Anne- baba için yavrusunu sağlıkla kucağına almak şüphesiz tarifsiz bir mutluluk. Ancak bazen bu durum gerçekleşemeyebiliyor. Gizlice ilerleyen hastalıklar, kalıcı hale gelerek çocukların sağlıklarını etkileyebilir. Bu hastalıklardan birinin de gizli işitme kaybı olduğunu açıklayan Acıbadem International Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Uğur Çınar, işitme kaybı ile ilgili önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
İşte 3 soru ile işitme kaybı hakında bilinmesi gerekenler...
Ülkemizde yeni doğan her bin bebekten 1-3’ünde doğumsal işitme kaybı görüldüğünü belirten KBB Uzmanı Prof. Dr. Uğur Çınar “Küçük çocuklar işitme kaybını tarif edemezler. Ancak çocuğun söylenilenleri tam anlamadığı, tekrar ettirdiği, televizyona yaklaştığı, televizyonun sesini fazla açtığı, arkası dönük iken seslenildiğinde cevapsız kalabildiği, konuşma gelişiminin yaşına göre geride olduğu durumlarda işitme kaybından şüphelenmek gerekir” diyor. Yenidoğan bebeklere hemen doğum sonrasında işitme tarama testi yapıldığını belirten Prof. Dr. Uğur Çınar şöyle konuşuyor:
“Doğumdan sonraki 24-48 saat içinde Oto Akustik Emisyon adı verilen basit bir tarama testi ile işitme kontrolü yapılır. Bu teste yanıt yoksa 1. ve 2. aylarda test tekrarlanır. Yine yanıt yoksa bebek uyutularak Beyin Sapı İştme Eşikleri Ölçümü yapılır. Böylece bebekte işitme kaybının varlığı ve derecesi net olarak ortaya konulmuş olur. Normal gelişen bir bebek 6-9 aylıkken sesin geldiği yöne bakar, 10 aylıkken adı söylenince bakar, 12 aylıkken sesli komutları yerine getirir. Bu gelişimde gecikme varlığında işitme kaybından şüphelenmek gerekir.”
İki kulağında işitme kaybı saptanan bebeklere en geç 6 aylık olana kadar işitme cihazı uygulaması yapılması gerektiğini, böylece beyin dokusu içindeki işitme yollarının ve işitme merkezinin gelişiminin sağlandığını belirten Prof. Dr. Uğur Çınar, bu çocukların bir kısmına da 4 yaşına gelmeden biyonik kulak (koklear implant) uygulaması gerektiğini söylüyor. Doğumsal işitme kaybının saptanması ve tedavi edilmesinin oldukça zor bir süreç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Uğur Çınar, bu basamakları başarı ile geçen çocukların normal ilkokula gidebilecek duruma geldiğini ve özel eğitime ihtiyaç duymadıklarını söylüyor.
Çocuklarda özellikle kış aylarında artış gösteren, kulak ağrısı ve ateşe neden olan orta kulak enfeksiyonu, uygun ilaç tedavisi ile çoğu zaman iki hafta içinde düzelirken, bazen tam düzelme olmuyor ve orta kulak içinde yani kulak zarının arkasında orta kulak sıvısı kalıyor. Bu dönemde ağrı olmazken, işitmede azalma yaşanıyor. Bu sıvının orta kulakta kalış süresi uzadıkca işitmede azalma da artıyor. KBB Uzmanı Prof. Dr. Uğur Çınar “Tedavide öncelikle enfeksiyonlu sıvının antibiyotikli ilaç tadavisi ile yok edilmesi hedeflenir. Ancak ilaç tadavisine yanıt alınamayan durumlarda beklemek çocuğun konuşma gecikmesine, öğrenme sorunları yaşamasına veya okul başarısızlığına neden olabilir. Bu durumda cerrahi tedavi uygulanır. Kulak zarına havalandırma tüpü takılması ve geniz etinin alınması en sık kullanılan tedavi yöntemidir” diyor.