Çin'e 'insan hakları ihlali' suçlaması

İSTANBUL (İHA) - Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Çin'i, Uygur Türkleri üzerindeki baskısını, 'terörizmle savaş adına arttırmakla' suçladı. Örgüt, ABD'ye yapılan 11 Eylül 2001 saldırılarından bu yana Çin hükümetinin, bölgedeki tüm politik ve dini farklılıklara karşı oluşturdukları baskıyı arttırmak için 'terörizm karşıtlığını' bahane olarak kullandığını ve çoğu Müslüman olan Uygurların dini hakları üzerindeki kısıtlamaları çoğaltarak bazı camileri kapattığını, dini okulları ve uygulamaları da yasakladığını bildirdi. Kırgızistan, Kazakistan, Nepal ve Pakistan gibi komşu ülkelere kaçan birçok Uygur'un, Çin hükümetinin, bu ülkelere baskı yaptığı için güvenlikte olmadığını belirten Uluslararası Af Örgütü, sığınmacılar geri gönderildikleri zaman ise işkence, adil olmayan yargılama ve hatta ölüm cezasıyla karşı karşıya kaldığını kaydetti.

Reklam
Reklam

Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af Örgütü'nün yeni raporunda, Çin'in, terörle mücadele adı altında Uygur toplumunun haklarını uzun süredir baskı altında tuttuğu ifade edilerek, bu yüzden birçok Uygur'un komşu ülkelere kaçtığı, ancak kaçanların büyük kısmının, işkence ve ölüm cezası ile karşı karşıya oldukları Çin'e geri gönderildikleri vurgulandı.

'ON BİNLERCE SUÇSUZ KİŞİ GÖZALTINDA' Son üç yıl içinde, Çin'in kuzey batısında bulunan Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde (XUAR), anti terörizm gerekçesi ile on binlerce kişinin gözaltına alındığı belirtilen raporda, bu olayların, bölgesel hükümetin başı tarafından yapılan, son yıllar içinde bir patlama veya suikast olayının hiç yaşanmamış olduğu iddiasına rağmen meydana geldiğine dikkat çekildi. Çin hükümetinin, şiddeti hiçbir zaman kullanmamış veya savunmamış olan düşünce mahkumlarını gözaltında tutmaya devam ettiği kaydedilerek, "Bu durum, Çin'in bölgedeki baskı politikalarının şiddet içeren davranışlar ya da 'terörizmle' savaşmanın' çok ötesinde olduğunu göstermektedir" denildi.

Reklam
Reklam

'ÖRNEK İŞ KADINI'NA CASUSLUKTAN 8 YIL HAPİS Söz konusu raporda, Çin hükümeti tarafından 'örnek iş kadını' olarak gösterilen bir düşünce mahkumu, 57 yaşındaki Rebiya Kadeer'in durumuna da temas edildi. 1995 yılındaki Birleşmiş Milletler Dünya Kadın Konferansı'na resmi temsilciler heyetinin bir üyesi olarak katılan 11 çocuk annesi Kadeer'in, 2000 yılında ise, yapılan gizli bir yargılama sonucunda, 'gizli bilgileri yabancılara vermek' iddiasıyla 8 yıla mahkum edildiği hatırlatılarak, "Daha sonra, söz konusu gizli bilgilerin, eski bir siyasi mahkum olan ve ABD'de yaşayan kocasına gönderdiği, herkes tarafından okunan yerel gazeteler olduğu ortaya çıktı. Rebiya Kadeer şimdi cezaevinde kronik gastritten dolayı günlük ilaç tedavisi görmektedir. Uluslararası Af Örgütü, mart ayında alınan mahkumiyetinde 1 yıllık azaltmaya gidilmesi kararını memnuniyetle karşılamakta, ancak acil ve şartsız olarak salıverilmesi yönünde çağrı yapmaya devam etmektedir" ifadesine yer verildi.

Reklam
Reklam

Raporda, hükümetin aynı zamanda, çoğu Müslüman olan Uygurların dini hakları üzerindeki kısıtlamalarını arttırarak bazı camileri kapattığı, bazı dini okulları ve uygulamaları da yasakladığı ifade edilerek şöyle devam edildi:

"Hem kısıtlamalarını dini, kültürel ve sosyal haklara da uzatarak, ayırımcı, terörist veya dini fanatik oldukları şüphesi ile kişileri yıllarca adil olmayan yargılamalar ertesinde mahkumiyet veya idam cezaları ile karşı karşıya bırakmış, hem de avukatlar veya aileleri ile görüştürülmeden işkence ve uzun süreli gözaltında tutmuştur."

'İADE EDİLEN SIĞINMACILAR İNFAZ EDİLİYOR' Birçok Uygur'un Kırgızistan, Kazakistan, Nepal ve Pakistan gibi komşu ülkelere kaçmayı seçtiği vurgulanan raporda, "Ancak Çin hükümeti, bu ülkelere sığınmacıları geri göndermeleri yönünde baskı yaptığı için buralarda da güvenlikte değiller. Geri gönderildikleri zaman ise işkence, adil olmayan yargılama ve hatta ölüm cezasını içeren ciddi insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kalmaktalar. Yakın zamanda gerçekleşen bir olayda, Shaheer Ali, Nepal'de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından mülteci olarak kabul edildikten sonra bile Çin'e zorla geri gönderildi ve infaz edildi. Uygur aktivist, Nepal Göçmen Bürosu tarafından gözaltına alındığında tekrar yerleştirilmeyi bekliyordu. Bir görgü şahidinin ifadesine göre, Nepal'deki Çin Büyükelçiliği görevlileri tarafından yanında en az bir kişi ile beraber götürüldü" denildi.

Reklam
Reklam

Raporda, Nepal'dayken Shaheer Ali'nin, 1994'te bir XUAR hapishanesinde 8 ay boyunca yaşadığı işkenceyi anlattığı, çeşitli suçları itiraf etmeye zorlamak için zincirlerle dövüldüğünü, elektrik şoku verildiğini, ayak tırnaklarının arasına metal tırnakların sokulduğunu söylediği belirtildi.

'ÇİNLİLERDEN TUTSAK UYGURLARA GÖZDAĞI' Uluslararası Af Örgütü'nün, bir Çin heyetinin Guantanamo'yu ziyareti süresince, burada tutulan 22 Uygur'un gözlerinin korkutulduğu, tehdit edildikleri ve uykusuz bırakma, saatlerce oturmaya zorlanma gibi gerilim ve baskı tekniklerine maruz bırakıldıkları şeklinde güvenilir iddialar aldığı kaydedilen raporda, iddia edilen bu ihlallerin bazılarının, Çinli temsilcilerin direktifleri doğrultusunda yapıldığı savunuldu.

Raporda, Çin hükümetinin, Uygurların sivil, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının yaygın ihlalini sona erdirmekte başarısız olmasının, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ndeki etnik gerilimi beslediği ifade edilerek, "Örneğin, Han Çinlileri'nin bölgeye devam eden akışı, Uygurların yüksek işsizlik oranını arttırmaktadır. Han Çinli arazi genişleticilerinin Uygurları topraklarından uzaklaşmaya zorladığı hakkında gelen raporların sayıları her geçen gün artmaktadır. On binlerce Uygur kitabı yasaklandı ve yakıldı, Sincan Üniversitesi'ndeki bölümlerin çoğunda Uygur dilinin öğretim dili olması yasaklandı" ifadesine yer verildi.

Reklam
Reklam

Mülteci Sözleşmesi'ne taraf olmayan ülkelerin dahi, tüm devletleri, fertleri hayatlarının ve özgürlüklerinin risk altında olduğu veya işkence vb. muameleye maruz kalma tehlikesi olan bir ülkeye geri göndermekten alıkoyan 'non-refoulement' ilkesine bağlı olduğu hatırlatılarak, "Bu, uluslararası hukukun temel bir ilkesidir" denildi.