Koru Ankara Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emre Taşcılar, “Günümüzde obezite çocukluk çağının en yaygın kronik hastalığı haline gelmiştir” dedi.Koru Ankara Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emre Taşcılar çocukluk çağı obezitesi hakkında bilgi verdi. Obezitenin vücutta artmış yağ kitlesini ifade ettiğini söyleyen Taşcılar, “Günümüzde obezite çocukluk çağının en yaygın kronik hastalığı haline gelmiştir. Çocukluk obezitesi erişkin obezitesine dönüşeceğinden çocukluk obezitesinin önlenmesi erişkin obezitesinin önlenmesi açısından da son derece önemlidir” diye konuştu.Fazla beslenen çocukların daha iyi büyüyeceklerine yönelik yanlış bir toplumsal inanış olduğunu belirten Taşcılar, “Oysa çocukların günlük aldıkları toplam enerjinin ancak yüzde 5’i büyüme için harcanmaktadır. Çocukların sağlıklı büyümesi için sağlıklı besinler tüketmesi, günlük düzenli fiziksel aktivitelerinin olması ve yeteri kadar uyuması gerekmektedir. Zira çocukların büyümesini sağlayan büyüme hormonu uykuda, egzersiz sırasında ve açlıkta salgılanmaktadır” şeklinde konuştu.Hareketsizliğin, sürekli tokluk halinin ve obezitenin büyüme hormonunu baskılamakta olduğunu ifade eden Taşcılar, obez çocukların günlük tükettikleri besinlerin yalnızca kalori, yağ ve protein açısından yeterli olup vitamin, mineral, eser element ve diğer organik maddeler açısından fakir olduğunu, yüksek kalorili beslenme ve hareketsizliğinse obezite gelişiminde doğrudan etkili olduğunu belirtti.Fast-food tipi beslenme, gazlı içecekler, cips ve çikolata alışkanlığı, anne-babanın obez olması, hızlı yeme alışkanlığı, çok televizyon izleme ve bilgisayar başında fazla zaman harcamanın obezite gelişiminde önemli rol oynadığını söyleyen Taşcılar, son yıllarda obezitenin madde bağımlılığı olarak kabul edildiğine dikkat çekti.Taşcılar, “Buradaki bağımlılık çeşitli yiyecek maddelerine karşı gelişmektedir. Kola ve benzeri gazlı içecekler, cips ve çikolata bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerin başında gelir Bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerin çokça tüketilmesi sonucunda başka bir bağımlılık gelişmektedir: Karbonhidrat Bağımlılığı” ifadelerini kullandı.Çocuğunuzun karbonhidrat bağımlısı olup olmadığını anlamak dikkat edilmesi gereken hususları belirten Taşçılar, “Çocuğunuz kola ve benzeri gazlı içecekleri çokça tüketiyorsa, makarna, pilav, ekmek ve hamur işi gıdaları özellikle tercih ediyorsa, karbonhidrattan zengin olmayan sebze ağırlıklı gıdalar yediğinde doymuyorsa, sık sık şekerli gıda arayışına giriyorsa, sürekli kilo alıyorsa çocuğunuzda karbonhidrat bağımlığı başlamış demektir. Bağımlılık yapan yiyecek-içecekler günlük beslenme alışkanlığını ve damak tadını tamamen değiştirip karbonhidrat bağımlılığına neden olduklarından çocuklar bu tür yiyecek-içecekleri tüketmeyi tamamen kesseler bile günlük olarak almaya alıştıkları karbonhidratı makarna, pilav, ekmek ve her türlü şekerli gıdayı çokça tüketerek gidermeye çalışırlar. Karbonhidrattan zengin bu tür gıdalar ve gazlı içecekler alındığında kan şekeri hızla yükselir. Buna paralel olarak insülin de yükselir. İnsülin hormonunun yükselmesi vücudumuzdaki her türlü olumsuzluğu başlatan bir sinyal görevine dönüşür” dedi.Kilo artışı ile birlikte insülin hormonun da arttığını vurgulayan Taşçılar, bu duruma insülin direnci adı verildiğini ve tedbir alınmayıp tedavi ile de bu durum geri döndürülmez ise insulin direncinin tip 2 diyabete neden olduğunu ifade etti.İnsülin direncinin boyun, koltuk altı, kasıklar ve deri katlantı bölgelerinde ciltte koyulaşma ile kendisini belli ettiğini anlatan Taşçılar, “Ancak bu durum uzun süredir yüksek insülin düzeyi olanlarda gözlendiğinden insülin direnci başlangıcında ciltte bu koyulaşmalar gözlenmez. Obez bir çocukta bu değişikliklerin görülmemesi insülin direnci olmadığı anlamına gelmez. İnsülin direnci olanlarda kilo almak kolaylaşırken kilo vermek güçleşir. Kesin tanı insülin düzeyine bakılarak konulur” dedi.“İnsülin direnci ve polikistik over sendromunun erken tanı ve tedavisi ileride ortaya çıkacak ciddi sorunların engellenmesi açısından önemlidir”İnsülin direnci olan kız çocuklarının yumurtalıklarda kistler geliştiğinin altını çizen Taşçılar, “Bu kistler androjen hormonu salgılayarak adet düzensizliklerine, kıllanmaya ve ciddi psikolojik bozukluklara neden olurlar. Tedavi edilmeyen olgularda ileriki dönemlerde çocuk sahibi olamama riski mevcuttur. Bu tabloya polikistik over sendromu adı verilir. İnsülin direnci ve polikistik over sendromunun erken tanı ve tedavisi ileride ortaya çıkacak ciddi sorunların engellenmesi açısından önemlidir” diye konuştu.Obezite, adet düzensizliği, kıllanma, sivilce oluşumu, boyun, koltuk altı, kasıklar ve diğer katlantı bölgelerinde koyulaşma belirtilerinden birkaçı ergenlik dönemindeki kız çocuğunda mevcutsa polikistik over sendromundan şüphelenebilineceğini belirten Taşçılar, “Obezitenin oluşturduğu sağlık sorunlarının çokluğu insan ömrünü kısaltmakta ve yaşam kalitesini azaltmaktadır. Obezite nedeniyle iskelet sisteminin erken yaşlarda fazla ağırlığa maruz kalması çeşitli ortopedik sekellere neden olabileceği gibi obezite aynı zamanda karaciğer yağlanması, safra taşı oluşumu, erken ve gecikmiş ergenlik, hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalıklarına da yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz