Çin, muhafazakar olduğu kadar yenilikçi, uzay teknolojisine sahip ancak eski geleneklerine sıkı sıkıya bağlı. En eski medeniyetlerden biri olan Çin, şu anda tam tamına 1.3 milyarlık bir nüfusa sahip. Başkent Pekin de dahil olmak üzere, ülkede konuşulan resmi diller Mandarin ve Kanton Çincesi.
Çin baş döndürücü bir hızla modernleşirken, sonsuzluğa uzadığını zannettiğiniz gökdelenleri ve lüks araba galerilerinin yanı sıra, köklü tarihinin zenginliklerini de korumaya devam ediyor. Çin Seddi’nden, tapınakların süslediği dağlara, antika köylere ve su şehirlerine kadar, büyüleyici görseller sizleri bekliyor.
İpek Yolu'nun bu harikalar diyarının, yüz ölçümü bakımından neredeyse uçsuz bucaksız olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebepten, bir noktada bütün tatilinizi harcamaktansa mutlaka elinizden geldiğince çok yer gezmenizi tavsiye ederiz. Komşu ülkeleri de kendi gibi oldukça davetkar. Hong Kong’a, oradan efsanevi yeşillikler diyarı Monolia’ya, ya da aklınızı başınızdan alacak Himalayalar’ın tepelerine gitmek ve oraları keşfetmek isteyebilirsiniz.
Görülecek bu kadar çok yer ve muhtemelen sınırlı zamanı olacak gezginler için ilk önceliğin, olmazsa olmaz Çin Seddi olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Uzaydan bile görülebilen bu yapıyı duymayan ve görmek istemeyen yoktur. Çin Seddi'nin, ülkenin mühendislik becerilerini, insan gücünü ve hırslı vizyonunu simgelediğini söylersek yanılmış olmayız.
“Forbidden City”, yani “Yasaklı Şehir” olarak bilinen bu yer, artık ne bir şehir, ne de yasaklı. Burası, Pekin’in dev sarayı olarak biliniyor. Büyük duvarları ve ihtişamlı kapılarıyla, içerisinde çok fazla, eski moda kraliyet tarihi barındırıyor.
Guangxī’ye yapacağınız biraz sarsıntılı bir otobüs yolculuğundan sonra Çin’in en fotoğrafı çekilen, en büyüleyici manzarasıyla karşılaşacaksınız. Buranın adı “Dragon’s Backbone Rice Terraces”. Bölge küçük köylerden ve pirinç tarlalarından oluşuyor. Ancak su dolu küçük teras şeklinde pirinç tarlaları, adeta birer merdiven gibi, simetrik bir düzen ile yükseliyor.
Ülkenin dini inanç dağılımı da oldukça renkli. %70 Ateist, %22 Budist, %4 Hristiyan, %2 Taoist, &2 Müslüman. Ama herkesin ortak buluştuğu nokta, 10. veya 13. yüzyıllar arasında, Zhang San Feng isimli, efsanevi bir keşişin bulmuş olduğu “Taichi”. Meditasyon ve egzersizi bir araya getiren bu tekniği mutlaka hazır vatanına gitmişken denemenizi tavsiye ederiz.
“The Silk Road” yani İpek Yolu'nu otobüsle dolaşabilir ve çok uzun zaman önce tüccarların kat ettikleri bu yolları deneyimleyebilirsiniz. Kashgar Şehri gidilebilecek en iyi İpek Yolu kenti. Burada hala eski zamanların hissini yakalayabilirsiniz.
“Grand Buddha” herkesin merak ettiği 7 metrelik dev heykelin ta kendisi. Leshan’da bulacağınız bu taş heykel tam 1200 yıl önce oyuldu. Yanında durup fotoğraf çektirmek istediğinizde, kafa hizanız yalnızca heykelin tam ayak parmaklarına kadar gelebilmekte.
Daha gezilecek ve görülecek sayısız yer olmasına rağmen, Çin’in mutfağı ele alınması gereken önemli konulardan birini oluşturuyor. Artık tüm dünyada Uzak Doğu ve Çin mutfağı çok ünlenmiş ve rağbet görüyor olmasına karşın, anavatanında bu lezzetleri deneyimlemek bir ayrıcalık. Dim Sum, tüm Çin’de yaygın olmasına rağmen, bu yemeği denemek için en doğru yerler, Hong Kong, Macau ve Guangzhou. Dumplings, bizim bildiğimiz adıyla Çin mantısının en iyisi için mutlaka kuzeye ve kuzeydoğuya gidin. Ama siz çıtır çıtır yemeyi sevenlerdenseniz, kızartılmış dumpling sipariş edin. Yani kısaca “Guotie” demeniz yeterli olacaktır. Çin'deki Noodle'lar tabii ki bizim burada yaptığımız gibi, üç dakika suda bekletilenlere benzemiyor. Dandan Mian ya da Zhajiang Mian gibi baharatlı, acı ya da kızartılmış soslu çeşitleri seçiminizi oldukça zorlaştıracak cinsten. Çin’de söylenene göre, Pekin Ördeği'nin hasını yemek istiyorsanız, Pekin’de olmalısınız.
Ulaşım olarak, ülkenin yüz ölçümü size uçakla yolculuk etmenin daha mantıklı olduğu fikrini verebilir. Ancak bizim tavsiyemiz daha çok şey görebilmek için vaktiniz varsa tren ya da otobüsle gezmenizdir. Ülkedeki bisiklet kullanımının yaygınlığını düşünecek olursak, size istediğiniz yere, istediğiniz zaman gidebilme imkanı verdiğinden bisiklet kullanmayı tercih edebilir, daha uzak mesafelerde, bisikletinizi trene alabilir ve yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Otobanların giderek çoğalması ve trenle gidemeyeceğiniz yerlere ulaşabilmenizi sağlamaları bakımından otobüs yolculuğu da opsiyonlarınız arasında.
En yüksek sezonu mayıs ve ağustos aylarında yaşayan Çin’de kalabalığa ve yüksek fiyatlara hazırlıklı olmanızı öneririz. Kasım ve şubat ayları oldukça soğuk olsa da, Çin’in Yeni Yıl sezonu olduğundan, çoğu şey pahalı ve sokaklar yoğun oluyor. Şubat ve nisan ayları ile eylül ve ekim ayları arasında taptaze bir hava ve açık bir gökyüzü ülkeye hakim oluyor.