Çingene kızını nüfusuna geçirdi

Zeugma Antik Kenti’ndeki ’Çingene Kızı’ mozaiği için nüfus cüzdanı hazırlandı.

Baraj suları altında kalacağı için dünyayı ayağa kaldıran Belkıs Harabeleri’nin kurtarılması sırasında bulunan Zeugma Antik Kenti’ndeki ’Çingene Kızı’ mozaiği hem tarihle bağlanan köprünün hem de Gaziantep’in simgesi olurken, bu mozaik için bir de nüfus cüzdanı hazırlandı.

Dünyaca ünlü mozaiğin gün ışğına çıkarılmasını sağlayan ekipteki arkeologlardan biri simgesel bir kimlik hazırladı. Ancak kimlikteki medeni hali kısmı yeni bir tartışma yaratacak cinsten. Tarihi eserin medeni halinde 'bakire' yazması dikkat çekti. Arkeolog ve öğretim üyesi rifat Ergeç tarafından hazırlanan kimlikteki 'bakire' ibaresi kadınları kızdıracak...

Reklam
Reklam

’Gaziantep’in Tarihte Dünü Bugünü’ adlı panelde, kentin simgesi haline gelen Çingene Kızı’ mozaiğini bulan gruptaki arkeologlardan Gaziantep Üniversite Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Rifat Ergeç, izleyicilere bir sürpriz hazırladı. Zeugma’nın Gaziantep için önemini anlatan, bir dönem Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü de yapan Yrd.Doç.Dr. Ergeç, ilgiyle izlenen panelde şunları söyledi: "1998 başlarında Zeugma kazılarında grubumuzun bulduğu en önemli eserlerden birisi Çingene Kızı mozaiğiydi. O dönemde Çingene Kızı’na birçok isim konulmaya çalışıldı. Kimi ’Zeugma Kızı’, bazıları ’Bizim Kız’ dedi. Ama, Çingene Kızı, Gaziantep ile o kadar çok özdeşleşti ki Bakkallar Odası’nın bile logosu Çingene Kızı oldu. Biz onu çok sevdik ve artık onu nüfusumuza geçirdik." Çingene Kızı için hazırladıkları nüfus cüzdanını sinevizyonda ekrana yansıtarak izleyicilere gösteren Yrd.Doç.Dr. Rifat Ergeç, katılımcıları güldürdü ve alkışlandı. Hazırlanan nüfus cüzdanında, Çingene Kız için baba adı ’Türkiye’, anne adı ’Anadolu’, doğum yeri ’Zeugma Belkıs’, doğum tarihi ’Ekim 1998’ ifadeleri yer aldı. Çingene Kızı’nın nüfusa kayıtlı olduğu yer olarak ise ’İli:Gaziantep, İlçesi: Nizip, Hane: Gaziantep Müzesi’ yazıldı.

Reklam
Reklam

Çingene Kızı’nın kimliğini bir Avrupa ülkesinde gördüğü eser için hazırlanan belgeden esinlenerek hazırladığını belirten Yrd.Doç.Dr. Ergeç, "Zeugma Mozaik Müzesi tamamlandı ve mozaikler oraya taşındı. İstenirse bu kimlik Çingene Kızı için kullanılabilir. Hatta, son derece önemli başka bir eserimiz olan Mars Heykeli için de benzeri bir kimlik hazırlanabilir" önerisinde bulundu.

GAZİANTEP’İN SİMGESİ

Tarihi ve doğal kaynaklara sahip çıkma adına, dünyanın en önemli sivil toplum hareketi çalışmalarından birinin ardından acil kurtarma kazılarının başlatıldığı Zeugma Antik Kenti’nden, 1987’den bu yana sürdürülen kazılarda yaklaşık 2 bin metrekare mozaik, dünyada başka örneği bulunmayan savaş ve barışı simgeleyen Savaş Tanrısı Mars ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in Bronz heykeli, 120 metrekare duvar resmi (Fresk), 4 bin bronz sikke, 100 bin mühür baskı (Bulla) ile sayıları on binleri bulan günlük yaşamda kullanılan eşya çıkarıldı.

Mozaiklerden, restorasyonu tamamlanan yaklaşık bin 500 metrekaresi geçen günlerde Zeugma Mozaik Müzesi’ne taşındı. Bu mozaikler yakında yeni yerlerinde gezilebilecek. Zeugma Müzesi’nde en iyi yeri Zeugma’nın yanı sıra Gaziantep’in de simgesi olan Çingene Kızı mozaiği alacak. Bazı kaynaklar 1988’de mozaik avcıları tarafından bir bölümü tahrip edilip yurt dışına kaçırılmak istenirken bulunan Çingene Kızı mozaiğine konu olan kişinin Yer Tanrısı, tanrıların anası Gaia olduğunu belirtirken, bir başka grup arkeolog ise tasvir edilen kişinin Büyük İskender olduğunu savunuyor. Mozaiğin en önemli özelliği ise hangi açıdan bakılırsa bakılsın izleyicinin figürün gözleri tarafından izlenmesi.

Reklam
Reklam

BİN YILLIK MEDENİYET

Kuruluşu M.Ö. 300 olan Yunan kenti Zeugma (Belkıs), Gaziantep’in Nizip İlçesi’nin 10 kilometre doğusunda yer alıyor. Adını, doğuyu batıya bağlayan ticaret yolu üstündeki Fırat kıyısında kurulduğu için Yunanca’da ’köprü- bağ’ anlamına gelen Zeugma’dan alıyor. Helenistik bir kent olmasına karşın Roma ve Bizans dönemlerinde gelişmeye devam etmiş. Roma İmparatorluğu’nun Küçük Asya’daki en önemli garnizonu olan bu kentte yaşam 12’nci yüzyıla kadar sürmüş. Bin yıldan fazla bir süre 3 ayrı uygarlık çeşitli izler bıramış. Büyük İskender, İran seferine giderken Fırat’ı buradan geçmiş. Kentin, 20 ile 80 bin dönüm arası bir alana kurulu olduğu sanılıyor.