Son günlerde yaşanan depremlerin sıklığı ile uyku uyumakta güçlük çeken, artmış kaygı ile psikolojik destek için başvuran çok fazla çocuk görüyorum. Çocuklarınızın kaygılarını azaltabilmeniz için en önemli şey onlarla konuşmak. Ebeveynlerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri çocuklar etkilenmesin diye onların korkularını görmezden gelmek ve konuyu kapatmak.
"PSİKOLOJİSİNİ ETKİLEMEDEN ÇOCUĞUMUZLA NASIL KONUŞABİLİRİZ BİLEMİYORUZ"
Öncelikle çocuklarınızla bu konu hakkında konuşun. Terapiye gelen birçok çocuğun ailesi çocuğu ile deprem sonrasında konuşmadığını ifade ediyor. Çünkü ailelerinde bu konuda kafaları karışık. Konuşmak isteselerde “psikolojisini etkilemeden çocuğumuzla nasıl konuşabiliriz bilemiyoruz” diyorlar. Çünkü çocukların konuşmalardan olumsuz etkileneceklerini düşünüyorlar. Oysa çocukların duyguları üzerine konuşmak onları rahatlatacaktır.
Yaşanmış bir deprem yada afet varsa çocuğun o anda neler düşündüğü ve neler hissettiği sorulmalıdır. Bazen çocuklar bu soruları yanıtlamak istemeyebilirler. Donup kalabilirler, tepkisiz olabilirler böyle durumlarda üstelemeyin, ancak onların açılabilmesi için zorlamadan oyun, resim, kuklalar gibi aktiviteler kullanın. Bazen de kendileri anlatmak isteyebilirler.
ONLARI DİNLEYİN
Korkularını ve endişelerini ifade ediyorsa bu durumda ebeveyn olarak onları dinleyin. Çocuğunuzu anladığınızı, aynı şekilde sizinde korktuğunuzu, bu korkuların da normal olduğunu söyleyin. Duygularını paylaştığı için teşekkür edin ve ne zaman isterse yine endişeleri ve korkuları hakkında yeniden konuşabileceğinizi dile getirin. Hem sözel olarak hem de beden dili ile, yani hem sarılarak hem de “ben yanındayım” diyerek ona karşılık verin.
Şu an da “güvende” olduğunuzu söyleyin. Olası bir durum tekrarlandığında neler yapmanız gerektiğinden tehlikelerden korunma yollarından bahsedin. Deprem öncesinde deprem çantanızı birlikte hazırlayın. Deprem anında korunmak için yaşam üçgenini anlatın. Doğru bilgileri anlatın. Bazı bilgiler sadece kulaktan dolma bilgiler olabiliyor, siz en doğrusunu çocuğunuza öğretmelisiniz. Daha sonra gözlemlediğim en önemli sorunlardan bir tanesi de, çocukların depremi ailesinden uzakta bir alanda geçirmesi, örneğin okuldayken depremi yaşaması.
Çocuklar okulda depremi yaşadıktan sonra binadan dışarı çıktıklarında hepsi birden ağlamaya başlıyor. Ailelerine hemen ulaşmaya çalışıyorlar. İletişim kesildiği zaman ve ulaşamadıklarında korkudan ciddi travma yaşayabiliyorlar. Çünkü ailelerinin kendilerini gelip almayacaklarını düşünüyorlar.
Bir de arkadaşlarının ailelerinin daha hızlı bir şekilde okula gelmiş olmaları ve sizin geç gitmeniz korku yaratıyor. Bu gibi durumlarda önceden çocuğunuza olası bir durumda kendisini okuldan almaya geleceğinizi ancak yoğun trafik ve yaşanan kargaşa sebebi ile bunun bazen uzun sürebileceğini ama eninde sonunda geleceğinizi anlatmalısınız.
AFET TOPLANMA YERİNİ BELİRLEYEBİLİRSİNİZ
Daha büyük çocuklarınız ile de ortak bir buluşma noktası belirleyebilirsiniz. Afet toplanma yerinizi belirleyebilirsiniz. Çocuklarınızın depremden etkilendiğini her zaman sorarak anlayamayabilirsiniz. Özellikle de depremden etkilendiklerinde bunu resimlerine de yansıtabilirler. Düşünün ki, yetişkinken, ne yapmanız gerektiğini bilirken, tedbirler almaya çalışırken bile korkuyorsunuz ve bu çok normal iç güdüsel bir durum. Ancak çocuklar icin bazı şeyleri biraz daha somut hale getirmek gerekebilir.
Özellikle daha küçük yaş grubundakiler ne olduğunu bile bilemiyorlar. Bunun somut oyunlarını oynatarak öğretmek, olası bir durumda neler yapılacağını anlatmak gerek. Kaygıları hakkında konuşmak, onları dinlemek, duygularını paylaşmak anlamak, duygulara ilişkin oyunlar oynamak gerekir.
RUHEN KÖTÜ OLURSANIZ BU ÇOCUĞUNUZA YANSIR
Aslında birazcıkta uçakta ki anons gibi önce kendi maskenizi sonra yanınızdakileri, ruh sağlığı da tam olarak böyle, önce kendi kaygınızı yönetebilmek kendinizi sağlam tutmak sonra çocuklarınıza yeterli ebeveyn olabilmek, eğer siz ruhen kötü olursanız bir zaman sonra çocuklarınız sizin kaygınızdan etkilenecektir.
Bu arada neler yapılması gerektiği kadar neler yapılmaması gerektiği de önemli. Yapılmaması gerekenler de var. Çocuklara kendi korkunuzu belli etmemeye çalışmak anlamsızdır çünkü çocuklar bunu hemen hissederler. Ancak bütün korkularınızı da olduğu gibi ona açmamalısınız. Önce onu anladığınızı benzer duyguları sizinde yaşadığınızı söylemeniz sonrasında da kaygınızı çocuğunuzun önünde olduğu gibi yaşamamanız önemlidir.
Çocuklar ebeveynlerinin kaygılarını da alabilirler. Bazen korkmayan çocuklar anneleri korkuyor diye korkmaya başlayabiliyorlar. Ancak olayı yok saymaya çalışmak, bir şey olmadı diye örtbas etmekte anlamsızdır.
DENGEYİ BULABİLMEK GEREKİR
Dengeyi bulabilmek gerekir. Örneğin; felakete dair görüntülerin, haberlerin çocuklardan uzak tutulması gerekiyor. Travmatize eden hikayeler, haberler, ağlayan yoğun kalabalıklar, bağrışmalar, evlerin sağlamlık durumları, can güvenliğinin olmadığını düşündürten benzeri konular çocukları etkiler.
Çocuğun olayda kaybı ve yası varsa bu haber şok etkisi yaratacak şekilde verilmemelidir. En yakınları tarafından sakin bir yerde çocuğun yaşına uygun olarak anlatılmalıdır. Unutmayın bu dönemdeki her şey uzun yıllarca onun hatırlayacağı etkiler bırakacaktır.
Özetle bu tarz durumlarda birincil ihtiyaç güvende hissedebilmektir. Yetişkinler kadar çocuklarda güvende hissetmek isterler. Kayıpları yoksa bile sevdiklerini, yakınlarını kaybedeceklerini düşünüp korkular yaşayabilirler bu sebeple en yakın gördükleri kişiye daha çok yapışabilirler örneğin; anneden ayrılmakta güçlük çekerler.
PSİKOLOJİK DESTEĞİ ÖNEMSEYİN
Yalnız uyuyamamak görülebilir. Bu tarz afet ve travmalar sonrasında ise yaşından daha küçük bir basamak gelişim düzeyine gerileyebilirler. Örneğin; alt ıslatabilirler, tikler başlayabilir, tırnak yiyebilirler. Uyku ve yemek düzenlerinde bozulmalar görülebilir.
Ciddi bir afet yaşanan durumlarda bu tepkilerde olaya karşı reaksiyon, bir savunma biçimi olarak görülüp normal kabul edilir. Ancak bu belirtiler afet sonrasında güvenli şartlar sağlandıktan, her şey yoluna girdikten sonra da görülmeye devam ediyorsa, tepkiler uzuyorsa o zaman psikolojik destek almak faydalı olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog
Melda Yakupoğlu