gerçekten tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyan kişiler olarak, partililer ve yurttaşlar olarak; hangi partiden olursa olsun tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerden hesap soracağız."
Kılıçdaroğlu, yaşanılan süreçten AK Partili milletvekillerinin de rahatsız olduğunu ve bu rahatsızlıklarını telefonla kendisini arayarak dile getirdiğini savundu.
Parlamentoda hangi siyasi partiden olursa olsun temiz insanların olması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, siyasetin de kişilerin kendi ceplerine doldurmak için değil, halkın çıkarlarının korunması üzerinden yapılması gerektiğini vurguladı.
ERDOĞAN-AYDIN DOĞAN GERGİNLİĞİ Cumhuriyetin demokrasiyle birlikte geliştiği zaman cumhuriyet olacağını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, İran ve Irak gibi ülkelerin de cumhuriyet rejimiyle yönetildiğini hatırlattı ve demokrasinin sadece söylemde değil içselleştirilerek yaşanıp, yaşatılması gerektiğinin altını çizdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasi anlayışını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan demokrat mı? Sayın Başbakan, kendisini beğenmeyen gazetelerle ilgili ne diyor? 'Elinize bile almayın' diyor. Sorarlar adama; siz
medyaya savaş açabilirsiniz ama medyayı yasaklayamazsınız. Basın özgürdür ve sansür edilemez. Bu anayasada da yer alıyor" dedi. Siyasal iktidarla medya patronları arasındaki ekonomik ilişkinin mutlaka kesilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, her medya çalışanının kendi yazdığı haberin arkasında durması ve bununla birlikte de bir güvencesinin olması gerektiğini, bunun da medya çalışanlarının sendikalılaştırılmasıyla mümkün olabileceğini kaydetti.
"HİÇBİR SİYASİ İKTİDAR HER İSTEDİĞİNİ YAPAMAZ"
CHP ile AK Parti'nin egemenlik anlayışlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin almış olduğu yüzde 47 oy oranıyla her istediğini yapabileceği düşüncesini taşıdığını savundu ve yüzde 80'lik bir oy oranıyla dahi iktidara gelinse bile hiçbir siyasi partinin istediğini yapamayacağını belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede anayasa varsa, bu ülkede kuvvetler birliği ayrılığı ilkesi varsa, halkın egemenliğini ve iradesini kullanan güçler varsa, sen hiçbir şey yapamazsın
kardeşim. Bu kadar açık ve net. Anayasa milletin egemenliğini kabul ediyor mu, ediyor ama milletin egemenliğini kullanan güçler var. Kim bunlar; yasama, yürütme ve yargı. Tek başına yürütme organı her şeye hakim değildir. Bu ülkede hakimler kimin adına karar verir? Elbette ki Türk milleti adına karar verir. Tabi ki egemenlik hakkını yasama organı kullanır. Demokrasi konusunda Sayın Başbakanın derse ihtiyacı var, çalışması lazım. Cumhuriyet konusunda da, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi konusunda da Başbakanın
derse ihtiyacı var. Keşke mümkün olsa bu anlattığımı Sayın Başbakan da dinlese, tarih süreci de dinleyebilse. Bu ülkenin insanları, hangi kavgadan sonra 21. yüzyılın Türkiye'sini kurduklarını bir bilse. Bu ülke insanları bilmelidir ki, birileri gidip bir yerlerden icazet alarak gelip siyasete atılmamalı. Başbakan kendisini sorgulamalı, kendi demokrasi anlayışını sorgulamalı" diye konuştu.
MERKEZ BANKASI'NIN İSTANBUL'A TAŞIMA GİRİŞİMLERİ
Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına karşı çıktıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyorsunuz. Yani bu parayı Merkez Bankası basamıyor mu? Efendim İstanbul'u 'finans merkezi' yapacaklarmış. Nerden alınıyor bu karar? Efendim IMF'den bir heyet gelecekmiş, İstanbul'da toplantı yapacakmış da Merkez Bankası'nı da oraya taşıyacaklarmış. Biz İstanbul'un değil, başkent olarak Ankara'nın olmasını istiyoruz. Eğer siz İstanbul'u başkent yapma hayallerindeyseniz bunu unutun" dedi.