KONYA (İHA) - Bugün insanların en sevdiği besin maddelerinden birisi olan ve yenildiği zaman insanda oluşturduğu mutluluk hormonu nedeniyle uzmanlar tarafından tavsiye edilen çikolatanın tarihi 1500'lü yıllara kadar uzanıyor.
İlk olarak 1528 yılında Don Cortez isimli İspanyol bir denizci tarafından keşfedilen ve ticari bir içecek haline getirilen çikolata, 1606 yılında İtalya'ya, 1615 yılında Fransa'ya, 1657 yılında ise İngiltere'ye yayıldı. Tarihçilere göre 1700'lü yılların başında sadece Londra'da 2 bin çikolata imalathanesi bulunuyordu ve kakaonun içine sütte ilave ediliyordu. İtalya'da sütlü kakao özellikle din adamları arasında yaygınlaşırken, Papa 14. Clement'in ölümüne neden olan zehrin Papa'nın severek içtiği sütlü
çikolatasının içine atıldığı sanılıyor.
Yiyecek olarak çikolata ise ilk kez 19. yüzyılın ortalarında İngiltere ve İsviçre'de görülmeye başlandı. 1828 yılında Van Houten adlı Hollandalı bir usta kakao çekirdeklerini presleyerek elde ettiği yağdan bazı maddeleri çıkardı ve bu ürünü değirmenden geçirerek kimyasal bir işleme tabi tuttu ve bu yolla kakao tozu elde etti. İlk çikolata ise 1876 yılında İngiltere'de imal edildi. İsviçreli Daniel Peter ise sütteki fazla suyu çıkarıp çikolatayla karıştırarak sütlü çikolatayı imal etti.
Temelde kakao, kakao yağı, şeker, lesitin ve vanilinden oluşan çikolata bitter, sütlü ve beyaz olmak üzere üçe ayrılıyor. Temel karışımdan "bitter" adı verilen tadı biraz acı çikolata çıkar. Bu karışımın içine süt tozu ilave edilirse sütlü çikolata, kakao çıkarılıp içine daha fazla süttozu eklenirse fildişi renginden dolayı beyaz çikolata elde edilir. Çikolatanın rengi içindeki kakao kütlesine bağlı olduğundan, kullanılan kakaonun oranı ve cinsi değiştikçe rengi ve tadı da değişir. Ustalara göre, iyi bir çikolata oda sıcaklığında sertliğini korumalı, ağızda ise erimelidir. Eriyen çikolata ağızda tanecikler ya da madeni bir tat bırakmamalıdır.