İSTANBUL (İHA) - Televizyonlar aracılığıyla evlerde izlenen şiddet, terör ve savaş görüntülerinin, özellikle çocuklarda, 'dünyanın güvenli olmadığı' duygusuna sebep olduğu ve depresyona yol açtığı belirtildi.
Yetişkinlerle kıyaslandığında, çocukların şiddet, terör ve savaş olaylarından çok daha fazla etkilendiğine dikkat çeken uzmanlar, çocukların evin içerisindeki konuşmaları takip ettiklerini, gazete ve televizyondaki haberleri seyrettiklerini hatırlatıyor. Uzmanlar, bu durumda yaşananların, çocuklarda, kaygılanmada artış, gençlerde ise genel güvensizlik hissine sebep olduğunu bildiriyor.
Özellikle çocukların, yaşananların, 'felaket seviyesinde kötü bir olay' olduğunu anladıklarında, 'Bize de aynı şeyler olursa', 'Ölüm ne demek?', 'Herkes böyle mi ölür?' ve buna benzer bir çok soruları kendilerine sormaya başladıklarını vurgulayan uzmanlar, "Böylece, gençlerin dünyaya bakışlarına olumsuz
yaklaşım hakim oluyor. 'Hayatın aslında ne kadar kötü olduğu' hissine kapılıyorlar. Bütün bunlar, ciddi bir depresyona sebep olabiliyor" diyorlar.
DUYARSIZLIK ALARMI Savaş, terör ve doğal afet gibi olayların, çocukların ve gençlerin hayata bakışlarında karamsarlığa ve güvensizliğe sebep olabildikleri gibi, ciddi bir duyarsızlığa da yol açabildiklerini ifade eden uzmanlar, seyrettikleri sahnelere alışmaya başlayan çocuk ve gençlerin, olaylara film seyreder gibi bakmaya başladığını, aslında bunun altında yatanın, farkında olmadan kendilerini yara almaktan korumaya ve etkilenmemeye çalışmaları olduğunu kaydediyor.
Uzmanlar, yaşanan olayların etkileri dikkate alındığında, çocuklara, televizyonda yer alan terör ve savaş sahnelerini seyretmelerinin kesinlikle önerilmediğini bildiriyor.
ÖLÜMÜ ANLATMAK
Uzmanlar, şiddet olaylarına bağlı olarak çocukların, değişik biçimlerde ölümle ilgili sorular sormaya başladıklarına dikkat çekerek, bu konuda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Ölümün çocuklara anlatılmasında iki ayrı bakış açısı olduğunu vurgulayan uzmanlar, bunları ise "Birincisinde ölüm, cennet kavramıyla birleştirilerek, hayatın devam edeceği anlatılır. İkinci olarak da 'insanlar fiziki olarak var olmasalar da sevdiklerinin kalbinde yaşamaya devam ederler' anlatımı kullanılır. Her iki anlatımda da ortak olan önemli nokta, ölümün bir son olarak konumlandırılmamasıdır" şeklinde açıklıyorlar.
GÜVEN DUYGUSU OLUŞTURMAK Uzmanlar, şiddetin meydana getirdiği olumsuz etkiler dikkate alındığında, çocukların kendilerini güvende hissedecekleri ortamı sağlamanın da önemli olduğunu ifade ederek, "Buradaki temel kural, asla yalan söylememek olarak özetlenmektedir. Bu sebeple, 'Bize hiçbir şey olmayacak' gibi sözler verilmemelidir. Doğru olan, 'Sen merak etme. Biz güvende olalım diye elimden gelen her şeyi yapıyorum. Senin güvenliğini sağlamak için alınabilecek her türlü tedbiri almaya çalışıyorum' gibi açıklamalar yapılmalıdır. Daha ileri yaşlardaki gençlere ise, hayatın kimi zaman çıkışları olduğu gibi kimi zaman da inişleri olduğu anlatılabilir. Çocuklardaki kaygı ve mutsuzluk, günlük hayatlarını aksatacak kadar artıyorsa, aşırı hırçınlık ve uyku bozuklukları baş göstermiş ise hemen profesyonel yardım alınmalıdır" diyorlar.