Türk Psikologlar Derneği'nden Doç. Dr Melike Sayıl, bir çocuğun ilkokul ya da yuvaya hazır olduğunun en önemli işaretinin, anneden ayrılırken sıkıntı yaşamaması olduğunu belirterek, "Kısa sürelerle de olsa evden ayrılmaya istekli olanlar okula çabuk ısınıyor. Ancak çocukların tipik korkularını üzerinden atmasına yardımcı olmak gerekir" dedi.
Anneden ayrılmaya istekli olan çocukların yetişkinlerle kolayca anlaşabildiğini anlatan Melike Sayıl, parkta ve dışarıda oynayan çocuklara ilgi göstermenin de grup yaşantısına hazır olmanın işaretlerinden birisi olduğunu söyledi. Çocuğun topluluğun oyununa katılmadan izlemek istemesinin bile çocuğun ebeveyninden korkmadan ayrılabileceği anlamına geldiğini vurgulayan Doç Dr Melike Sayıl, "Çocuğun temel özbakım becerilerini de kazanmış olması gerekir. Bu konuda çocuklar arasında önemli bireysel ayrılıklar olmakla birlikte okula ya da yuvaya başlamak için uygun yaş seçilmelidir. Okul öncesinde ise eğitim çocuk için stres meydana getiren bir olay olmamalıdır. Okul ya da yuvaya katılma, çocuk için anneden veya alıştığı bakıcısından ayrılma, tanımadığı birine poposunu sildirme ve bir odada ya da sınıfta bir sürü çocukla birarada oynamayı başarma gibi pek çok farklı anlam taşır" dedi.
Doç. Dr. Melike Sayıl, okul öncesinde çocuğun bir takım korkuları da olabileceğini ifade ederek, 'felaketlerden ve yaralanmaktan korkma', 'yetişkinlerin kullandıkları bazı sözcüklerden korkma' yada 'kırık dökükten endişe duyma'nın tipik korkulardan bazıları olduğunu kaydetti. okul öncesi çocuğunun korkuları şunlar:
"- Felaketlerden korkma: Hayal gücü çok iyi çalışan okul öncesi çocuğu, pek çok olası olmayan korku yaşar. Örneğin, kaybolacağı, evin yanacağı, anne babasının öleceği ya da evi terkedeceği gibi konulardaki kaygı ve korku bazen çok yoğun yaşanabilir.
- Yaralanmaktan korkma: Kendine ait bir bedeni ve kendiliği olduğunun farkına varan çocuk kendine olabilecekler hakkında kaygı duymaya başlar. Cinsel merak arttığı için cinsiyetler arasındaki farklılık keşfedilir ve bu konudaki kaygılar da artar. Kan ve acı, duydukları korkunun özünü oluşturur ve bu sebeple küçük yaralanmalardan bile çok korkarlar.
- Kırık dökükten endişe duyma: Çocukların kendilerine ait yaralanma korkuları pek çok çocukta başka şeylere de yayılır. Herhangi bir şeyin kırılmasından çok rahatsız olurlar. Bazı çocuklar bu sebeple yap-boz oyunlarından hoşlanmazlar. Yetişkinlerin kullandıkları bazı sözcüklerden korkma: Çocuklar yetişkinlerin kullandığı bazı mecaz ve soyut ifadeleri gerçek anlamında anlayamadıkları için korku duyarlar. Korkulu çocuk filmleri ve çocuk kurbanlar da dünyanın tehlikeli bir yer olduğu yolundaki düşüncelerini pekiştirir.
- Farklı görünüşten endişe duyma: Çocuk sizinle birlikte olduğunda kendini güvende hisseder. Sizin bedenen ve ruhen kendisi için hazır olduğunuzu bilme onu rahatlatır. Fakat özellikle anne babayı depresyonda veya incitilmiş görme onda yalnızlık hissi uyandırır. Aranızda bir engel olduğunu hissettikçe, size daha fazla asılır ve daha talepkar olur.
- Yeni yerlerden korkma: Genellikle çocuklarla ilişkiler aynı mekanlarda aynı işleri yaparak yaşanır. Bu nedenle çocuk sizinle birlikte olsa bile mekan değiştiği için çocuk mutlu olmayabilir ve eve dönmek isteyebilir. Tatile çıkma ve taşınma bu tür endişelere örnektir. Tatile giderken çocuğun valize eşyalarını koymasını, yanına birkaç oyuncağını almasını sağlayabilirsiniz. Yeni bir eve taşındığınızda ise çocuk için bir köşe hazırlayın ve mümkün olduğu kadar kısa sürede bir düzen kurun. Çocuk evin bilişsel haritasını oluşturuncaya kadar gece ışık yakabilir ve ilk gece çocukla birlikte yatabilirsiniz. Çocuğunuzun korkularıyla alay etmeyin ve alay edilmesine izin vermeyin. Siz alay ettikçe o korkusunu gizleyecek ya da maskeleyerek korkusuz görünmeye çalışacaktır. Kendinde olan bitenle başetmeyi öğrendikçe korkuları azalacaktır. Ayrıca yaşantılarıyla, düştüğünde ölmediğini, anne babasının kaçmadığını, evi hırsızların basmadığını ve güvende olduğunu farkedecektir. Çocuğunuzun ev dışındaki hangi yaşantıların ve deneyimlerin üstesinden gelebileceğini kestirin ve onu, hayal kırıklığı yaşatmayacak ve strese sokmayacak yaşantılar için cesaretlendirin. Çocuğu yeni deneyimler için çocuğu bir yarışa sokmayın. Bazen 3-4 yaşında bir çocuk hala annesine asılırken, 2 yaşındaki başkalarıyla birlikte bir şeyler yapabilir".
Uzmanlar, çocuğu gruba alıştırmak için ise şunları tavsiye ediyor:
"- Çocukla birlikte birkaç kez yuvayı ziyaret edin ve onu öğretmeniyle tanıştırın
- Çocukla bir hafta öncesinden ilk gün ve yuvadaki arkadaşları hakkında konuşun
- Diğer çocukların da aynı kendi gibi olduğunu vurgulayın
- Yuvaya ilk başladığı günlerde bir süre çocukla birlikte kalın ama bunun ne kadar süreceğini çocuğa önceden bildirin ve
- Çocuk daha önce yuvaya alışsa bile sözünüzde durun
- Ayrılırken mutlaka "hoşçakal" deyin
- İlk günler çocuğun sizi aramasına fırsat vermeden çocuğu erken alın
- Mümkünse çok sevdiği bir oyuncağını yanında götürün
- Çocuk, kimden en kolay ayrılıyorsa yuvaya onun bırakmasını sağlayın
- Akşam eve dönerken o gün yaptığınız ilginç şeylerden söz etmeyin
- Yuvaya alıştıktan sonraki ayrılık gözyaşlarını ciddiye almayın".
Yuva seçerken dikkat edilecek hususlar ise şöyle:
"-Çocukların güvenliğine önem veriliyor mu? Yuva güvenli bir şekilde döşenmiş ve gerekli önlemler alınmış mı?
- Sağlıklı bir beslenme sağlanıyor mu?
- Yuvanın atmosferi hoş ve eğlenceli mi yoksa gergin ve soğuk mu?
- Beslenme ve uyku saatleri neye göre planlanmış? Çocuğun bireysel ihtiyacına göre küçük değişiklikler yapılabiliyor mu?
- Öğretmen 4 çocuktan biriyle ilgilenirken diğer üçünü nasıl bırakıyor?
- Her çocuğa bireysel dikkat ve ilgi var mı?
- Siz orda kalmak ister miydiniz?
- Sizin ilk günler çocukla kalmanıza izin veriyorlar mı?
- Haber vermeden her zaman ziyaret edebilmeniz mümkün mü?
- Sabahleyin çocuğun ihtiyaçlarını bildirmek, akşamları da çocuğun o günkü davranışlarıyla ilgili bilgi almak mümkün mü?
- Eğitime ve duygusal gelişime verilen önem ve ağırlıkları nasıl? Bazı yuvalar eğitime, bazıları da sosyal-duygusal gelişime daha fazla ağırlık vermektedirler. Sizin tercihinize göre bir yuva seçin.
- Öğretmenler mutlu mu, bir ekip çalışması izlenebiliyor mu?
- Öğretmenler her koşulda çocukla oyunvari bir etkileşim içinde mi?
- Çocuklar mutlu ve neşeli mi?".