Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) 1’inci Dairesi, üniformalı oral ilişkisini kaydedip, bu görüntüleri fuhuş çetesi soruşturmasında ele geçirilince ordudan atılan teğmenin ardından, aynı soruşturmada,
AYİM kararına göre, İstanbul Beykoz Kurtarma Grup Komutanlığı’nda görevli astsubay başçavuş 2006’da, yabancı uyruklu bir kadınla girdiği cinsel ilişkiyi, rızasını alarak kaydetti. Bu görüntüyü de bilgisayarında sakladı. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın geçen yıl yaptığı fuhuş çetesi operasyonu sırasında, başçavuşa ait cinsel ilişki kaydı ve bazı fotoğraflar bulundu. Başçavuş fuhuş çetesine “özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin hukuka aykırı elde edilmesi” suçlarından açılan davaya “müşteki” sıfatıyla katıldı.
Başçavuş, 10 Kasım 2010’da sıralı üstlerince “Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” sicili düzenlenmesinin ardından TSK Personel Kanunu ve Astsubay Sicil Yönetmeliği hükümlerine göre “disiplinsizlik-ahlaki durum nedeniyle” atıldı. 17 Ocak 2011 tarihli kararnameyle “sicilen resen” emekliye sevk edilen başçavuşun, 14 Şubat 2011’de TSK ile ilişiği kesildi.
22 Mart 2011’de AYİM’ye başvuran başçavuş, tamamen özel hayatına ilişkin, kimseyle paylaşmadığı 2006 yılına ait görüntülerin bilgisayarından çalındığını, görüntüleri çalan çeteye açılan davada da müşteki olduğunu belirterek, TSK’dan ayırma işleminin iptalini istedi.
Hürriyet'in haberine göre, AYİM de oyçokluğu ile ayırma işleminin iptaline karar verdi. Bir üye ise TSK’dan ayırma işleminin kanuni mevzuata aykırı olmadığı gerekçesiyle karara karşı çıktı. AYİM kararında, başçavuşun görüntüleri bilgisayarında saklayarak, kötü niyetli kişilerin eline geçmesine neden olduğu, ahlaki ve disiplin yönünden zafiyetinin olduğunu kabul etmek gerektiği vurgulandı. Kararda, davacının bekar olduğu belirtilerek, “kaydettiği görüntülerin özel alanından üçüncü kişiler tarafından rızası hilafına ele geçirildiği, içeriği tamamen davacının özel hayatına ilişkin olduğu gözetildiğinde disiplin ve ahlaki zafiyetinin kamu hizmetinde istihdamını imkansız kılacak vahamet düzeyinde olmadığı” belirtildi. Durumun sicil işleminde değerlendirilmesi gerektiği belirtilen kararda, “ayırma işleminde birey ve kamu yararı dengesi gözetilmediği, ölçülülük ilkesine uyulmadığı, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu” sonucuna varıldı.