14 Şubat Sevgililer Günü kapsamında çiftlerin daha sağlıklı cinsel hayatı olması için açıklamalar yapan Hattat Klinik’ten Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, cinsel birlikteliklerde ten uyumunun olmazsa olmaz olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Hattat, “20-40 yaşları arası cinselliğin en yoğun yaşandığı, kadın ve erkeğin en aktif olduğu yaşlardır. Pek çok çift için cinsellik zaman içinde karşılıklı güven geliştikçe iyileşiyor. İlk başlardaki kaygılar, endişeler, cinsel sorunlar zaman içinde aşıldığında ilerleyen dönemde çok daha keyifli ve tatminkar bir cinsel yaşama sahip olunuyor. Vücuduyla barışık olma isteğini, orgazm tecrübesini, fantezilerini iyi değerlendiren her birey hayatı boyunca keyifli bir cinsel yaşamı devam ettirebiliyor” diye konuştu.
Birçok çiftin karşılıklı çekimi yitirdikten sonra tekrar elde edebildiğini belirten Prof. Dr. Hattat, “Bunun için yetersiz olmaktan korkmak, anormal olmaktan çekinmek, arzuları ifade edememek gibi engellerin ortadan kaldırılması şart. Cinsellik öncesinde, sırasında ve sonrasında eşe yakın hissedildiğinde, dokunuşlara odaklanılıp heyecanlanma beklendiğinde, cinsel isteklerle ilgili suçluluk duyulmadığında ten uyumu tekrar canlandırılabiliyor. Cinsel sorunların tedavi edilmesi ise ten uyumunu sağlamak için olmazsa olmazdır” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Hattat, ten uyumunu sağlamak için şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle var olan cinsel fonksiyonlarınızı dikkatle gözden geçirin. Erkekte sertleşme sorunu, erken boşalma, cinsel isteksizliğin bulunması, kadında uyarılma güçlüğü, orgazm problemi, cinsel ağrı karşılıklı çekim ve ten uyumunun en büyük düşmanlarıdır.
“Cinsel sorunların yüzde 70'inin organik nedenlerle geliştiğini hatırlayın. Mutlaka bir tıbbi incelemeden geçerek cinsel problemlerinizin tıbbi nedenlerini bulun ve buna yönelik bir tedavi alın.
“Doğru cinsel bilgilere sahip olduğunuzdan emin olun. Cinsel ilişkinin ne kadar süreceği, hangi davranışların yapılacağı gibi pek çok konuyu kulaktan dolma öğreniyoruz. Eğer yanlış bilgiler varsa mutlaka doğru bir kaynaktan teyit alın.
“Kadın ve erkek arasında cinsel anatomi-fizyoloji farklılıkları nedeniyle çoğu zaman uyarılma ve orgazm süresi farklılık gösterir. Kadında orgazm getiren davranışlar ile erkekte sertleşme ve boşalmayı sağlayanlar farklıdır. Sizin için işe yarayan seks hareketleri eşinize keyif vermeyebilir. Bu durumda birbirinizi suçlamayın, konuşarak ikiniz için de işe yarayan bir rutin belirleyin.
“Cinsel hayatınızda tatminsizlik yaşıyorsanız bu durumu eşinizle kırıcı ve eleştirisel olmayan bir tonda konuşun. Neleri iyileştirebileceğinizi görüşün. Gerekiyorsa bir uzmandan yardım alın.
“Ten uyumsuzluğunda hemen ümitsizliğe kapılmayın. Unutmayın bazı çiftler cinsel uyumu ilk denemede yakalasa da pek çok çift için bu uyumu sağlamak çok daha uzun vakit alır. Ancak zaman içinde düzelme olmazsa yardıma başvurun.”
En sık yaşanan problemlerin aşılması için tedavi seçeneklerinin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halim Hattat, “Sertleşmeyi sağlamayı ve devam ettirmeyi sağlayan ilaçlar, enjeksiyonlar, hormon terapileri, penis ütüsü gibi modern yöntemler ile bu problem aşılabilir. Geciktirici medikal tedaviler, boşalma refleksini kontrol etmeyi öğreten ödevler ve alternatif orgazm yöntemleriyle ten uyumu sağlanabilir. Özellikle hormonsal nedenlerle gelişen cinsel isteksizlikte beyinden penise giden cinsel sinyaller azaldığından cinsel uyarılmada düşüş, haz alamama, geç boşalma gibi sıkıntılar yaşanabilir. Bu durumda hormonsal eksikliğin tespit edilip yerine konması şikayetleri giderir ve ten uyumunu sağlar. Kadında orgazm veya ağrı sorunlarında da detaylı bir medikal ve psikolojik inceleme yapılır. Hedefe yönelik sistemik veya lokal tedavilerin yanında orgazm olmayı kolaylaştıracak, cinsel ağrıyı azaltacak öneriler, teknikler ten uyumunun sağlanmasını kolaylaştırır” dedi.
Prof. Dr. Hattat, ten uyumunun düşmanlarını ise şöyle açıkladı:
“Sertleşme sorunu, erken boşalma, cinsel isteksizlik, cinsellikten utanma veya suçluluk duyma. Kendine güvenmeme, performans endişesi. Eş tarafından yanlış anlaşılma-değerlendirilme kaygısı. Öfke, yakınlaşma korkusu. İlişki sorunları, acelecilik. Stres, endişe, depresyon ve cinsel bilgi yanlışları.”
DHA