Depremler yıllar boyu sürecek etkiler yaratıyor. Depremden etkilenmek için depremi yaşamış olmak gerekmiyor. Ekran başında ve sosyal medyada görülen her görüntü psikolojik açıdan yıpratabiliyor. Her doğal afet gibi depremin de insan psikolojisinde yıkıcı bir etkisinin olduğunu ve çocukların da bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini belirten Psikolog İrem Naz Kırım, “Çocukların ekrana maruziyetini azaltın, ilkinde travma olmasa da ikincil travmaya neden olmayın. Yanında çok fazla bu duruma dair konuşmalarda bulunmayın, haber görüntülerini göstermeyin. Her görüntü ve ses, her yaşa uygun değildir” dedi.
Her doğal afet gibi depremin de insan psikolojisinde yıkıcı bir etkisinin olduğunu ve çocuklarında bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini dikkat çeken Psk. Kırım, “Bu etkileri bilmek, tanımak, anlamlandırmak oluşturduğu psikolojik kaosla da baş etmemizi kolaylaştıracaktır. İnsanlar her olaya farklı tepki gösterdiği gibi doğal afeti anlamlandırma sürecinde de farklılık gösterecektir. Olay anında ilk gerçekleşecek şok etkisi kimi tarafından sessizce, içe kapanık bir şekilde gerçekleşirken kimi bunu ağlayarak, feryat ederek karşılayabilir” diye konuştu.
Çocukların da bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini dile getiren Psk. Kırım, “Çocukların ekrana maruziyetini azaltın, ilkinde travma olmasa da ikincil travmaya neden olmayın. Yanında çok fazla bu duruma dair konuşmalarda bulunmayın, görüntüleri göstermeyin. Depremle ilgili her haber görüntüsü ve ses her yaşa uygun değildir. Var olanı abartmadan, açık ve bilgilendirici olmalısınız. Depremle ilgili sorularını dikkatlice dinleyin ve geçiştirmeden cevaplamaya gayret gösterin” şeklinde konuştu.
Psk. İrem Naz Kırım, travma sonrası duygu durum bozukluğu yaşayan kişiler için nasıl yaklaşılması gerektiği ile ilgili şunları söyledi:
“Doğal afet sonrasında karşılaşılabilecek duygular korku, öfke, suçluluk, çaresizlik, umutsuzluk ya da donup kalmış bir görüntü şekline bürünebilir. Kafanız karışabilir, zamanı-mekânı ayırt etmekte, ne yaşandığını anlamakta güçlük çekebilir, kararsız kalabilirsiniz. Fiziksel olarak gergin, yorgun, uyuma güçlüğü, ağrılar, kalp ritminde düzensizlik, bulantı ve iştahta azalma görebilirsiniz. Sosyal hayatınızda sorunlar yaşanabilir, huzursuzluk, güvensizlik, öfke, kontrol etmekte zorlanma, terk edilmiş hissetme, yemek yerken ya da uyurken suçluluk hissetme, aşırı suçlayıcı olma, boşlukta hissetme yaşanabilir. Böyle bir durumda olduğunu gördüğümüz kişilerin fiziksel ihtiyaçlarını gidermek öncelikli olmalıdır. Kişinin gıda, barınma, tıbbi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra güvende olduğunu hissettirmek gerekir. Eğer kendisi öyküsünü anlatmak isterse dinlemek, anlaşıldığını ve yalnız olmadığı hissettirilmelidir. Yaşanan durum hakkında doğru kaynaklardan doğru ve açıklayıcı net bilgiler vermek, doğruları saklamadan, kafasını karıştırmadan, güvenilir kaynaklardan olduğunu teyit ettiğimiz bilgiler iletilmelidir. Kişiyi en yakın yardım kuruluşuna götürmek, hayatta kalan yakınları ile temas etmesi için zemin hazırlanmasına yardımcı olmak gereklidir.”
Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarında birbirinden farklı tepkiler gösterdiğini söyleyen Psk. Kırım, şu bilgileri paylaştı:
“Çocuklar sizin felaket karşısında gösterdiğiniz tepkilerin benzerlerini gözlemleme yoluyla dışarıya aktarırlar. Çocuğun depremden ne denli etkilendiği onun yaşıyla ilgilidir. Okul çağından küçük çocuklar duygularını ve düşüncelerini yetişkin gibi ifade edemeyeceği için altını ıslatma, parmak emme, gece uyumakta zorlanma, sizden ayrılmama, sık sık öfkelenme ve ağlama, bulantı-kusma gibi fiziksel belirtiler gösterebilir. Tekrar tekrar depremi yaşayacağına dair korkuları olabilir.”
“Çocuğunuza depremin doğal bir olay olduğunun anlatılması gerektiğine dikkat çeken Psk. Kırım, “Korkmasının, kâbus görmesinin normal olduğunu, sizin ağlamanızın ve üzülmenizin de normal olduğunu açıklayın. Ülkemizde deprem oldu ve evimiz yıkıldı, bir süre evimizde kalamayacağız ama şu an kaldığımız yer güvenli ve yanındayım, seni bırakmayacağım. Bak bu konuyla ilgili birçok kişi bizi güvende tutmak ve kişilere yardım etmek için çalışıyorlar” şeklinde ifade edebilirsiniz. Var olanı abartmadan, açık ve bilgilendirici olmalısınız. Depremle ilgili sorularını dikkatlice dinleyin ve geçiştirmeden cevaplamaya gayret gösterin. Eğer talep ederse daha fazla temas kurun, ilgi gösterin” ifadelerini kullandı.
Çocuklara deprem ile ilgili görüntülerin izletilmemesi gerektiğinin altını çizen Psk. Kırım, “Çocukların ekrana maruziyetini azaltın, ilkinde travma olmasa da ikincil travmaya neden olmayın. Yanında çok fazla bu duruma dair konuşmalarda bulunmayın, görüntüleri göstermeyin. Her görüntü ve ses her yaşa uygun değildir. Onlar sizin gibi düşünemiyorlar, unutmayın. Bir süre sonra da travma alanında psikoterapi uzmanlarından hem bireysel hem de çocuklar için yardım alın” diyerek sözlerini sonlandırdı.
(İHA)