Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, yaklaşan sömestr tatili ile beraber öğrencilerin eğitime iki haftalık ara vereceklerini ve karnelerini alacaklarını hatırlattı.
KARNE, DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİN GÖSTERGESİ
Karnenin çocuğun gelişim değerlendirmesi olduğunu belirten Sayım, “Genetik özellikler ve psikososyal etmenlerinin göstergesidir. Yarıyıl boyunca çocuğun öğrenme, duygusal ve sosyal gelişim ve uyumunun somut göstergesidir. Her çocuğun doğuştan getirdiği zeka, dikkat ve öğrenme kapasitesi gibi bir donanımı var” dedi.
ZAYIF KARNENİN ÜÇ NEDENİ VAR!
Zayıf karne için üç nedenin bulunduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, bunları “Çocuğun kendisi kaynaklı nedenler, aile kaynaklı nedenler ve okul-çevre kaynaklı nedenler” olarak sıraladı.
PSİKİYATRİK RAHATSIZLIKLAR BAŞARIYI ETKİLİYOR
Akademik başarıyı etkileyen nedenlerden ilkinin çocuktan kaynaklı birtakım psikiyatrik rahatsızlıklar ve öğrenme kapasitesi olduğunu ifade eden Sayım, “Zeka engeli, zekanın sınırda veya yüksek olması, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), özel öğrenme güçlüğü, davranım bozukluğu, sosyal fobi, fiziksel engel gibi faktörler çocuğun akademik başarısını etkileyebilir” dedi.
AİLEDEKİ SORUNLAR DA BAŞARIYI ETKİLİYOR
Notların zayıf olmasında etkili olabilecek diğer faktörün aile kaynaklı nedenler olduğunu belirten Aynur Sayım, “Aile içi iletişim sorunları, boşanma, kayıp, travma, ailede süreğen hastalıklar, kardeş doğumu, kardeşle ilgili sorunlar, ev-şehir-okul değişimi ve iflas gibi durumlar çocuğun başarısını etkileyebilir” dedi.
OKUL-AİLE İŞBİRLİĞİNİN YETERİNCE SAĞLANAMAMASI ETKİLİ OLABİLİR
Okul-çevre kaynaklı nedenlerin de zayıf karnenin nedenleri arasında olduğunu kaydeden Aynur Sayım, okul değişimi, çocuğun bireysel farklılığına yönelik rehberlik yapılamaması, okul-aile işbirliğinin yeterince sağlanamaması, öğretmen kaynaklı nedenler, travma yaşantısı gibi etkenlerin de okul başarısını etkilediğine dikkat çekti.
KARNE YALNIZ ÇOCUĞUN DEĞİL!
Bu nedenler dikkate alındığında başarısızlığın sadece çocuğa mal edilemeyeceğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Karne sadece çocuğun değil, karne hem çocuğun, hem ailenin, hem okulun değerlendirmesidir. Bu nedenle sorumluluk da sadece çocuğun değil, çocuk-aile ve okulun performansıdır” uyarısında bulundu.
ÇOCUK SİNYAL VERİYOR
Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Sorunların oluşması zaman alır, zayıf karneye kadar bu sinyalleri çocuk ve notları vermiştir. Bu aşamaya gelmeden yardım alınması tercihimizdir. Fakat her zaman her şekilde bir çözüm vardır. Bir çocuk-ergen psikiyatristi ve çocuk-ergen alanında çalışan psikolog yardımı alınmalı ve bir program yapılmalıdır” diye konuştu.
AİLELER HEMEN ÖNLEM ALMALI
Bu aşamada ailelere önemli görevler düştüğünü ifade eden Aynur Sayım, önerilerini şöyle sıraladı:
“Kırık notların sorumluluğu sadece çocuğun değildir.
Çocuğu kötü karneden dolayı cezalandırmak, yargılamak-kıyaslamak, sorunu çözmeyeceği gibi çözümü daha da zorlaştırır.
Bu durum, bir aile değerlendirmesini gerektirir.
Aile, okul ve öğretmenle işbirliği halinde olmalıdır.
Sorun varsa bir sene boyunca beklemek yanlış bir tutumdur, hemen önlem alınmalıdır.Bir çocuk-ergen psikiyatristinin değerlendirmesi gereklidir.
Çözüm gecikirse çocukta tabloya eşlik eden başka davranış sorunları ve psikiyatrik, psikolojik durumlar görülebilir. Depresyon, alt ıslatma, içe kapanım, agresivite, uyum sorunları, uyku-iştah sorunları ve okul reddi gibi.
TATİLDE ÇOCUĞUNUZU ZORLAMAYIN
Çocuğun zekası, dikkati değerlendirilmeli, kişilik analizi yapılmalı, aile tutumları incelenmelidir.
Çocuk, bir dönem boyunca başaramadığını iki haftalık tatilde başaramaz. Çocuğu zorlamamak, çözüme yönelik eyleme geçmek, en doğru yaklaşım olacaktır. Çocuktan tatilde sıkı çalışma programı uygulamasını beklememek ancak özel eğitimle desteklenmesi gereken bir durum varsa, bir eğitici rehberliğinde ek çalışma yapılması uygun olabilir.”
BU SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN OKULDA NELER YAPILMALI?
Çocuğun akademik başarısızlığında okula da sorumluluklar düştüğünü belirten Aynur Sayım, şu tavsiyelerde bulundu:
“Çocuk-aile-okul işbirliğinin düzenli ve etkileşim halinde yapılması, ortak kararlar ve yaklaşım benimsenmeli.
Okul kaynaklı sorunlar var ise, idare ve rehber öğretmenle çalışılarak sorun çözülmeli.
Çocuk kaynaştırma öğrencisi ise (özel yaklaşım ve program gerektiren öğrenci) bireysel yapılan programla desteklenmeli ve takibi yapılmalıdır.
Öğretmenlere yönelik bilgilendirici seminer, eğitim programları zenginleştirilmelidir.”