CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın TBMM'deki odasından Atatürk'ün resmini indiren kişi olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na ismini verdiği iddia edilen CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, "Aylin Nazlıaka TBMM'deki çalışma odamda 2 dakikalık bulunduğuna ilişkin bilgi, belge ve fotoğrafları Parti Meclisiyle paylaştım. Böyle bir olayın yaşanmadığını tespit ettiler" dedi.
CHP’de bir vekilin odasındaki Atatürk posterinin indirildiğine ilişkin iddiaları üzerine partiden kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka bugün sessizliğini korurken, Nazlıaka’nın kendisini suçladığını açıklayan Ankara Milletvekili Necati Yılmaz’dan sürpriz açıklama geldi.
"BU KONUYLA İLGİLİ SAVUNMA YAPMAYI KENDİME ZUL GÖRÜRÜM"
CHP'li Yılmaz, "Bu olayın benimle ilişkilendirilmek istendiğini öğrendiğim 29 Ocak'tan itibaren partimizin yetkili organlarıyla görüşmeleri sürdürdüm. Parti Meclisinde yaklaşık bir haftalık sürede temin ettiğim Aylin Nazlıaka'nın TBMM'deki çalışma odama sadece birkaç kez geldiği ve sadece 2-3 dakikalık bir süreyle kaldığı ana ilişkin belge ve bilgileri paylaştım. PM bu olayın kesinlikle yaşanmadığına asılsız ve gerçek dışı bir iddia olduğuna karar vermiş ve kamuoyuna resmi açıklamasını yapmıştır. 100 yılın en büyük devrimcisi olarak Mustafa Kemal Atatürk'ü görürüm. Partimizin vazgeçilmezi olan Atatürk üzerinden daha fazla tartışılmasına izin veren bir anlayışta olmayacağım. Bu konuyla ilgili savunma yapmayı kendime zul görürüm. Kendimi inkar sayarım" diye konuştu.
"PM'YE O ANA İLİŞKİN BİLGİ, BELGE VE FOTOĞRAFLARI VERDİM"
CHP Milletvekili Yılmaz, gazetecilerin "Bu olayın baka bir vekille yaşandığı ancak sizin isminizin verildiği iddia ediliyor. Aylin Nazlıaka neden sizin isminizi verdi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Benim bu olayla ilişkilendirilmemi bir haftada öğrendim. Ondan önce benim yaşadığım sıkıntıları başka arkadaşlarımız yaşadı ve tükendi. Bu sorunun cevabını bende merak ediyorum. Parti Meclisimiz bütün görüşmeleri yaptı. 2 dakikalık benim odamda bulunduğuna ilişkin bilgi, belge ve fotoğrafları verdim. Bu iddia asılsız ve gerçek dışıdır. Böyle bir şey yaşanmamıştır. Odama gelen ziyaretçilerin fotoğraflarını sosyal medyadan indirdim ve Parti Meclisiyle paylaştım. O fotoğraflardaki resimlerde Atatürk yerli yerinde duruyordu her zamanki. Parti Meclisi bütün delillere vakıf ve böyle bir olayın yaşanmadığını tespit etti. Neden benim adımın verildiğini sizler gibi merak ediyorum arkadaşlar"
Nazlıaka'nın açıklaması şu şekildeydi:
"Konu, benim bir milletvekili arkadaşımın Meclis'teki odasına gittiğimde Atatürk resmini görmediğimde gösterdiğim hassasiyet üzerine onun resmi geri asmasından ve benim isim vermeden bu mevzuyu iki milletvekilimizle yaptığım özel bir sohbette paylaşmamdan, bu sırada orada bulunan başka bir milletvekilinin de duymasından ibarettir. Amacı
kişiyi değil ideolojik bir saptamayı tartışmaya açmak olan bu konuşma en fazla beş dakika sürmüştür. Ancak bu özel konuşmanın bir milletvekili tarafından basına yansıtılması sonrasında olay kasıtlı ya da kasıtsız olarak çarpıtılmıştır. Yaşananlar ile oluşan algı arasında orantısız bir fark oluşmuştur. Bu fark partimizi yıpratan bir algı operasyonuna dönüşmüştür. Atatürk'ün portresinin 'çöpe atılması' gibi bir durum asla söz konusu değildir. Odalarımızdaki resmin boyutu gözetildiğinde dahi bunun mümkün olamayacağı açıktır."
'BİR YOL ARKADAŞIMI KESİNLİKLE İFŞA ETMEM'
"Haberin basına düşmesinden sonra soruşturma komisyonu kurulana kadar Genel Başkanımın ve partimin yetkili organlarının talimatlarını beklediğim için uğradığım tüm tahriklere ve saldırılara karşı (şahsımla ilgili çıkan yalan haberle ilgili 18.12.2015 tarihinde yaptığım yazılı basın açıklaması hariç) hiçbir açıklama yapmadım. Partimizde Atatürk düşmanları varmış gibi oluşturulan bu algıya karşı katı bir tutum izledim. Ben bir Atatürkçü olarak, Atatürk'ün kurduğu partimin Atatürk üzerinden tartışılmasını, tartıştırılmasını istemem."
"Olayla ilgili bir isim verip konuyu daha fazla gündemde tutacak ve partimi tartıştıracak bir davranış içine girmem mümkün değil. Ayrıca iyi niyetinden şüphe duymadığım bir yol arkadaşımı kesinlikle ifşa etmem. Hele hele süreç bir linç kampanyasına dönüştükten sonra benim bir isim vermem artık hiç mümkün değildir."
"Makamlar ve mevkiler gelip geçer, onurlu duruşları ise tarih yazar. Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet değerleri için verdiğim mücadele son nefesime kadar sürecektir. Değerli kamuoyunun bilgilerine arz eder, saygılar sunarım."