BURSA (İHA) - Kotaların 2005 yılında kalkması ile dünya pazarlarına hakimiyetinden korkulan Çin'in, Türkiye için sıkıntı olacağı kadar, 1.3 milyar nüfusa sahip bu ülkeye yapılacak satışların da önemli bir fırsat getireceği belirtildi.
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'nin (DOSAB) misafiri olarak Bursa'ya gelen Prof. Dr. Kenan Mortan, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Arolat, yazar Zafer Atay, Giyim Sanayicileri Derneği (GSD) Başkanı Umut Oran ve Taşıt Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Genel Sekreteri Barboros Demirci, 2004 yılındaki ekonomik gelişmeleri ve 2005'i değerlendirdiler.
Çin'den yeni dönen Prof. Dr. Kenan Mortan, Çin'in 800 milyar dolar yıllık diş ticaretinde 438 milyar dolar ihracat bulunduğuna dikkat çekerek, "Ürettiği malın yüzde 80'inini ihraç ediyorlar. En geç 2020'de milli gelirlerinin Amerika'yı geçmesini hedefliyorlar. Çin dünya liderliğine oynuyor. Ancak 1.3 milyar insanın bulunduğu bu ülkeye mal satmakta bizim için mümkün olacaktır. Türkiye, dünyanın en büyük 4. konfeksiyon üreticisi, Avrupa'nın en büyük tekstil tedarikçisi olarak, bu ülkeyi tehdit olarak değil, fırsat olarak da görmesi gerekir. Hizmet sektöründe, tekstil tasarım işlerinde, telkominikasyon, yazılım, sigorta sektörlerinde Türkiye gibi iyi bir partnere ihtiyaçları var. Patenti 2005 yılında kabul edecekler. Çinliler de artık oyunu kuralına göre oynayacaklar. Çin 18 saat içinde malı sevk garantisi, tasarımcının devlet tarafından desteklenmesi gibi hızlı hareket etme kabiliyeti ile ve ucuz fiyatla pazarları ele geçiriyor. Türkiye'nin bu ülkede iş imkanları ve ders alma durumu var. Ancak Türkiye malesef Çin'i atlıyor. Dışişleri Bakanlığımız da Çince bilen bir tek uzmanımız var. Oysa Çin'in Ankara Büyükelçiliği'ndeki bütün elemanlar Türkçe konuşuyorlar. Çin Ortadoğu'da geçiş noktası arıyor. Bunu da İran olarak görüyor. Türkiye'nin şu anda tohum atması gerekiyor. Garanti'nin, Shungay Şubesi dışında hiçbir irtibatımız yok. Çin'e moda üretim ve desen tedarik konusunda Türkiye'nin çözüm ortağı olacağını düşünüyorum. Katma değeri yüksek işlerde Çin'i stratejik ortak yapabiliriz. Müteahhitlik işlerinde Çin'de birçok imkan olabilir. Sadece Çin'de değil, Hindistan, Pakistan ve Endonezya'yı da beraber değerlendirmek gerekiyor. Çin'e 2013'e kadar önlem haklarımız var. 2008'e kadar aşırı ithalatta miktar kısıtlaması kartımız var. Çin'i tehdit değil, fırsat olarak düşünmeliyiz" dedi.
ÇİN SIKINTISI AMERİKA'DA DA VAR GSD Başkanı Umut Oran ise Çin sıkıntısının bir tek Türkiye'ye mahsus olmadığına dikkat çekerek, "Çin'in tekstil ve hazır giyimine karşılık, ABD 3 kategoride, AB'de 1 kategoride koruma kartlarını çalıştırma talebinde bulundu. Türkiye'nin de elinde 2008'e kadar kotaların uzatılması için imkanlar var. Giyim konusunda ABD'deki üreticiler Çin tehlikesine karşı, Türkiye'ye gelip yardım talebinde bulundu. Çin'e yabancı sermaye gidiyor. Oradaki KİT'lerin özelleşmesi ile verimlilik artıyor ve yeni işsizler ortaya çıkıyor. Çin'in bir sıkıntısı da her ailenin bir çocuk hakkı sebebiyle 2030'dan sonra nüfusunun yaşlılardan oluşacak olmasıdır. Türkiye'nin önünde ise fırsatlar var. 36 ildeki vergi muafiyetleri ile üretimin Anadolu'ya kaydırılması mümkün olacak. İstanbul merkezli üretim yüzde 92'den 80'e düştü. Bu yeni uygulama ile yüzde 55 seviyesine kadar inecek. Bu durum hem kültürel hem ekonomik dengesizliği ortadan kaldıracak" diye konuştu.
TÜRKİYE ARAÇ ÜRETİM ÜSSÜ OLUYOR TAYSAD Genel Sekreteri Barbaros Demirci ise Türkiye'nin global sanayi oyununa girdiğini belirterek, "Türkiye küresel otomotiv üretim üssü oluyor. 2003 de 6.4 milyar dolarlık otomotiv ihracatı 2004'te 8 milyar dolara 2005'te ise 13 milyar dolara çıkacak. 2005'te 600 bin civarında araç üreteceğiz. Bu durum yan sanayicilerimize de ihracat imkanı getirdi. Teknoloji üretirsek, katma değeri yüksek ürünler çıkartırsak otomotiv yan sanayimiz daha da gelişecektir. Bu arada Erdemir'in yapması gereken yatırımları zamanında gerçekleştiremediği için girdi fiyatları anlamında sıkıntılar yaşanıyor" şeklinde konuştu.
Dünya Gazetesi Yazarı Zafer Atay ise Amerika'daki son seçimlerin 532 oy farkla neticelendiğini, bu seçimlerde ise tarafların Ermeni lobilerine, Rum lobilerine, Yahudi lobilerine şirin gözükmek için Türkiye aleyhine konuşmalar yapsalar da bunların seçim sonrasında bir hükmünün olmayacağına dikkat çekti.
Konuşmacılar kapanışta, sıkıntının global verimlilik ve rekabet şartlarına uymakta olduğunu, onun için en büyük tehdidin değişmemek olduğunu belirttiler.