Çimento sektöründe ihracat bereketi

İSTANBUL (İHA) - İnşaat ve alt yapı yatırımlarının temel girdisi olan çimento sektörü, Türkiye ekonomisine önemli katkıda bulunmaya devam ediyor. 2003 yılında 300 milyon doların üzerinde ihracat yapan Türk çimento sektörü, üretimde Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada yer alıyor. 39'u entegre fabrika toplam 57 işletmenin faaliyet gösterdiği sektör, bu yıl yaklaşık yüzde 5'lik bir büyüme hedefliyor. Sektör, 2003'te yüzde 4 oranında büyüyerek 28 milyon ton iç satış gerçekleştirdi.

Tayland'dan sonra dünyanın ikinci çimento ve klinker ihracatçısı olma başarısını son 2 yıldır elinde bulunduran Türk çimento sektörü, yoğun rekabet ortamı ve ihracatta yaşanan tüm güçlüklere rağmen, kriz döneminde çimento ve klinker toplam satışını ikiye katlayarak, 10 milyon ton seviyesinin üzerine çıkardı. Çimentocular ise, iç talep yetersizliğinden ve üretimde elektrik fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyor.

Reklam
Reklam

İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, dünya çimento piyasasında son yıllarda büyük atılım içinde olan Çin, 500 milyon ton üretimle en ön sırada geliyor. Bu ülkeyi 86.9 milyon tonla Japonya, 82.6 milyon tonla ABD, 80 milyon tonla Hindistan ve 47 milyon tonla Güney Kore takip ediyor.

SEKTÖRDE 57 İŞLETME FAALİYET GÖSTERİYOR 1911 yılında 20 bin ton kapasiteye sahip bir fırınla çimento üretmeye başlayan Türkiye, bu alanda da büyük başarıya imza attı. Günümüzde 39'u entegre fabrika, 18'i öğütme ve paketleme olmak üzere toplam 57 işletmenin faaliyet gösterdiği Türk çimento sektörü, üretim miktarı bakımından Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada yer alıyor.

Ülke sanayileşmesinin en başarılı örneklerinden biri olan çimento sektörü, modernizasyon ve kapasite arttırıcı yatırımlara ağırlık verilmesiyle birlikte son yıllarda da teknolojik açıdan gelişme kaydetmiş ve ürün kalitesini de buna paralel olarak yükseltmiş durumda. Ayrıca, Cumhuriyet'in ilk yıllarında kamu kuruluşu niteliğinde olan çimento fabrikaları, artık tamamıyla özel sektör işletmeleri olarak faaliyet gösteriyor.

Reklam
Reklam

İHRACATTAN 305 MİLYON DOLAR Günümüzde üretilen çimentonun yüzde 60'ı iç piyasada tüketilirken, kalan yüzde 40'ı da ihraç ediliyor. Geçen yıl 76 milyon 684 bin doları klinker, 228 milyon 759 bin doları çimento olmak üzere toplamda 305 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, dünyanın dört bir yanına satış yapıyor. İhracat yapılan ülkelerin başında 63 milyon dolarla İtalya geliyor. Bu ülkeyi 62 milyon dolarla İspanya, onu da 33 milyon dolarla dünyanın büyük çimento ithalatçısı ABD izliyor.

Geçen yılki ihracat rakamlarında dikkat çeken önemli bir nokta da, Orta Doğu ülkelerine yapılan çimento ihracatında yaşanan patlama oldu. Cezayir'e gerçekleştirilen çimento ihracatı 2002 yılına göre yüzde 187 artarken, Suriye'ye de ihracat yüzde 181 artış kaydetti. Bütün bunlarla birlikte Türkiye, 2002 ve 2003 yıllarında 10 milyon ton ile dünyada Tayland'dan sonra en çok çimento ve klinker ihracatı yapan ülke olma başarısını gösterdi.

İhracatta yakalanan bu başarının arkasında sektörün girişimciliğinin yanı sıra bir başka gerçek daha bulunuyor: 'Ekonomik kriz'. 1998 yılında 4 milyon ton olan ihracat, 1999'da 4.5 milyon tona ve 2000'de 6.5 milyon tona çıkarken, ekonomik krizle birlikte hızlanmanın başlaması dikkat çekiyor.

Reklam
Reklam

İÇ TÜKETİM YETERSİZ Türk çimento sektörünün en büyük sorunlarından biri de iç tüketimin yetersiz olması. Alt yapı ve konut ihtiyacı had safhada bulunmasına rağmen, Türkiye'de kişi başına çimento tüketimi 400 kg civarında ve sektör temsilcilerine göre bu rakamın süratle 500-600 kg düzeyine çıkarılması gerekiyor. Ancak, ekonomik krize bağlı olarak başta kamu yatırım harcamalarında yaşanan daralma, çimento tüketiminin yeniden toparlanmasını da geciktiriyor. Bu sebeple, sektörde talep darboğazı ve ona bağlı olarak fazla kapasite sorununun 2004 ve ileriki yıllarda da devam etmesi söz konusu. Öyle ki mevcut durumda çimento fabrikalarının klinker üretim kapasiteleri 33.2 milyon ton civarında bulunuyor. Buna karşılık sektörün 2003 yılında ürettiği klinker 30 milyon ton. Yani sadece klinker üretiminde yaklaşık 3.5 milyon atıl durumda bulunuyor.

Diğer yandan uzmanlar, klinker üretim kapasitesinin 2005 yılında 41.3 milyon tona çıkması ve 53.5 milyon ton kapasite oluşturması gerektiğini savunuyor. Buna karşılık Türkiye'nin çimento tüketiminin 42-45 milyon ton olması hesaplanıyor. Uzmanların iyimser tahminlerine göre, aynı dönem içinde sektörün ihracatı 20 milyon tona ulaşabilir. Bu sebeple maliyet düşürücü, modernizasyon yatırımları dışında, özellikle yeni kurulacak çimento fabrikaları için teşvik verilmemesi gerekiye39'u entegre fabrika, 18'i öor, aksi takdirde büyük kaynak israfı söz konusu olacak.

Reklam
Reklam

PAHALI ELEKTRİK ŞİKAYETİ Türkiye ayrıca, Avrupa'da en pahalı elektrik kullanan ülkelerin başında geliyor. Pahalı elektrik, enerji girdisinin çok yoğun olduğu çimento sektöründe kendisini daha çok hissettiriyor. Elektrik fiyatının maliyet üzerinde büyük baskı kurduğunu belirten sanayiciler, bu durumun ihracata rekabet etmeyi zorlaştırdığını ifade ediyor. Sektörün girdi maliyetleri içinde elektrik yüzde 23.5 düzeyinde bulunuyor.

Öte yandan sektör, petrokok kullanımında da sorunlar yaşanıyor. Petrokok, sektörde istikrarlı kalitesi, yüksek ısı değeri ve düşük maliyeti sebebiyle tercih edilen yakıt durumunda. Ancak, petrokok kullanımında çevre sorunları sebebiyle bazı kısıtlamalar bulunuyor. Buna rağmen sektör temsilcileri Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, Belçika, Danimarka ve Kore gibi bir çok ülkenin petrokok kullandığına dikkat çekerek, bu yakıtın çimento üretiminde kullanılması durumunda çevre problemlerinin oluşmadığını iddia ediyor.

Türk çimento sektörünün bünyeyle ilgili sorunları olmadığını vurgulayan sektör temsilcileri, buna karşılık girdilerin dünya fiyatları ile temin edilmesinin zaruri olduğunu söylüyor. Özellikle dünya piyasasında rakip ülkelerin uygun fiyatlarla petrokok kullandıklarını belirten çimentocular, kısıtlamaların, Türkiye çimento sektörünün rekabet şansını azalttığını belirtiyor.

Reklam
Reklam

'AVRUPA'NIN TEDARİKÇİSİ OLABİLİRİZ' Kyoto Protokolü'nün kabulüyle, Avrupa'da sanayinin karbondioksit üretiminin sınırlandırılması, Türkiye çimento sektörü için fırsat olarak değerlendiriliyor. Çevre sorunları sebebiyle Avrupa'nın klinker üretiminde önümüzdeki dönemlerde kısıtlamaya gitmesini bekleyen sektör temsilcileri, uzun vadede Türkiye'nin Avrupa pazarına klinker ve çimento sağlayan tedarikçi durumuna gelebileceğini kaydediyor. Düşük faiz ve deniz taşımacılığındaki tüm sıkıntılara rağmen, Avrupa ve Akdeniz pazarlarına coğrafi yakınlığı sebebiyle Türkiye'nin diğer üreticilere göre daha avantajlı olduğu ifade ediliyor. Sektör bu gelişmeyi şimdiden kendisini hazırlamaya başlamış durumda. Öyle ki Avrupa'nın ileride talep etmesi beklenen kalite ve standartların Türk çimento sektörü

tarafından şimdiden yerine getirildiği ifade ediliyor.

Öte yandan, çimento sektörünün yakından izlediği bir diğer pazar da hemen hemen her ülkenin pay almaya çalıştığı Irak. Özellikle Güneydoğu'da faaliyet gösteren firmalar, bu pazarda şimdiden söz sahibi olmaya başarmış durumda. 2003 yılının son 4 ayında Mardin, Kurtalan ve Elazığ çimento fabrikalarından Irak'a yaklaşık 250 bin ton ihracat yapıldı. Irak pazarında 2003 yılının ikinci yarısından itibaren ciddi bir canlanma ve talep artışının yaşandığını söyleyen sektör temsilcileri, bu durumun 2004 yılında da süreceğine dikkat çekiyor.

Reklam
Reklam

Bu yıl Irak'a çimento ihracatının 1 milyon tona kadar çıkmasının muhtemel olduğunu belirten çimentocular, büyük bağlantılar için Türk üreticilere teklifler geldiğini ifade ediyor. Ancak bu tekliflerin Basra Körfezi'nde, Um-Kasr Limanı'na gemi ile teslim şartına bağlanması Türk sanayicisini zorluyor. Çünkü uzue39'u entegre fabrika, 18'i ön bir deniz taşımacılığı gerektiren bu tür taleplerde, yüksek taşıma maliyetleri sebebiyle ihracatçı fabrikaların CIF fiyatları, Güneydoğu Asya ülkelerine göre yüksek kalıyor. Çimento ihracatçıları, devletin ilgili birimlerinin konuya el atarak karayolu taşımacılığının serbest bırakılmasını sağlamalarını istiyor.

MARDİN'DEN SURİYE'YE 125 BİN TON ÇİMENTO Bu arada, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK)'na ait olan Mardin Çimento Fabrikası tesislerinden Suriye'ye çimento sevkiyatı başladı. Mardin'in Kabala Beldesi yakınlarındaki OYAK'a ait çimento fabrikası, geçen şubat ayında Suriye'de girdiği ihaleyi kazanarak 125 bin ton çimento ihracatına başladı. Ancak Suriye'de meydana gelen çatışmalar yüzünden sevkiyat gecikti. Günde 30 TIR ile 900 ton çimentonun gönderildiği Suriye'ye sevkıyatın devam etmesi bekleniyor. Türk şoförleri ise, nakliyenin kendilerine verilmemesinden yakınıyor.

Reklam
Reklam

Halen Irak'a günlük bin ton çimentonun müteahhitler aracılığıyla sevk edildiği Mardin Çimento Fabrikası'nın, iç piyasaya 2 bin ton çimento verdiği belirtildi. Irak ve Suriye'ye ihraç edilen çimentodan yaklaşık 25 milyon doları döviz girdisinin Türkiye'ye kazandırılacağı, Afganistan'a da çimento satmayı planlayan Mardin Çimento Fabrikası tesislerinde günlük üretimin 5 bin ton dolayında olduğu açıklandı.

Ekonomide yaşanan ve son bir yıldır aşılmaya başlanan krizin, inşaat sektörüne olumsuz gelişme yansıtmadığını, tersine 2003 yılında sektördeki daralmanın ortalama yüzde 15'lerde seyrettiğini belirten Nuh Çimento A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, çimentocuların, bu daralmaya rağmen bir yıl öncesine oranla iç piyasalarda yüzde 5 daha fazla mal sattığını vurguladı. "Sektörün ihracat performansı iyi olmakla birlikte, limana yakın olmayan fabrikaların ihracat için yaptıkları fedakarlıklar fazladır" diyen Şahinoğlu, "Nakliye ücretleri çok önemlidir. Sektörün alternatif pazarları, Ortadoğu'daki komşularımız ve özellikle de Irak'tır. Bölge fabrikaları Irak pazarından ciddi bir yarar sağlayabilir. Ancak birileri ile rekabet edip, fiyatları makul seviyelerin altına düşürmemeleri şarttır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Şahinoğlu, Türk çimento sektörünün, bundan böyle ihracat imkanı olmayan veya yüksek maliyetli olarak ihracat yapılabilen bölgelerde yeni yatırımlar yapmaması gerektiğini ifade ederek, "Ancak, sektörün dünya boyutu iyi incelenip, ona göre strateji oluşturmalıdır. Gelecek 2-3 yıl Irak olayını iyi değerlendirmek gerekir" dedi.

'ÜRETİM KAPASİTEMİZİ YÜZDE 100 ARTTIRACAĞIZ' Şahinoğlu, Nuh Çimento'nun 2004 yılı hedefini ise şöyle açıkladı: "Üretimde kapasitenin en üst seviyesine erişmek, üretimin yüzde 40'ını ihraç edip kalanı iç piyasada tüketmek ve kalitede dünyanın en iyilerinden biri olmak. Ayrıca üretim kapasitesini yüzde yüz arttıracak olan ve halen devam etmekte olan yatırımları 2004 yılının son çeyreğinde tamamlamış olacağız" diye konuştu.

Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı Adnan İğnebekçili de, sektörün AB'nin ileride talep edebileceği kalite ve standartları şimdiden yakaladığını bildirdi. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin, en büyük tahribatı inşaat sektöründe yaptızue39'u entegre fabrika, 18'i öğını belirten İğnebekçili, "Çimento, inşaatın en önemli alt sektörlerinden biridir. 1998 yılında 34.5 milyon ton seviyesine çıkan yurt içi çimento talebi, 2001 yılında 25.5 milyon tona düşmüştür. 2002 ve 2003 yıllarında yıllarında yaşanan kısmi düzenlemeye rağmen hala 1998'in yüzde 20'nin altında bir çimento tüketimi mevcuttur. Çimento sektörü, 2003'te yüzde 4

oranında büyüyerek 28 milyon ton satış gerçekleştirmiştir" dedi.

İğnebekçili, Türkiye gibi alt yapı ve konut ihtiyaçlarının büyük olduğu bir ülkede, kişi başına yıllık çimento tüketiminin 400 kilogram olmasını 'kabul edilemez' diye nitelendirerek, "Bu seviyenin süratle 500-600 kg seviyesine çıkması gerekmektedir. Ancak ekonomik krize bağlı olarak başta kamu yatırımları olmak üzere tüm yatırım harcamalarında yaşanan daralma, çimento tüketiminin yeniden toparlanmasını da geciktirmektedir. Bu nedenle sektörde talep darboğazı ve bağlı olarak fazla kapasite sorununun 2004 ve ileriki yıllarda da devam etmesi beklenmektedir" diye konuştu.

'İHRACATTA İKİ KAT ARTIŞ' 2004'te sektörde yaklaşık yüzde 5'lik bir büyüme hedeflendiğini kaydeden Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı Adnan İğnebekçili, "İç tüketimde yaşanan gerileme neticesinde dış pazarlara yönelen çimento sektörü, yoğun rekabet ortamı, ihracatta yaşanan tüm güçlüklere rağmen kriz döneminde çimento ve klinker olarak toplam ihracatını iki katına çıkartarak, 10 milyon ton seviyesinin üzerine ulaşmış ve iki yıldır dünyanın en büyük ikinci ihracatçısı konumuna oturmuştur" dedi.

İğnebekçili, Kyoto Protokolü'nün kabulüyle, sanayinin karbondioksit üretiminin sınırlandırıldığını, bu sebeple, zaman içerisinde Avrupa'da klinker üretiminde kısıtlamaya gidilmesinin muhtemel olduğunu belirterek, "Dolayısıyla uzun vadede Türkiye, Avrupa pazarlarına klinker ve çimento üreten bir ülke konumuna gelebilir" diye konuştu.

Düşük karlılığa ve deniz taşımacılığındaki tüm sıkıntılara rağmen, Avrupa ve Akdeniz pazarlarına coğrafi yakınlığı sebebiyle Türkiye'nin, dünya çimento ticaretinde büyük rekabet gücüne ve önemine sahip olduğunu ifade eden İğnebekçili, "Bu meyanda çimento sektörü, Türkiye'nin en dinamik ve öncü sektörlerinden biridir. AB sürecinde, ileride talep edilecek tüm kalite ve standartları şimdiden yakalamış durumdadır" dedi.

Adnan İğnebekçili, çimento üretiminde elektrik fiyatlarının yüksek oluşunun, girdiler açısından çok önem taşıdığını ve yüzde 23.5'lik payla ağırlıklı bir yer tuttuğunu anlatarak, "Halihazırda Türkiye, Avrupa'da elektriği en pahalı kullanan ülkeler arasındadır. Enerji girdi maliyetlerinin diğer önemli bir kalemi olan kömürde uluslararası piyasalardaki artış, aynı biçimde sektörümüze yansıtılırken, bilhassa ithalatla ilgili ek maliyetler, düşük tonajlı gemiler, yüksek liman ve iç taşıma maliyetleri gibi toplam maliyetin oranının son bir yılda yaklaşık iki misli artmasına yol açmıştır" diye konuştu.