Çocuklarını saldırılarda kaybeden aileler referandum için ne diyor?

Hükümet referandumdan "Evet" çıkarsa "terörü bitireceğini" söylüyor. Peki bu vaat, çocuklarını saldırılarda kaybeden ailelerde nasıl yankı buluyor? BBC Türkçe'den Berza Şimşek İstanbul'da bu ailelerden bazıları ile görüştü.

Sevda Karakaşoğlu henüz yeni evliyken kaybetmiş eşini. 1992'de o zamanlar 21 yaşındaki asker İdris Karakaşoğlu, 3 aylık kızı Elanur'u görmek için geldiği izinden dönerken Bingöl-Muş karayolunda PKK'nın düzenlediği saldırı sonucu hayatını kaybetmiş.

Çift, Sevda Karakaşoğlu markette çalışırken tanışmış. 4 yıllık arkadaşlık sonrası kaçarak evlenmişler.

"Hiçbir şey yaşayamadık biz" diyen anne eşi için "Kötü sözü olmayan, güler yüzlü, sevgi dolu bir insandı" diyor.

Reklam
Reklam

Sevda Karakaşoğlu, şimdi kızı ve annesiyle birlikte İstanbul'da yaşıyor. "Terörün bitmesini istediğini" söylüyor ancak bunun nasıl olacağını bilmiyor. "Bana hiç düzelmeyecekmiş gibi geliyor. Başa kim gelirse gelsin" diyor.

Kendi ifadesi ile "Recepçi". 15 Temmuz darbe girişimine karşı protestolara katılmış.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Çok güzel işler yapıyor. Bunu hiç kimse (inkar edemez). Çünkü bundan önce hiçbir şey yapılmadığı apaçık ortada" diyor. "Terörün bitmesi" ile ilgili olarak da Erdoğan'a atıfla "Yapsa yapsa o yapar" diye konuşuyor. Ama bu noktadan sonra biraz sitemkar:

" 'Kaç senedir baştasın cumhurbaşkanım' diyorum. Düşününce, kaç senedir baştasın. Artık televizyonlarda şehit haberinden çok, kaç tane (şehit) var diye düşünmeye başladım."

Sevda Karakaşoğlu, anayasa değişikliğini internetten araştırmış, konuyla ilgili olarak annesiyle konuşmuş, etrafındaki kişilere sormuş. Konuştuğu insanların çoğu, anayasa değişikliğine "Evet" diyecek.

Reklam
Reklam

Bu noktada lafı yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a getiriyor Sevda Karakaşoğlu ve ekliyor:

"Çünkü 'Ondan başkası yok' diyorlar. 'Belki de terörü düzeltir' diyorlar, benim aklıma giriyor bu da. Düzeltebileceğine emin olsam hiç düşünmem arkasından ben de giderim. 'Evet'i bırak buradan Ankara'ya gider yanında dururum."

Kendisine referandumda oyunun ne olacağını soruyorum. Kararsız olduğunu söylüyor.

"'EVET, MEVET' DEMİYORUM ARTIK BEN"

İsmigül Yirmibeş, eşinden boşanmış, 3 çocuğunu asgari ücretle çalışarak tek başına büyütmüş bir anne.

Çocuklarından biri, Göksal Mustafa Ağaçyetiştiren, 20 yaşındayken Aralık ayında TAK'ın Kayseri'de çarşı iznine çıkan askerlerin bulunduğu halk otobüsüne bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmiş. Terhisine 23 gün kala...

Oğlunun ölümüne alışabilmiş değil İsmigül Yirmibeş:

"'Oğlum Allah'a Ismarladık, ev sana emanet, ben gidiyorum' diyorum. O benim için yaşıyor. O bana gülümsüyor. Ardımı dönüyorum, el sallıyorum. Ben öyle görüyorum. Kapıyı çekiyorum, gidiyorum."

Reklam
Reklam

İsmigül Yirmibeş, oğlunun odasında onun için bir köşe yapmış. Dolabın üzerinde Göksal Mustafa Ağaçyetiştiren'in fotoğrafları, askeri üniforması, botları, Türk bayrağı, Yasin Suresi, bir de şehadet belgesi duruyor.

İsmigül Yirmibeş, akşam işten eve gelince yine oğlunun köşesine giderek ona selam veriyor, Fatiha suresini okuyor. Oğlunun botlarını kokluyor, onun tişörtüyle uyuyor.

Çocuğunun ölümünde devletin ihmali olduğunu düşünüyor. Halk otobüsünün kontrolsüz bir şekilde yola çıkarılmasına tepkili. Tıbbi yardım da ona göre çok geç geldi.

Devlet yetkililerinden ilgi ve destek görmediğini söylüyor. Kırgın. Bu nedenle geçmişte zaman zaman iktidardaki AKP'ye oy vermiş olsa da, referandumda oyu, "Hayır":

"'Evet, mevet' demiyorum artık ben. Diyemiyorum. Çünkü bizlerin ne halde olduğunu gelip görmeyen, araştırmayan bir devlete ne diyeyim ki daha, ne 'Evet'i.

"Bize sahip çıkacaklardı, bizi yalnız bırakmayacaklardı. Kimse kapımıza uğramıyor. El ele baş başa, biz yine hayata devam ediyoruz."

"CUMHURBAŞKANIMA OY VERİYORUM"

Reklam
Reklam

Hüseyin Bayraktar ise oğlu Ceyhun'u 20 yaşındayken kaybetmiş.

Ceyhun Bayraktar Kuzey Irak'ta askerliğini yaparken, 1997'de PKK'ya yönelik Çekiç Harekatı sırasında yaralanan arkadaşına yardım etmek isterken, bir roketin isabet etmesi sonucu yaşamını yitirmiş.

Babası kaybettiği oğlunu "çok yardımsever" bir insan olarak nitelendiriyor ve ekliyor:

"Mahallede bir kişi diyemez ki, iyi ki öldü. Öyle bir insandı. Herkese faydalı, seven sevilen..."

Edirnekapı Şehitliği'nde oğlunun mezarı başında konuşuyorum Hüseyin Bayraktar'la. Aradan 20 sene geçmesine rağmen haftada 3 gün mezarda.

MHP kökenli olduğunu ama son 5 yıldır AKP'ye oy verdiğini söylüyor, referandumda da oyu "Evet".

"Terörist 'Hayır' diyorsa, biz bunun yanında duramayız" diyor Hüseyin Bayraktar. Yürütmenin tek bir kişi üzerinden yürümesinin "terörle mücadele yasalarını" çıkarmayı kolaylaşacağını düşünüyor:

"Teröre karşı bir yasa çıkacak. HDP olsun, CHP olsun, 'Hayır' diyorlar. Biz bunu AİHM'e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) götürürüz diyorlar, şuraya götürürüz, buraya götürürüz… Niye? O yasa çıkmasın diye.

Reklam
Reklam

"Tek dilli olsun, tek başlı olsun. Yürütmemiz kolay olsun."

Hüseyin Bayraktar'ın referandumda "Evet" diyecek olmasının bir diğer nedeni de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyduğu güven. "AKP'nin (kampanyasının) içeriğini bilmiyorum. Burada kime oy veriyorum biliyor musunuz? Cumhurbaşkanıma oy veriyorum" diyor.

"OYUMU HİÇ SORMA"

Aralık ayında TAK'ın üstlendiği Beşiktaş'taki Vodafone Arena Stadyumu önündeki saldırıda hayatını kaybeden polis memurlarından biri, 40 yaşında ve iki çocuk babası Kadir Yıldırım'dı.

Kadir Yıldırım'ın anne ve babası Müjgan ve Mustafa Yıldırım'ın çektikleri maddi zorluk, oğullarının ölümünün ardından daha da artmış.

Yıldırım çiftinin yaşadıkları ev üzerinde 7 kardeş hak sahibi. Daha önce boyacılık yapan Mustafa Yıldırım'a şimdi yaşından dolayı kimse iş vermiyor. Çiftin emekli maaşları da yok. Oğullarının vefatı nedeniyle bağlanan 476'şar lira maaşla sobalı evlerinde zor bir hayat yaşıyorlar.

Reklam
Reklam

Mustafa Yıldırım, oğlunun cenaze töreninde ve taziye evinde yardım sözü veren milletvekillerinin ve emniyet amirlerinin artık ortada olmadıklarını söylüyor:

"Bana çoğu telefon numarası verdi. 'Ararsınız' diye. Ben çoğuna ulaşamıyorum. Hiç kimse telefona bile bakmıyor. Veyahut da ulaştığım zaman geçiştiriyorlar. 'Tamam meşgulum şimdi ben sizi sonra ararım' diye geçiştiriyorlar.

Bu sözleri sonrası referandum ile ilgili görüşünü soruyorum. "Çoğumuz cahil insanız. Bilmiyoruz ki… Referandum bana ne fayda getirir, (benden) ne götürür… Bir şey bildiğimiz yok ki" yanıtını veriyor.

"Peki oyunuz hangi yönde olacak?" diye soruyorum.

Kafasını sallıyor, anlattıkları sonrası yanıt vermekten çekiniyor.

"Valla kızım onu hiç sorma, boşver. Onu hiç sorma" diyor.

Anahtar Kelimeler: