Alves’ten sonra…
Salzburg maçlarını hasarsız geçen Fenerbahçe’de Yobo’yu kadro dışında tutan Ersun Yanal, Hasan Ali’den hiçbir fazlası olmadığı gözlemlenen Kadlec’i de kenara alarak doğal olanı yaptı. Dev mücadeleye Fener daha baskılı başlarken, Aslan bocalıyordu. Ancak sarı-kırmızılılar Drogba, Sneijder gibi klas isimleriyle oyunu 20. dakikadan sonra dengeledi. İki Salzburg maçında Kanarya’nın en iyilerinden Bruno Alves’in 63’te gördüğü kırmızı kartın ardından oyunda dengeler altüst oldu. Zaten derbilerde 10 kişi kalan tarafın eğer skor avantajı yoksa sonucu lehine çevirmesi çok zor. Bu andan sonra 90 dakikanın son düdüğü çalana kadar oyun tek taraflı oynandı. Birçok fırsatı kullanamayan G.Saray’da Selçuk’un kaçırdığı pozisyon akıllara ziyandı.
Garip şeyler oldu
Bu kadar üstün oynayan Cimbom’un uzatmalarda golü bulması doğaldı. Londra Aslan’ı Drogba kalitesine yakışır bir kafa topuyla sahanın en iyilerinden Mert’i çaresiz bıraktı. 120 dakika müthiş bir dinamizm ile ayakta kalan, gençlere taş çıkaran, son anlarda gelip defanstan top çıkaran 35’lik Fildişili forvet neden büyük futbolcu olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak bu golün sonrasında herşey tersine döndü. Sahada futbol doğrularının aksine şeyler yaşanıyordu. Bir anda sanki F.Bahçe 12 kişi, G.Saray ise 11 kişiyle oynamaya başlamıştı.
Sarı-lacivertliler tıpkı Avusturya’daki Salzburg maçında olduğu gibi geriye düştükten sonra müthiş bir enerjiyle ayağa kalktı. Mehmet Topal, Kuyt’ın pozisyonları ve Sow’un direkten dönen kafası bir anda Aslan’ın sevincini kursağında bırakabilirdi. Ama Süper Kupa’yı kazanıp omzuna bir apolet daha takan Cimbom rakibine geçen yılın rövanşını da vermedi. Ersun Yanal’ın işi zor ama Terim’in de özellikle takımının uzatmanın son bölümündeki görüntüsü nedeniyle üzerinde epeyce düşünmesi gereken şeyler var.