"Çocuk istismarcılığı tam olarak bilinmiyor"

MERSİN (İHA) - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı, çocukluğunda şiddete uğrayan bireylerin büyüdüğünde ya kendi çocuklarına ya da alt kuşağındakilere şiddet uyguladığını belirterek, bir çocuğun istismar edilmesinin önüne geçilmesinin aynı zamanda gelecek nesillerin de korunması anlamına geldiğini söyledi.

Prof. Dr. Hamit Hancı, çocuk istismarıyla ilgili yaptığı açıklamada, bazı olayların 'çocuk istismarı' olduğunun çoğu kişi tarafından farkına bile varılmadığına dikkat çekerek, bu duruma aile içi şiddet olaylarından örnek verdi. Ağabeyin kardeşini dövmesi karşısında anne ve babanın "Ağabeyindir, döverde severde" şeklindeki yaklaşımının yanlış olduğunu, bu durumun aynı zamanda bir istismar olduğunu belirten Hancı, bazı yörelerde erken yaşta evlendirilmenin de çocuk istismarı olduğunun altını çizdi. Hancı, bugün gelinen noktada Türkiye'de birçok şeyin hukuki altyapısının hazırlandığını, ancak bu durumun eğitimle desteklenmesi, bunun yanında da insanlarda bir bilinç oluşturulması gerektiğini ifade etti.

Reklam
Reklam

Çocukların sokakta çalıştırılmasının bir istismar olduğunu hiç kimsenin düşünmediğini söyleyen Hancı, "Aile 'Çocuktur çalışır' diyor, sokaktaki insan da ondan bir şey aldığında o çocuğa yardımcı olduğunu zannediyor. Halbuki siz sokakta çalışan çocuktan bir şey aldığınızda onu teşvik etmiş oluyorsunuz. Çocuğun görevi okula gitmektir. O yaştaki çocuk sokakta tehlike altında ve her an suça, madde bağımlılığına, her türlü istismara açık durumda. Bu noktada da ülke olarak en büyük sorunumuz sokakta çalışan çocuk sorunudur. Bu sorun mutlaka çözülmelidir" dedi.

Madde bağımlısı olan bir çocuğunun tedavisinin de zor olduğuna işaret eden Prof. Dr. Hancı, sokaktaki çocuğun suça bulaşmadan, madde bağımlısı olmadan ona sahip çıkılması gerektiğini kaydetti. Hancı, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Çocukluğunda istismara maruz kalan bireyler, bunu gelecek kuşaklara da aktarıyor. Yani bir bakıma bulaşıcı hastalık gibi. Çocukluğunda şiddete uğrayan birey, büyüdüğünde kendi çocuklarına ya da alt kuşağına da şiddet uyguluyor. Bir başka ifadeyle de şiddet şiddeti doğuruyor. Dolayısıyla biz istismardan bir çocuğu koruduğumuz zaman sadece çocuğu değil, gelecek nesilleri de koruyoruz."

Reklam
Reklam

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in davasıyla gündeme gelen Adli Tıp Kurumu ile ilgili açıklamalarda da bulunan Hancı, söz konusu kurumun çok yoğun bir iş yükünün altında boğulduğunu, kurum çalışanlarının da binlerce dosyayla ilgilenmek zorunda kaldığını, bu nedenle hata yapılmasının doğal olduğunu savundu. Hancı, ortada herhangi bir kasıt olup olmadığını bilmediğini, kesin bir kanıya varılabilmesi için de işin iç yüzünün bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. Hancı, Adli Tıp Kurumu'nun üniversitelerin adli tıp alanlarıyla daha sıkı bir işbirliği içinde olması gerektiğini vurgulayarak, bunun yanında Adli Tıp Anabilim Dalı'nda görevli öğretim üyelerinden de destek alınabileceğini söyledi. Adli tıp alanında rutin hizmetler verenlerle akademisyenlerin bir araya gelebilmesi halinde sorunun kendiliğinden çözüleceğini kaydeden Hancı, "Her iki kurum da birbirinden kopuk çalışıyor. Eğer her iki tarafı da biraraya getirip, ortak çalışmalarını sağlayabilirsek önemli bir sorunu da çözmüş oluruz. Çünkü Adli Tıp Kurumu'nun önemli bir altyapısı var. Yeter ki bu kurumu iyi işletip, doğru ve önemli sonuçlar alalım" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Çocuk psikiyatrisi atamasının gerçekleştirilerek kurullardaki eksikliklerin giderildiğini, bununla birlikte kurum içinde bir revizyon gerçekleştirildiğini anlatan Hancı, şunları söyledi:

"Bu tadilatla birlikte kuruma bir süre sonra taze kan gelecek. O kadar yoğun çalışıyorsunuz ki, bu belirli bir süreden sonra bıkkınlık veriyor. Arada bir taze kana ihtiyacı var bu tür kurumların. Şimdi gelen bu taze kanların yanında eksik olan kurullara da gerekli atamaların yapılmasıyla birlikte Adli Tıp Kurumu'nun olumlu çalışacağı düşüncesindeyiz. Fakat bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz."