'Çığlıkları bastırmak için son ses müzik açıyorlardı' Yenidoğan skandalında mağdur anne: En acısını söyleyeyim! 'Altında imzanız var' deyip...

Yenidoğan çetesi skandalında her yeni saat yeni bir detay ortaya çıkıyor. Mağdur ailelerin anlattıkları yürekleri yakıyor. Sağlıklı doğduğu söylenip 1-2 gün sürebilecek yoğun bakım sürecinin 15-16 gün sürdüğünü ve Fırat Sarı'nın ifadeleri sonrası şüphelenip başka hastaneye gördükleri bebekleriyle ilgili "Neden bu kadar geç kaldınız, artık kronikleşmiş, karaciğer hastası olmuş" denildiğini söyleyen mağdur bir anne "En acısını söyleyeyim. Yoğun bakımda bebeklerin çığlıklarını bastırmak için son se

Gündeme oturan 'Yenidoğan Çetesi' skandalı tüm Türkiye'nin kanını dondurdu. Her yeni gün, yeni detayların ve iddiaların çıktığı çeteyle ilgili mağdur ailelerin anlattıkları yürekleri yakıyor. Çete lideri doktor Fırat Sarı ile aralarında geçenleri ve çocuğunun doğumundan sonra yaşananları anlatan bir mağdur anne, 'Size ben en acısını söyleyeyim' sözleriyle olayın bir başka korkunç boyutunu aktardı.

"YÜKSEK DERECEDE ENFEKSİYON ÇIKTI"

Yenidoğan çetesi mağduru Neslihan Tuğçe Ünlü Paksoy, Halk TV canlı yayınına bağlanarak yaşadığı süreci anlattı. Mağdur anne şu ifadeleri kullandı:

Reklam
Reklam

"22 Haziran 2020 yılında İstanbul Reyap Hastanesi'nde oğlum dünyaya geldi. Yaklaşık 1-2 gün sürebilecek olan bir yoğun bakım maceramız tam 15-16 gün sürdü. Doğum yaptıktan sonra oğlumu 3-4 saniyeliğine gösterdiler. Hiçbir şey söylemeden gayet sağlıklı odanıza çıktığınızda görebilirsiniz dediler ve götürdüler. Benim ameliyat işlemlerim bittikten sonra odaya çıktım ama çocuğum yoktu. Daha sonra bir iki hemşire, doktor da değil hemşireler geldi, solunum sıkıntısı olduğunu, bu sebeple bir ya da en fazla iki gün yoğun bakımda kalacağını söylediler. Biz de doğrudur diye tamam dedik. Neticede hani doktor ya da hemşire en iyisini biliyorlardır. İkinci gün beni taburcu ettiklerinde durumunu sorduk oğlumuzu getirecek misiniz taburcu oluyoruz dediler biraz daha kalması gerekiyor, daha iyi solunum alabilmesi için bir ya da iki gün daha misafirimiz olacak denildi. Eve gönderdiler bizi ama 4. gün hastaneye gittiğimizde bilgi alabileceğimiz bir uzman doktor yoktu, hemşireler girip çıkıyordu. Telefonla bizi aradıklarında 7. gün olmuştu, taburcu edeceğiz dediler. Yalnız son bir kan tahlili yapmamız gerekiyor, hastaneye gelin diye çağırdılar bizi. Hastaneye gittiğimizde kan tahlilleri yapıldı. Yüksek derecede enfeksiyon çıktı. Bu sebeple minimum 4 gün maksimum 7 gün daha kalacağını söylediler çocuğumuzun. Bu süre zarfında benden süt istiyorlardı, sütü götürdüğümde niye bu kadar çok süt getiriyorsunuz diye azarlanıyorduk. Çocuğumuz zaten pandemi döneminde doğduğu için asla göremiyorduk.

Reklam
Reklam

"ULTRASONA GİTTİĞİMİZDE KARACİĞERİNDE BİR PIHTI GÖRÜLDÜ"

Daha sonra taburcu olacağı gün doktor, doktor diyorum iyi niyetli tüm doktorlardan özür dileyerek, Fırat Sarı geldi. Çocuğumuzun neden enfeksiyon kaptığını sorduğumuzda; hastane kaynaklı enfeksiyon ama taburcu işlemlerini gerçekleştireceğim, değerleri düştü, gayet iyi sağlıklı ama son bir ultrason yapmamız gerekiyor o iç organlarına bakmamız için denildi. Ultrasona gittiğimizde karaciğerinde bir pıhtı görüldü. Bize bu pıhtının genetik ya da göbeğe takılan kateter kaynaklı olabileceği söylendi. Ancak bir hafta sonra gelin, kendiliğinden de açılabilir, çok mühim bir şey değil, genelde yeni doğan bebeklerde çok sık karşılaştığımız bir durum denildi. Bir hafta sonra gittiğimizde tekrar ultrasona girdiğinde tıkanan damarların yan damarları da tıkanmış durumda, daha ilerlemiş seviyede olduğu söylendi. Ben dedi bunu uzman bir doktor arayacağım dedi Fırat Sarı. Yanımızda doktor aradı, durumunu anlattı oğlumun ilaç vereyim mi dedi. Galiba karşıdan hayır cevabı aldı, tamam o zaman dedi eve gönderiyorum dedi. Bize ikinci hafta kontrole gittiğimizde bir ay sonra gelin denildi.

Reklam
Reklam

"'NEDEN BU KADAR GEÇ KALDINIZ' DEDİ! ARTIK KRONİKLEŞMİŞ, KARACİĞER HASTASI OLMUŞ"

Biz artık iyice şüphelenmeye başladık, bize neden yapıldığı, nasıl bu hastalık oluştuğu hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Ben hemen farklı bir çocuk doktoruna çıktığımda hemen dedi bu hastanemizde çocuk gastroentoloji bölümü yok, en yakın bir hastaneye gidip çocuk gastroentoloji bölümüne çocuğunuzu muayene ettirin denildi. Biz iki farklı özel hastaneye anında gittik. Neden bu kadar geç kaldınız dedi, artık kronikleşmiş, karaciğer hastası olmuş. Portal hipertansiyon adı verilen karaciğeri besleyen tüm damarlar tıkanmış.

"FIRAT SARI YÜZÜMÜZE BİLE BAKMADI! SADECE DEDİĞİ 'KUSURA BAKMAYIN'"

Biz hemen tekrar Reyap Hastanesi'ne gittik. Fırat Sarı geldi, çok özür diliyorum, kusura bakmayın, yoğun bakım sırasında göbeğine bebeğinizin kateter takarken muhtemelen karaciğerine değdirdim, bu sebeple oldu diye bu kadar basit bu tarz açıklama yaptı. Yüzümüze bile bakmadı, çok özür diliyorum, kusura bakmayın sadece dediği bu.

Reklam
Reklam

"'ALTINDA İMZANIZ VAR' DENİLDİ"

Sonrası zaten bizim için uzun bir süreç başladı. Ben insan kaynaklarına gittiğimde Reyap Hastanesi'nin suç duyurusunda bulunacağımı söyledim. Bize epikrizlerimizi ve yoğun bakıma giderken imzaladığımız tüm kağıtları vererek; istediğinizi yapabilirsiniz, yoğun bakıma alınırken imzaladığınız kağıtlar var, bu kağıtlarda oluşabilecek tüm komplikasyonlar var ve altında imzanız var denildi. Yani isterseniz hemen gidebilirsiniz ama bu işten hiçbir çıkar elde edemezsin denildi, evraklar verildi.

Ben epikrizi okuduğumda çocuğumun o yoğun bakım sürecinde sarılık geçirdiğini, çocuğumun entübe olduğunu, bana sürekli solunumu ya da enfeksiyon bunu söylediler, ama çocuğum benim entübe olmuş. 3 kilo 300 gram teslim ettiğim çocuğumu çıkarken 2 kilo 400 gram olarak aldım. Süt istediklerinde sütü götürdüğümde neden bu kadar çok süt getiriyorsunuz alın götürün diye sütü geri verdiler. Biz o yoğun bakım kapısında beklerken pandemi diye bizi içeri almadılar. Ama o yoğun bakım hemşireleri ellerinde çaylar, kahveler bir o yoğun bakım kapısından çıkıyorlar, bir kantine gidiyorlar, ama ne maske ne eldiven herhangi bir önlem yok.

Reklam
Reklam

"SİZE BEN EN ACISINI SÖYLEYEYİM"

Size ben en acısını söyleyeyim. Yoğun bakım kapısı açıldığında içeride zaten sayamadığımız sayıda bebek var. Biri geliyor biri gidiyor ve içeride o bebeklerin çığlıklarını kesmek için, bastırmak için müthiş derecede son ses müzik sesleri her gün, eğleniyorlar içeride. O bebekler orada ağlarken son ses müzik açıp bütün hemşireler dans ediyorlar, birbirleriyle muhabbet ediyorlar."

Anahtar Kelimeler: