Memorial Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Cem Özbek, orta kulak iltihabı hastalığı, tedavi yöntemleri ve etkileri hakkında bilgi verdi.
Orta kulak iltihabı veya diğer adıyla akut otitis, kulak zarının hemen arkasında, hava ile dolu, işitmeyle ilişkili küçük kemik yapıları içerisinde bulunduran orta kulağın, genellikle bir bakteri veya virüs etkeni ile enfekte olmasıdır. Enfeksiyon süresince ortaya çıkan iltihaplanma ve bununla ilişkili sıvı birikimi dolayısıyla orta kulak iltihabı, genellikle kulak ağrısıyla kendini göstermektedir.
Kış aylarının yaklaşması ve okulların açılması ile birlikte solunum yolu enfeksiyonlarında yaşanan artış sıklıkla okul çağındaki çocuklarda görülmektedir. Geçirilen solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olarak çocukların orta kulakları da bu durumdan etkilenmektedir. Orta kulak enfeksiyonunun ağrılı olması sebebiyle çocuklar dertlerini anlatabilmekte ve tedavileri de gecikilmeden yapılabilmektedir. Ancak kulakta sıvı birikimi şiddetli ağrıya sebep olmadığından dolayı sıklıkla bu durum atlanabilir. Efüzyon denilen kulaktaki sıvı birikimi, çocuklarda zaman zaman ortaya çıkan ve sürekli olmayan düşük seviyeli ağrı yaptığından dolayı bu sorun sinsi bir şekilde ilerleyip kalıcı hale gelebilmektedir.
Ebeveynlerin solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarının işitme ile ilgili sorunları olup olmadığını dikkatlice gözlemlemesi gerekmektedir. Eğer hastalık sonrasında çocuk söylenilenleri sıkça tekrar ettiriyorsa, “Ne, efendim, duymadım, tekrar söyle” gibi sözcükleri sıkça kullanmaya başladıysa veya evde televizyonun sesini fazla açıyorsa mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına götürülerek muayene ettirilmesi gerekmektedir.
Orta kulaktaki sıvı birikimi sıklıkla 8 yaşından küçük çocuklarda ortaya çıkan bir sorun olmakla beraber, daha ileri yaş grubundaki çocuklarda da görülebilmektedir. Özellikle dil gelişimini henüz öğrenmekte olan küçük çocuklar sıkıntılarının ne olduğunu tam anlayamadıklarından dolayı şikayetlerini de açıkça ifade edememektedir. Okul çağına gelmiş çocuklar ise sıkıntılarını daha iyi anlatabilir.
Sıvı birikimi olan çocuklarda işitme kaybının yanı sıra, aralıklı ortaya çıkan ancak şiddetli olmayan kulak ağrısı, çocukta kendisinin ve ebeveyninin anlam veremediği huzursuzluk ve aşırı hareketlilik ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte çocuklar sıklıkla kulaklarının tıkanık olduğundan ve garip sesler duyduklarından yakınmaktadır.
Orta kulak enfeksiyonu ve kulakta sıvı birikimi zamanında tespit edilemezse, işitme kaybı nedeniyle küçük çocuklarda dil gelişiminde gerileme, büyük çocuklarda ise okulda derslerde öğrenme zorluğu ortaya çıkabilmektedir. Okulda öğretmenini ve arkadaşlarını iyi duyamadığından çocukların eğitimlerinde gerileme yaşanırken, sosyal olarak da içlerine kapanabilirler. Bununla birlikte sıvı birikimine bağlı olarak kulak zarında incelmeler ve bu incelmelere bağlı olarak da zaman içinde zarın orta kulağa doğru içeriye çökerek, içerideki kemikçiklere ve orta kulağa yapışması gibi kulak sorunlarına neden olabilmektedir. Bir ileri aşamada ise kalıcı işitme kayıpları da yaşanabilmektedir.
Kulaktaki sıvının tedavisinde en önemli kriter dikkatli takiptir. Gerektiğinde mikroskop ile kulak zarının muayenesi dikkatlice yapılmalıdır. Eskiden kullanılan antibiyotiklerin ise günümüz sıvı tedavisinde yeri bulunmamaktadır. Ancak süre çok uzadığında ve zarda kalıcı sorun olabilecek emareler ortaya çıktığında bir kür antibiyotik verilebilmektedir. Bu süre içinde çocuğun yeni hastalık almaması ve özellikle burnunun açık tutulması önem taşımaktadır. Süreç uzayarak birkaç ayı bulduğunda veya zarda “retraksiyon” denilen çökmeler başladıysa, kulak zarına “tüp” denilen kulağın havalanmasını sağlayan protezler takılmalıdır. Kulak tüpleri, belirli bir süre kulağın havalanmasını ve orta kulaktaki enfeksiyonun kurumasını sağlamaktadır. Eğer çocukta eşlik eden geniz eti büyüklüğü de varsa, geniz etinin alınması hem çocuğun daha rahat nefes almasına, hem de tüp dışarı atıldıktan sonra orta kulakta yeniden sıvı birikiminin önlenmesine yardımcı olmaktadır.