Ankara İdare Mahkemesi'ne yapılan başvuruda, yürütmenin durdurulması istendi. CHP adına, Ankara Milletvekili Adayı avukat Şenal Sarıhan tarafından yapılan başvuruda reklamın içeriğinde bir kötüleme ya da hakaret olmamasına karşın, tamamen keyfi bir değerlendirme yapıldığı belirtilerek, yasaklama kararının yasal bir dayanağı olmadığı ifade edildi.
Başvuru dilekçesinde, işlemin gerekçesinin "Reklamlar, hiçbir kişi, kurum veya kuruluşu, ticari ya da mesleki faaliyeti, malı ya da hizmet, reklam veya markayı aşağılayamaz, açıkça alay konusu edemez ve benzeri biçimde kötüleyemez"hükümlerine dayandırıldığı anımsatılırken, şöyle denildi:
"Gerekçede 'kötüleme' olarak tanımlanan sözler, reklam içeriğinde yer alan, 'Hukuka ve ekonomiye; özgürlüğe, barışa ve adalete; laikliği, demokrasiye ve Cumhuriyete zulmetmek' sözleridir. İdare, bu tür bir zulmün hoş görülmeyecek bir eylem olduğunu, hatta yasalarda cezai yaptırımı bulunduğunu, bu cümlede 'zalim'le kastedilenin iktidar olduğunu, iktidarın bu nitelemelerle kötülendiği için yayına izin verilmediğini ifade etmiştir. Davalı İdare bu kararı alırken, reklam metninin bütününü değil, kendi yargılarını destekleyecek bir bölümünü ele almış ve bu sözcükler üzerinden soyut bir yoruma gitmiştir. Öncelikle belirtmeliyiz ki 'kötüleme' Ceza Yasası'nda yaptırıma bağlanmış bir eylem değildir. Burada bir kötüleme değil, eleştiri vardır. Ayrıca anılan reklam, ticari bir reklam değildir. Bu nedenle ticari bir reklammış gibi değerlendirilmesi ve bu kapsamdaki yönetmelik hükümleri çerçevesinde hukuksal değerlendirmeye gidilmesi olanaksızdır. (Reklamda yer alan) 'Malum zihniyet' iktidarda olan zihniyet olarak kabul edilmiştir. Bu kabul, idareye aittir. İktidar partisi de seçimlere giren bir partidir. Ne iktidarın ne de iktidar partisinin eleştirilemeyeceği gibi bir yasal düzenleme ve yasak yoktur."
"CHP PROPAGANDA HAKKINDAN YOKSUN BIRAKILMAKTADIR"
CHP'nin 7 Haziran'da yapılacak olan seçimlere hazırlanabilmesi için çok dar bir zaman kaldığı, Anayasal bir hak olan seçme ve seçilme hakkının, özgürce ve eşit koşullarda değerlendirilebilmesi, yasalarca güvence altına alındığı vurgulanan dilekçede şunlar kaydedildi:
"Görsel basın araçları, özellikle TRT gibi çok geniş alanlara hitap eden televizyonlar aracılığıyla yapılan propaganda en etkin propagandadır. Dava konusu işlemle CHP, bu hak ve olanaktan yoksun bırakılmaktadır. Siyasi Partiler, seçim yarışında halka hizmet için yarışmaktadırlar. Kendilerini yeterince tanıtamamaları, toplumun aksayan, hangi sorunlarıyla mücadele edeceklerini açıkça duyuramamaları, onların sadece az oy almalarını değil, yönetime gelmeleri halinde, kamunun yararına yapacakları olumlu hizmetlerden halkın yararlanmasını da engelleyecektir. Ayrıca, bir siyasi partiyi kayırırken, diğer bir siyasi partiye hukuka aykırı bir biçimde yasaklar koymak, halkın devlete olan güvenini de etkileyecek ve bu nedenle seçim sonuçları şaibe altında kalacaktır. Bu haksızlıkların giderilmesi için, yürütmeyi durdurma kararı verilmesi bu nedenle gerekli ve zorunludur." (ANKA)