Cılız kelimesinin Ermeniceden Türkçeye geçtiği düşünülmektedir. Ermenice “veremli, marazlı” anlamına gelen "cıladz" sözcüğünden alıntı olabilir. Fakat bu durumun kesin değildir. Cılız kelimesinin dilimizdeki ilk yazılı kaynağı Evliya Çelebi'nin Seyahatname eseri olarak bilinir.
Cılız ne demek?
Cılız sözcüğü anlamı bakımından Türkçe dilinde birden fazla karşılık bulur. Kelimenin Türk Dil Kurumuna göre anlamları şu şekildedir:
- (sıfat) Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif.
(sıfat) Güçsüz, sönük (ışık).
(sıfat) ince.
(sıfat) Basit, değersiz, önemsiz.
(zarf) Güçsüz bir biçimde.
Cılız kelimesini içinde bulunduran cümle örnekleri vermek gerekirse:
- Genç kız cılızlığı sebebiyle sürekli baygınlık geçiriyordu.
- Cılız hâliyle karşısındaki insanlara dikleniyordu.
- Bu cılızlıkla fazla yaşayamaz.
- Yapılı kadın, cılızlara nefretle bakıyordu.
- Cılız ışıkta görebildiğim kadar dikiş dikmeye çalıştım.
Cılız kelimesinin eş anlamlısı olan sözcük listesini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Algın
- Arık
- Zayıf
- Eneze
- Kurada
- Nahif
Cılızın eş anlamlıları ile örnek cümleler
- Son yıllarda iyice eneze olmuştu.
- Geçirdiği hastalık sebebiyle fazlasıyla nahifleşmişti.
- Genç kız ne kadar nahif olsa da kendini yapılı olarak görüyordu.
- Bu algın hâlinle koca bavulu nasıl taşıyabileceğini düşünüyorsun?
- Geçirdiği ameliyat sonucunda fazlasıyla kilo verdiği için iyice arıklaşmıştı.
- Zayıf insanlar genelde hâlsiz ve durgun olur.
- Biraz daha zayıflarsan ayağa bile kalkamayacaksın.
- Genç adam çok kurada olduğundan sürekli acıkıyordu.
- Zayıf vücudunu kaldıramadığından mama tedavisi alıyordu.
- Oldukça nahif, yaşlı ve mutsuz bir adamdı.
- Genç adam fazla kilolarını verip eskisi gibi zayıf görünmek istiyordu.
- Arık bir buzağı kuyruğunu sallayarak gidiyordu.
- Pencereyi açar açmaz bu kedi çarpık bacakları, kurada kolları, porsuk gerdanla karşıma çıkmıştı.