Cinsel fonksiyon bozukluğuna baz hazırlayan faktörler arasında organik ve psikolojik pek çok sebep bulunuyor. Altında yatan sebebin organik bir sisteme bağlı olduğu durumlarda tedavide bu sisteme ait bozukluk ortadan kaldırılırsa cinsel fonksiyon da düzelir. Bu sebep devam ederse tedaviye direnç oluşur. Müracaat eden kişinin sorunun nereden kaynaklandığı tam olarak ortaya konduğu takdirde organik olsun psikolojik olsun meydana gelen cinsel fonksiyon problemini halledebilecek pek çok tedavi seçeneği bulunuyor.
Hasta , sıkılmadan tedavisini ve hekime başvurularını yenilemelidir, hekime takip imkanı tanımalıdır. Türkiye'de önemli bir hasta grubu hekime başvurmaya çekinmekte veya sorun ancak uzun yıllara dayanan bir sorun haline geldiğinde başvurmaktadır. 10-15 yıldır bu problemin içinde yaşamaya alışmış kişilerin karar verince ilk müracaatında sorunum hemen hallolsun demeleri tedavi şansını da etkilemektedir.
Hasta başvurusunda yaptığımız araştırmalar sebebin kaynağını göstermektedir, ancak karar verilen tedavi yönteminden başarılı sonuç alabilmek için hekimin tavsiye edeceği tüm noktalara ümitsizliğe kapılmadan uymak gerekir. İlişki güçlüğü çeken, bilhassa başarılı ilişki meydana gelmediği için ilişkiden çekinen, korkan ve yıllarca kendini saklayan bir hasta grubunda normal performans sağlayabilmek için davranış terapi psikolojik yönden destek olurken, organik faktörleri içeren bir tedavi desteği de gerekir. Bu tedaviyi muntazam takip eden kişi tamamen tedavi edilebilir ve hiçbir sorun kalmaz. Bu bakımdan müracaat önemli, ayrıca hekim de hastanın kendisinden beklentisini önemli ölçüde özümsemiş olmalı. Bir tedavi gerektiği kadar derinlemesine incelemeden tavsiye edilirse, hasta tedaviyi terk eder.
Tedavisine devam etmeyen hastaların %50'sine yakın bir kısmı, hekimin yaklaşımını doğru bulmuyor, tedavinin sonuca ulaştırmadığı yönünde ifadelerde bulunuyor. Tedavinin sürekliliğini etkileyen başka bir noktada çiftlerin birlikte samimi olarak problemin çözülmesine yardım edememeleri, tavsiyelere uymakta güçlük çekmeleri. Hekim hangi tedavi sonucu nasıl bir ilerleme olacağını tek tek anlatmazsa, çiftler de birbirlerinden ne beklediklerini bilemiyor ve tedaviyi terk ediyor.
Hangi hasta tipi için hangi tedavi uygulanır?Buna nasıl karar verilir?
Cinsel fonksiyonla ilgili problemleri hazırlayan çeşitli tıbbi koşullar bulunmaktadır. Psikolojik kaynaklı ereksiyon bozukluğunun yanı sıra fiziksel nedenler arasında anatomik, sinirsel kaynaklı, endokrinolojik, ilaç bağlantılı ve damar sistemi kaynaklı komplikasyonlar yer almaktadır. Ereksiyon bozukluğuna neden olan anatomik sorunlar arasında erkeğin doğuştan yetersiz veya biçimsiz cinsel organlı olması veya fiziksel travma veya kaza nedeniyle cinsel organın hasar görmesi yer alır. sinirsel kökenli nedenleri sinir sistemi bozukluğu ile ilgili sorunlardır. Çoğunlukla, şeker hastalığı veya alkolizmden kaynaklanan periferal nöropati söz konusudur; örneğin omuriliğin hasar görmesi; multipl skleroz, ve pelvis bölgesine cerrahi müdahale gibi. Ereksiyon bozukluğu, çeşitli ilaç sınıflarının yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Bunlar arasında yüksek tansiyon ilaçları ve antidepresan ilaçlar da vardır. Damarlarla ilgili nedenleri, arasında yüksek tansiyon, damar sertliği, şeker hastalığı ve hiperlipidemi (kanda aşırı miktarda yağ bulunması) sayılabilir. Sigara içmek de penise arter yoluyla kan gidişinin yetersiz olmasına neden olabilir.
Bu sebepler çok yönlü araştırıldıktan sonra hastanın yaşı, kültürel seviyesi ve hekimden beklentisine göre tedavi seçeneğine hekim ve hasta beraberce karar verir. Bu tedavide temel olan etyolojik faktörler yani sorunun başlangıç sebebidir. Yoğun stres altında, konsantrasyon kabiliyetini kaybetmiş kişilerde görülen ilişkiden korku yani performans anksiyete başlangıçta psikolojik faktörlere dayanırken, daha sonra organik faktörleri de içerir ve komplike bir sorun olur. Bir taraftan davranış terapilerle konsantrasyon ve gevşeme sağlanırken diğer taraftan da ek olarak ilaç tedavileri önerilir.
PDE5 İnhibitörü ilaçlar kullanılır, çözüm bu kombinasyonla sağlanır. Metabolik ya da bir operasyona bağlı organik sebepleri çözümlerken de yapılan tetkiklerin hekime verdiği fikre göre yine başlangıçta bu ilaçlarla tedavi denenir. Ancak bu sebeplerde hastanın yaşı, beklentisine göre ve diğer denenen tedavilerden sonuç alınamaması halinde problemi köklü olarak halledecek cerrahi yöntemler tercih edilir.
Ereksiyonun olmadığı durumda kullanılan cerrahi yöntem penil protezdir. Bu hasta grubunda istek var ancak sertleşme yeterli meydana gelmiyor veya ilişkiyi sürdürmeye yetmiyor, ve diğer medikal tedavilerden sonuç alınamamış.3 tip protez mevcut: -Yarı yumuşak- Mallable bükülebilen yarı yumuşak ve hastanın kendisinin kontrol edebildiği pompalı tip. Protezin hangi tipinin uygun olduğu hasta ve eşiyle konuşarak, hastanın fiziksel ve kültürel kabiliyetine bağlı olarak belirlenir. 1 saat süren operasyon sonucu ameliyat gerçekleşir. Ameliyattan sonra 1 ay içinde hasta eşiyle ilişkiye girer. Bu operasyonun öncesi, operasyon sırası ve operasyon sonrası koşulların titizlikle takibi gerekir, özellikle enfeksiyon ve protezi vücudun reddetmesi olasılıklarına karşın. Hastanın diabet, üriner enfeksiyonu, idrar yollarında kronik hastalıklar gibi koşulları titizlikle incelenmeli,kişinin protez ameliyatına uygun koşulları taşıdığından emin olunmalı ve kontrol altında tutulmalıdır.
İsteğin olmadığı, isteksizliğe bağlı sertleşme sorunu yaşanan hastalarda bu durumun iki sebebi olabilir: Psikolojik faktörler, depresyon gibi nedenler ve hormonal sebepler. Hormonal faktörler ereksiyonu oluşturan faktörlerin en önemlisidir. Erkeklik hormonunun kişilerde direkt ereksiyonu oluşturmada rolü bulunmamakla birlikte cinsel isteği yani libidoyu aktive etmesi bakımından önemlidir. Erkeklik hormonu düşüklüğü hem kadın hem de erkekte isteksizliğe yol açar, ereksiyon oluşumuna engel olur. İstek olmazsa ereksiyonu oluşturan nitrik asit salgılanmaz. Bu madde salgılanmazsa biyolojik ereksiyon ortamı oluşmaz ve sertleşme sorunu ortaya çıkar. Bu nedenle isteksizlik sebebi araştırılmalı, bu sebep psikolojik ya da hormonal olmasına göre sonlandırılmalıdır. Genellikle bu tedavilerde kişiye birkaç faktör için kombine bir tedavi önerilir: Hormonal, depresyon ve az isteği provoke eden PDE5 İnhibitörü ilaçlar kullanılır.
İlişkiden korku ileri ise ereksiyon intrakavernöz enjeksiyon ile sağlanır. Bu tedavi genelde ilişkiden korku nedeniyle sertleşme sorunu yaşayan hastalarda diğer ilaç tedavileri sonuç vermezse tercih edilir. Papaverin, Prostaglandin E1veya Fentolamin maddeleri ya tek tek ya da karışım halinde hekimin tayin edeceği uygun dozda insülin enjektörü ile hastaya öğretilen şekilde peniste ereksiyonu sağlayan kavernöz doku içine enjekte edilir. Meydana gelen sertleşmenin süresi dozla paralel olarak değişir. Hasta için yeterli olan sertleşme süresini hekim düzenleyebilir.
Tek başına başarısızlık korkusu olan veya kullandığı tansiyon, kardiyovasküler veya nörolojik ilaçlar gibi nedenlerle yeterli sertleşme düzeyi sağlayamayan veya sertleşmesini sürdüremeyen hastalarda hormonal bir neden söz konusu değilse, kişinin psikolojik yönden ve fizyolojik olarak değerlendrimesi yapılır, eğer sebep bu ilaçlar ise bu ilaçları bırakamayacağından destek olarak ereksiyonu pozitif etkileyen tedaviler verilir.
Kardiyolojik anlamda nitratlı ilaç kullanmayan hastalara destek anlamında PDE5 İnhibitörü grubu tercih edilir. Bu ilaçların etki süreleri , cinsel ilişkiden ne kadar önce alındıkları ve küçük özellikleriyle birbirlerinden farklılıkları mevcuttur. Burada kullanım hekimin tercihine göredir. Bazı hastalarda ağızdan alınan bu ilaçlara ek olarak enjeksiyon tedavileri de kombine edilebilmektedir.
Tabletlerin yanı sıra jel şeklinde dil altında kullanılan ağız mukozasından süratle emilimi sağlayan tipleri de mevcuttur. Ayrıca, lokal etki bakımından enjeksiyon yapamayan hastalarda yine ereksiyon sağlamada kullanılan , idrar yoluna sıkılarak sertleşme sağlayan ilaçlardan da faydalanır. Bu ilaçların kullanımında da yine ağızdan alınan grupla kombinasyonlar kullanılabilir.
Bu ilaçlar etkili değilse, cerrahi de uygun değilse tedavide vakum cihazları kullanılır. İlişki öncesinde vakumla sağlanan ereksiyonla 30 dakika kadar ilişki imkanı olur. Ayrıca eskiden beri kullanılan, bu tedavi seçeneklerine ek olarak isteği arttıran ve sertleşmeye yardımcı olan bitkisel ürünler de mevcuttur.
Peyroni hastalığında penis bükülmesi yeterli sertleşme sağlanmasını önler, sertleşme sırasında ağrı yapar. Bu tip organik faktörler de cerrahi olarak düzeltilmesi gerekir. Aynı şekilde anatomik doğumsal bozukluklarda sertleşmeyi önleyen yapısal bozukluk varsa cerrahi tedavi yapılmalıdır.
Yaş Grupları ile Tedavi Seçenekleri arasında nasıl bir ilişki vardır?
Şiddetli sertleşme sorunlarında İleri yaşta medikal tedavileri ile diabet, kalp , tansiyon gibi organik sebepleri ortadan kaldıramazsınız. Bu nedenle cerrahi tedaviler daha başarılıdır. Orta şiddette sertleşme sorunlarında sebebe göre medikal ilaç, hormon, psikolojik destek ile büyük ölçüde sonuç alınır. Cerrahiye müracaat daha azdır.
Sertleşme Sorunu Ne Kadar Yaygındır?
Dünya genelinde 152 milyon erkek tekrarlayan sertleşme sorunları yaşamaktadır ve bu rakamın 2025 yılında 222 milyonu bulması beklenmektedir. Sebep olarak da beslenme ve yaşam tarzındaki değişikliklerden strese kadar birçok faktörün etkili olduğu düşünülmektedir. En çok rastlanılan sorunlar erkeklerde sertleşme ve boşalma problemleri, kadınlarda ise orgazm problemleri ve vaginismus -ağrılı ilişkidir.
40 yaşın üzerindeki erkeklerin yarısından fazlasında sertleşme sorunu olduğu tahmin edilmektedir. Ne yazık ki, bu hastaların sadece %2'lik kısmında sorunlar doğru teşhis edilerek tedavi doğru yapılmaktadır. %98'inde ise maalesef ya doğru teşhis ya da doğru tedavi eksikliği doğmaktadır.
Türkiye'deki çalışmalarımızda tespit ettiğimize göre 40 yaş üzerindeki erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu oranı yüzde 70'e kadar çıkmaktadır,hafif, orta, ağır olarak...
-ABD'de 30 milyon kadar erektil disfonksiyonlu erkek bulunmaktadır.
-Cinsel Fonksiyon görülme sıklığı yaşla artmaktadır, ancak sertleşme sorunu yaşlanmanın mutlak bir sonucu değildir.
-Cinsel Fonksiyonun sosyal hayata etkileri çok önemli olabilir.
Erkeklerin
-%74'ü utanma sebebiyle
-%71'i ED'nin tıbbi bir sorun olarak görülmeyeceğini düşündüğünden
-%68'i cinsellik konusunda konuşmanın doktorunu rahatsız edeceği korkusundan cinsel sorunlarını doktorları ile konuşamamaktadırlar.
Ne zaman doktora başvurmak gerekir?
Her şeyi normal bir kişi, bir kaz kez başarısızlık yaşayınca paniğe kapılıp doktora koşmamalı. Enaz üç devam eden ve cinsel istek olduğu halde sertleşmeyi sağlayamama veya sürdürememe halinde doktora başvurmak gerekir. Yeni evlilerde erkeğin ilişkiden korkusundan ya da kadının vajinismus dediğimiz korkusu sonucu ilişki gerçekleşmemişse, kısa süre beklenir ve çözümlenmezse 3 ayı beklemeden doktora başvurmak gerekir.
yazı: hhattat@hattathospital.com
Prof. Dr. Halim Hattat'ın diğer yazılarını okumak için tıklayın