Çocuk hakları! ''Kendiniz gibi olmaya zorlamayın''

Neredeyse tüm dünyada coğrafya fark etmeksizin çocuklar çok çeşitli problemlerle ve hak ihlalleri ile karşılaşmaktadır.

Uzman Klinik Psikolog Melda Yakupoğlu, bu sebeple 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla bir psikolog gözünden çocukların en sık yaşadığı problemlere dair yetişkinler ve ebeveynler olarak neler yapabileceğinizden bahsetti.

İlk önce çocuk haklarının neler olduğuna temel başlıklarla özet olarak bir bakalım.

Türkiye’nin de imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre sözleşmede yer alan haklardan bazıları şunlardır;

ÇOCUK OLMAYA HAKLARI VAR

Yaşama ve gelişme hakkı, bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı, sağlık hizmetlerine erişim hakkı, eğitime erişim hakkı, insana yakışır bir yaşam standardına erişim hakkı, istismar ve ihmalden korunma hakkı, ekonomik sömürüden korunma hakkı, uyuşturucu bağımlılığından korunma hakkı, eğlence, dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı, çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı, özel gereksinimleri olan çocukların hakları, engelli çocukların hakları sözleşmede yer alan daha birçok hak… Ama tabi ki her şeyden önce en önemlisi çocuk olmaya hakları var.

Reklam
Reklam

SORUMLULUKLARINIZI BİLİN

Çocuklarınızın haklarının korunmasında sizin de sorumluluk ve görevleriniz var. Ben çocuk haklarının daha bir çocuk henüz dünyaya gelmeden önce başladığını düşünüyorum. Çünkü çocuk sahibi olmadan önce bir ailenin ne kadar hazır olduğu, onun sağlıkla büyüyebilmesi için uygun koşullara sahip olup olmadıklarını bildiğini ve buna uygun davranmaları gerektiğini düşünüyorum. Örneğin anne eğer hazır ise psikolojik olarak çocuğuna daha iyi bağlanacak ve bağ kuracaktır. Şayet anne baba olma sürecindeyseniz, bunu planlı şekilde gerçekleştirmeye özen gösterin. Plansız gebeliklerde kadınlar doğuma kadar psikolojik olarak hazırlanırlarsa doğum sonrasında depresif durum yaşama ihtimalleri azalır ve anne çocuk bağlanması temeli sağlam olur. Bu temel çocukların yetişkinlikte kişiliklerini, bağlanma tarzlarını, partner seçimlerini bile etkiler. Duygusal olarak ve fiziksel şartlar olarak hazır bir ailede dünyaya gelmek bu açıdan önemlidir.

Uzun süredir klinik psikolog olmamın yanında doğum psikologluğu da yapıyorum. Özellikle doğum psikologluğu yaparken gözlemlediğim birçok doğum öyküsü oldu. Bazı ailelerin çok isteyerek ve planlayarak dünyaya çocuk getirdiklerini bazılarının ise kontrol yöntemleri konusunda yeterince bilinçli olmadıkları için yada bir ihtimal bütün tedbirlere rağmen sürpriz bir şekilde çocuk sahibi olduklarını gördüm. Tabi bu hikayelerin bazıları mutluluk sebebiyken bazıları da kadın için ve aile için travmatik durumlardı. Bir anne hazır hissetmeden çocuk doğurduğunda istemeden de olsa çocuğu ile bağlanma sürecinde zorluk yaşar. Duygusal olarak bağlar dışında henüz hazır değilken çocuk sahibi olmak ekonomik, psikolojik, fiziksel zeminde de sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Bu da ister istemez çocuğa yansır. Biliyoruz ki çocukların iyi bir eğitim alma hakkı, sağlıklı bir aile ortamında büyüme hakları var. Bu sebeple doğum psikoloğu olarak söyleyebileceğim en önemli şey bir çocuğun fiziksel ve duygusal şartlar açısından sağlıkla büyüyebilmesi annenin, ailenin doğum öncesinde hazır oluşuyla yakından ilgilidir. Kadınların çocuk sahibi olabilmeye gücü değiştikçe, hazır oluş ve şartlar değiştiğinde, doğumlar ve sağlık hakları değiştiğinde çocuklar dünyaya gelirken ilk adımı daha güvenle atarlar.

Reklam
Reklam

ÇOCUKLARINIZIN KİŞİLİKLERİNİ BULMALARI İÇİN…

En azından aileler olarak çocuklarınız için yapabileceğiniz bazı dikkat etmeniz gereken hususları önemserseniz çocuklarınızın hakları için ve kendi kişiliklerini bulmaları için ciddi adımlar atmış olursunuz. Bunların ilki daha çocuk dünyaya getirmeden önce şekillenirken diğer adım bütün büyüme sürecini kapsar.

Özellikle bana çocuklarıyla danışmaya gelen birçok ailede çocuk ve ailenin birbirlerinin sınırlarını çiğnediğine dair gözlemler yaparım. Ya aile çocuğun sınırına, alanına girer ve çocuğa aşırı müdahale ederek çocuğa alan bırakmaz ya da çocuk aileye çok karışır ve isteklerini yaptırmak için sınır tanımaz. İki türlüsünde çocuğun saygı çerçevesinde büyümesine tehdit oluşturur. Çocuğunuz doğduktan sonra büyürken onların sınırlarına dikkat edin. Onlara tercih hakkı tanıyın. Siz çocuğunuzun alanına dikkat etmezseniz onlar da yetişkinlikte kimsenin kişisel haklarına ve sınırlarına dikkat etmeyen bireyler haline gelirler. Çocuktur bilmez diyerek geçmek yerine onları dinleyin, anlayın, duygularını fark edin, empati yapın. Şiddet kullanmayın. Çocuk hakları içerisinde çocuklar asla fiziksel ve duygusal şiddet görmemeliler. Sevgiyi geri çekmek, onayı ve ilgiyi çekmekle tehdit etmek, evden gideceğini söylemek, şöyle bir dokundurarak vurdum diye azımsayarak anlatılanlar da şiddettir. Birçok aile bunları bilmez. Çocuğa kuralları öğreteceğim diye düşür ve iyi bir şey yaptığını düşünerek bu şekilde davranır. Oysa bu şekilde davranışlar ister istemez çocuğa şiddeti öğretir. Çocuklarınız büyürken her türlü şiddetten kaçının. Onlara model olurken de bu şekilde davranın. Unutmayın çocuklar kulaktan değil gözden eğitilir. İşitsel olarak istediğinizi söyleyin, çocuklarınız sizin yaptıklarınızı örnek alacaktır. Bu yüzden onlara iyi birer örnek olun.

Reklam
Reklam

ÇOCUKLARINIZ SİZDEN KORKMASIN

Çocuklarınızı sizden korkan, size sırlarını söylemeyen ve sizinle sohbet etmeyen pasif, korkudan sinmiş kişiler haline getirmeyin. Günümüzde birçok istismar vakasını incelediğimde çocuklar bunu ailelerine korktukları için söylemediklerini istismarcı tarafından tehdit edildikleri için gizlediklerini söylerler. Bu şekilde korkuyla daha uzun süren istismara, tacize uğrarlar. Çocuklarınıza bu sebeple kendilerini nasıl korumaları gerektiğini öğretin. Mahrem yerlerinin nereler olduğunu ve kimsenin dokunamayacağını, yabancılara güvenmemeleri gerektiğini öğretin. Böyle sıkıntılarla karşılaştıklarında anında size söylemeleri gerektiği şekilde eğitin. Küçük yaşta vereceğiniz bu tarz bir eğitim birçok çocuğun istismar edilmesini önleyebilir yada erken vakitte saptanmasını sağlayabilir.

Eğitimleri konusunda da onların başarılı olabilecekleri, yetenekleri, kabiliyetleri doğrultusundaki alanlara, mesleklere yöneltin. Kendiniz olmak istediğiniz, olamadığınız mesleklere yönlendirmeyin. Onların isteklerine kulak verin. Bütün eğitim ve öğretim hayatı boyunca ailesinin zoruyla bir şeyler yapmaya çalışan aslında kendisini mutlu eden şeyleri yok sayan çocuklar bulunabilmektedir. İçinizde kalan şeyleri yapmaları için çocuklarınızı kullanmayın.

Reklam
Reklam

İşte bütün bunlar çocukların hakları ve tüm dünya için bir şey yapamıyorsanız bile farkındalık kazanıp uygulamaya kendi çocuğunuzdan başlayarak adım atabilirsiniz. Son olarak yazımı Halil Cibran’ın “Çocuklar” şiiri ile tamamlamak istiyorum. Sağlıkla, mutlulukla kalın.

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.

Çünkü ruhlar yarındadır,

Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları

Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.

Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.

Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

Okçunun önünde kıvançla eğilin

Reklam
Reklam

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

Uzman Klinik Psikolog

Melda Yakupoğlu

www.meldayakupoglu.com

Instagram: @uzm.psk.meldayakupoglu