Ankara - Çocuk istismarını önlemek amacıyla 21 sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla hazırlanan raporda, çocukların fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmamaları için "müdahale programları"na acil ihtiyaç bulunduğu vurgulandı.
Ankara Barosu ve Gündem Çocuk Derneği ortaklığında, AB destekli "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulamasının İzleme ve Raporlanması Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi" kapsamında "Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Uygulanmasının İzlenmesi Hükümet Dışı Kuruluşlar Raporu" yayımlandı. Raporda, tüm dünyada çocukların olumsuz çevre koşulları ve koruyucu hizmetlerin eksikliği nedeniyle yeterli büyüme ve gelişme gösteremedikleri ifade edildi.
Mağdur çocukların ifadelerine başvurulması sürecinin savcı ya da hakim yetkisine bırakılması önerilen raporda, çocuk haklarının izlenmesi, sözleşme ile tanınan hakları ihlal edilen çocukların bireysel şikayetlerinin kaydedilmesi ve bunların ilgili makamlara iletilmesi ile görevli "Ombudsman veya Çocuk Komisyonu" gibi bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması gerektiği kaydedildi.
Okul müfredatında insan hakları derslerine yeniden yer verilmesi önerilen raporda, yasadaki çocukların çalışma saatlerinin de yeniden gözden geçirilmesi istendi.
"Adli Tıp Kurumu'nun çocuk bakış açısını taşıyabilmesi için güçlendirilmesi gerektiği belirtilen raporda, "Bunun için barolar, çocuk adaleti yönetimi ile sivil toplum kuruluşları ve çocuklarla çalışılmalı" denildi.
Raporda, çocuğun ceza ehliyeti yaşının da 12'den 15'e yükseltilmesinin çocuğun yararına olacağı belirtildi. Raporda, hakim ve savcılar için gerçekleştirilen çocuk hakları konusunda hizmet içi eğitimlerin arttırılması, şiddeti dışlayan ana-baba eğitim programları düzenlenmesi ve çocuğa yönelik şiddete dair ücretsiz danışma hizmetinin sağlanması önerildi.
Raporda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a, "kamu görevlilerinin çocuklara karşı işledikler suçlar bakımından soruşturma iznine gerek kalmaksızın Cumhuriyet Savcılıklarının soruşturma yürütebilmesi" ibaresinin eklenmesi de önerildi. Raporda, ayrıca Türk Ceza Kanunu'un 105. maddesinde yer alan cinsel taciz suçunun çocuklar bakımından "şikayete tabi" suç kategorisinden çıkarılmasına yönelik değişiklik yapılması gerektiğine dikkat çekildi.
Çocukların dini tercihlerini ailenin ve toplumun baskısı ile değil, reşit olduktan sonra kendi bilinçleri ile yapmalarına olanak tanınması istenen raporda, çocukluk çağındaki din eğitimin de isteğe bağlı olması önerisine yer verildi. Özellikle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) kuruluşlarında "hizmet alan çocuklara her ne gerekçe ile olursa olsun ve her kim tarafından olursa olsun şiddet uygulanması yasaktır" ibaresinin bulunması tavsiye edilen raporda, koruyucu aile ve evlat edinme sistemlerinin de hızlandırılması istendi.
Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarının "Okul Sağlığı Politikası" belirlemesi gerektiğine dikkatin çekildiği raporda, bunun, öğrencilerin sağlığını koruma ve geliştirmeyi hedeflemesi istendi. Şiddet uygulayanlara yaptırım, görev yerlerinin değiştirilmesi gibi cezalar verilmesi tavsiyesinde bulunulan raporda, Yargıtay'da "çocuk dairesi"nin oluşturulması gerektiği belirtildi.
"Tiner gibi maddelerin amacı dışında çocuklar tarafından kullanımını ve çocuklara satışını yasaklayan yasal düzenleme yapılmalı" denilen raporda, üniversiteler, TÜBİTAK ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bu maddelerin içeriğini değiştirecek, kokunun çekiciliğini azaltacak çalışmalar yapılması önerildi.
Rapordaki diğer öneriler ise şöyle:
"-SHÇEK bünyesinde, Milli Eğitim, Sağlık, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ve Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün ortak kullanımını sağlayacak 'Sokakta Yaşayan/Çalışan Çocuk Bilgi Ağı' oluşturulmalı.
-16 yaş üstü madde bağımlısı çocukların tıbbi ve mesleki rehabilitasyon süreci sonunda özel sektöre ait iş yerlerinde istihdamlarını sağlamak amacıyla düzenlemeler yapılmalı.
-Şiddeti normalleştiren veya görmezden gelinmesini sağlayan geleneksel anlayışları dışlayan ve toplumda farkındalığın arttırılmasına yönelik kampanyalar yapılmalı.
-Çocuğa yönelik şiddete dair başvuru mekanizmalarının özellikle çocuk mağdurlar bakımından kullanılabilmesi yönünde basitleştirmeli."